اِلَى اللّٰهِ مَرْجِعُكُمْۚ وَهُوَ عَلٰى كُلِّ شَيْءٍ قَد۪يرٌ
اِلَى اللّٰهِ مَرْجِعُكُمْۚ وَهُوَ عَلٰى كُلِّ شَيْءٍ قَد۪يرٌ
اِلَى اللّٰهِ car mecruru mahzuf mukaddem habere müteallıktır. مَرْجِعُكُمْۚ muahhar mübteda olup lafzen merfûdur. Muttasıl zamir كُمْۚ muzâfun ileyh olarak mahallen mecrurdur.
وَ atıf harfidir. Haliyye olması da caizdir.
Munfasıl zamir هُوَ mübteda olarak mahallen merfûdur. عَلٰى كُلِّ car mecruru قَد۪يرٌ ‘e müteallıktır. كُلِّ muzâftır. شَيْءٍ muzâfun ileyh olup kesra ile mecrurdur. قَد۪يرٌ mübtedanın haberi olup lafzen merfûdur.
عَلَى harf-i ceri mecruruna istila, rağmen, karşı, hal gibi manalar kazandırabilir. Burada istila manasındadır. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)
قَد۪يرٌ mübalağalı ism-i fail kalıbıdır. Bu kalıp bu vasfın mevsufta sürekli varlığına, sıfatın mevsufun bir parçası gibi ondan ayrılmayan bir özelliği olduğuna işaret eder.
Mübalağalı ism-i fail; bir varlıkta bir niteliğin aşırı derecede bulunduğunu gösteren, fiilden türeyen, sıfat cinsinden isimlerdir. Mübalağalı ism-i failler Allah için kullanılırsa sıfat, insanlar için kullanılırsa mübalağa ya da lakap olurlar. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)
اِلَى اللّٰهِ مَرْجِعُكُمْۚ
Cümle istînâfiyye olarak fasılla gelmiştir. Sübut ifade eden cümlede takdim-tehir ve îcâz-ı hazif sanatları vardır.
اِلَى اللّٰهِ mahzuf mukaddem habere müteallıktır. مَرْجِعُكُمْ muahhar mübtedadır. Bu takdim, kasr ifade eder. Müsnedün ileyh, müsnede tahsis edilmiştir. Cümle faide-i haber inkârî kelamdır.
Car mecrurun amiline takdim edilmesi, ihtimam ve takviye içindir. Bununla murad edilen kasr manası değildir. Çünkü öldükten sonra geri döndürüleceklerine değil, başkasına döneceklerini zannederler. (Âşûr)
Cümlede mütekellimin Allah Teâlâ olması hasebiyle ayetteki lafza-i celâlde tecrîd sanatı vardır.
اِلَى اللّٰهِ مَرْجِعُكُمْۚ ibaresinde car mecrur takdim edilmiştir. Bu söz, hasr (sadece) manası ifade eder. Yani, “Dönüşünüz başkasına değil, sadece Allah’a olacaktır” demektir.
Binaenaleyh bu ayet, orada Allah’tan başka bir yöneticinin ve tasarruf edenin olmadığına delalet eder. Durum, bu dünya hayatında da aynıdır. (Fahreddin er- Râzî)
Bu kelam, günün büyüklüğü için bir açıklama ve korku için de illet mahiyetindedir. (Ebüssuûd)
وَهُوَ عَلٰى كُلِّ شَيْءٍ قَد۪يرٌ
İstînâfa matuf olan cümlede atıf sebebi tezâyüftür.
Sübut ifade eden isim cümlesi formunda gelmiştir. Takdim kasrıyla tekid edilmiş cümle faide-i haber inkârî kelamdır.
عَلٰى كُلِّ شَيْءٍ amiline takdim edilmiştir. Bu cümle, mamulün amile kasrını başka bir deyişle de olumlu ifadenin yanında bir de olumsuz mana ifade eder. O, her şeye kādirdir. Muktedir olmadığı hiçbir şey yoktur. قَد۪يرٌ ifadesi maksûr, عَلٰى كُلِّ شَيْءٍ ise maksûrun aleyhdir.
شَيْءٍ ’deki tenvin kesret, tazim ve nev ifade eder.
قَد۪يرٌ۟ mübalağalı ism-i fail kalıbıdır. Bu kalıp bu vasfın mevsufta sürekli varlığına, sıfatın mevsufun bir parçası gibi ondan ayrılmayan bir özelliği olduğuna işaret eder.