وَجَٓاؤُٓ۫ اَبَاهُمْ عِشَٓاءً يَبْكُونَۜ
وَجَٓاؤُٓ۫ اَبَاهُمْ عِشَٓاءً يَبْكُونَۜ
Fiil cümlesidir. وَ istînâfiyyedir. جَٓاؤُٓ۫ damme üzere mebni mazi fiildir. Zamir olan çoğul و ‘ı fail olarak mahallen merfûdur.
اَبَاهُمْ mef’ûlün bih olup harfle îrab olan beş isimden biri olup nasb alameti eliftir. Muttasıl zamir هُمْ muzâfun ileyh olarak mahallen mecrurdur.
عِشَٓاءً zaman zarfı, جَٓاؤُٓ fiiline mütealliktir.
يَبْكُونَ fiili, جَٓاؤُٓ۫ ’nun failinden hal olarak mahallen mansubdur.
يَبْكُونَ fiili ن ’nun sübutuyla merfû muzari fiildir. Zamir olan çoğul و ’ı fail olarak mahallen merfûdur.
Hal, cümlede failin, mef’ûlün veya her ikisinin durumunu bildiren lafızlardır (kelime veya cümle). Hal, “Nasıl?” sorusunun cevabıdır. Halin durumunu açıkladığı kelimeye “zül-hal” veya “sahibu’l-hal” denir. Umumiyetle hal nekre, sahibu’l-hal marife olur. Hal mansubdur. Türkçeye “…rek, …rak, …dığı, halde, iken, olduğu halde” gibi ifadelerle tercüme edilir. Sahibu’l-hal açık isim veya zamir olduğu gibi müstetir (gizli) zamir de olabilir. Hali sahibu’l-hale bağlayan zamire rabıt zamiri denir. Bu zamir bariz (açık), müstetir (gizli) veya mahzuf (hazfedilmiş) olarak gelir.
Hal sahibu’l-hale ya و (vav-ı haliye) ya zamirle veya her ikisi ile bağlanır. Hal üçe ayrılır:
1. Müfred olan hal (Müştak veya camid),
2. Cümle olan hal (İsim veya fiil),
3. Şibh-i cümle olan hal (Harf-i cerli veya zarflı isim).
Burada hal fiil cümlesi olarak gelmiştir. Hal menfi (olumsuz) fiil cümlesi olarak geldiğinde başında “و” gelebilir de gelmeyebilir de. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)
وَجَٓاؤُٓ۫ اَبَاهُمْ عِشَٓاءً يَبْكُونَۜ
وَ, istînâfiyyedir. Müspet mazi fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır.
اَبَاهُمْ şeklindeki izafet kısa yoldan izah içindir.
يَبْكُونَ cümlesi جَٓاؤُٓ۫ fiilinin failinin hali olarak, ibhamdan sonra izah sadedinde ıtnâbtır. Mübalağa ve tekid gayesi ile ıtnâb gerçekleşmiştir.
يَبْكُونَ fiilinin muzari sıygada gelmesi teceddüt ve tecessüm ifade etmiştir.
عِشَٓاءً cümlesi عُشَيًّا’de okunmuştur ki عَشِيّ 'in tasgîridir. Damme ve kasr ile عُشَيّ’da okunmuştur ki أعْشى ’nın çoğulu olur yani “ağlamaktan gözleri şişmiş vaziyette geldiler” demektir. (Kādî Beyzâvî)
Akşamleyin geliş sebepleri, karanlıkta mazeret beyan etme güçleri daha fazla olsun diyedir. Bundan dolayı sen gece vakti muhtaç olduğun bir şeyi isteme, çünkü haya gözlerdedir. Herhangi bir hata dolayısıyla da gündüzün özür dileme, çünkü özür dilerken dilin dolaşabilir. (Kurtubî Tefsiri)