ثُمَّ بَدَا لَهُمْ مِنْ بَعْدِ مَا رَاَوُا الْاٰيَاتِ لَيَسْجُنُنَّهُ حَتّٰى ح۪ينٍ۟
ثُمَّ بَدَا لَهُمْ مِنْ بَعْدِ مَا رَاَوُا الْاٰيَاتِ لَيَسْجُنُنَّهُ حَتّٰى ح۪ينٍ۟
Fiil cümlesidir. ثُمَّ hem zaman açısından hem de rütbe (bir mertebeden bir mertebeye geçiştir.) açısından terahi ifade eder. (Âşûr)
ثُمَّ : Matuf ve matufun aleyh arasında hem sıra olduğunu hem de fiillerin meydana gelişi arasında uzun bir sürenin bulunduğunu gösterir. Süre bakımından فَ harfinin zıttıdır. ثُمَّ ile yapılan atıfta matuf ve matufun aleyh yer değiştiremez. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)
ثُمَّ edatı mertebe açısından terahi manasınadır. Yani aralıklarla, zaman içinde serpiştirilerek peyderpey olabilecek durumları bildirmektedir.
بَدَا elif üzere mukadder fetha ile mebni mazi fiildir. لَهُمْ car mecruru بَدَا fiiline müteallıktır.
مِنْ بَعْدِ car mecruru بَدَا fiiline müteallıktır.
بَعْدَ ve قَبْلَ ’nin geliş şekilleri şöyledir:
1. Başlarına harf-i cer gelmeksizin muzâf olduklarında mansubdurlar.
2. Muzâf olup başlarına harf-i cer geldiğinde mecrur olurlar.
3. Cümleye muzâf olduklarında cümlenin başında اَنْ bulunur.
4. Muzâfun ileyhleri hazf edilince damme üzere mebni olurlar.
Burada بَعْدَ muzâf olup başına harf-i cer geldiği için mecrur olmuştur. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)
رَاَوُا mahzuf elif üzere mukadder damme ile mebni mazi fiildir. Zamir olan çoğul و ’ı fail olup mahallen merfûdur.
مَا ve masdar-ı müevvel cümlesi مِنْ بَعْدِ ’nin muzâfun ileyhi olarak mahallen mecrurdur.
الْاٰيَاتِ mef’ûlün bih olup nasb alameti kesradır. Cemi müennes kelimeler hareke ile îrablanır.
لَ harfi, mahzuf kasemin cevabının başına gelen muvattiedir.
يَسْجُنُنَّ fiilinin sonundaki نَّ , tekid ifade eden nûn-u sakiledir. Fetha üzere mebni muzari fiildir. Faili müstetir olup takdiri هو ’dir.
Muttasıl zamir هُ mef’ûlün bih olarak mahallen mansubdur.
حَتّٰى harf-i cerdir. ح۪ينٍ۟ zaman zarfı, لَيَسْجُنُنَّ fiiline müteallıktır.
حَتّٰٓى edatı 3 şekilde kullanılabilir: 1) Harf-i cer olarak gelir. 2) Başlangıç edatı olarak gelir. 3) Atıf edatı olarak gelir. Burada harf-i cer olarak kullanılmıştır. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)
ثُمَّ بَدَا لَهُمْ مِنْ بَعْدِ مَا رَاَوُا الْاٰيَاتِ
Cümle ثُمَّ atıf harfiyle …فَصَرَفَ cümlesine atfedilmiştir. Müspet mazi fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır.
Masdar harfi مَا ve akabindeki رَاَوُا الْاٰيَاتِ cümlesi, masdar teviliyle muzâfun ileyh olarak mahallen mansubdur. Masdar-ı müevvel cümlesi, mazi fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır.
رَاَوُا kelimesinde müennesin müzekkere katılması yoluyla tağlîb sanatı vardır.
“Ey iman edenler!” şeklindeki hitapların çoğunda kadınların erkeklere katılması yoluyla tağlîb vardır. (Prof. Dr. Ali Bulut, Belâgat)
لَيَسْجُنُنَّهُ حَتّٰى ح۪ينٍ۟
لَيَسْجُنُنَّهُ حَتّٰى ح۪ينٍ۟ cümlesi mahzuf kasemin cevabıdır. Müspet muzari fiil sıygasında faide-i haber inkârî kelamdır. Kasemin ve cevabının hazfi, îcâz-ı hazif sanatıdır.
Mahzuf kasem ve cevabından müteşekkil terkip, kasem üslubunda gayr-ı talebî inşâî isnaddır.
Kasem cümlesinin, öncesi için tefsiriyye olduğu da söylenmiştir.
Kasem cümlesinin mahzuf olduğu durumda vurgu kasem cevabına yapıldığından kasem cümlesi telaffuzda terk edilir. Kasem cümlesini oluşturan kasem fiili, kasem edatı ve kasem edilen isim üçü birlikte hazfedilir. Fakat kasemin varlığı kasem cevabından anlaşılmaktadır. Bu form, Kur’an'da sıkça kullanılmıştır. (Nihat Tarı, Arap Dilinde Kasem Formları ve Kur’an-ı Kerim’e Özgü “La Uksimu” Formu ile İlgili Tartışmalar)
Züleyha'nın Yusuf'u zindana attırma amacı; Yusuf'u elde etmek için ona güzelliğini arz etmesiyle ve kendisi ile arkadaşlarının onu bu işe teşvik etmesiyle bir sonuç almaktan umudu kalmayınca tehdidini gerçekleştirip Yusuf’un azmini kırmak ve teslimiyetini sağlamak içindi. (Ebüssuûd)
ح۪ينٍ۟ ’deki tenvin, herhangi bir manasında belirsizlik ifade eder.
ح۪ينٍ۟ muayyen olmayan bir zaman parçasıdır. Hem kısa hem de uzun olan zaman parçasına denir. (Fahreddin er-Râzî)
ثُمَّ ve بَعْدِ kelimeleri arasında mürâât-ı nazîr sanatı vardır.