قَالَ يَا بُنَيَّ لَا تَقْصُصْ رُءْيَاكَ عَلٰٓى اِخْوَتِكَ فَيَك۪يدُوا لَكَ كَيْداًۜ اِنَّ الشَّيْطَانَ لِلْاِنْسَانِ عَدُوٌّ مُب۪ينٌ
Sıra | Kelime | Anlamı | Kökü |
---|---|---|---|
1 | قَالَ | dedi |
|
2 | يَا بُنَيَّ | yavrum |
|
3 | لَا |
|
|
4 | تَقْصُصْ | anlatma |
|
5 | رُؤْيَاكَ | rü’yanı |
|
6 | عَلَىٰ |
|
|
7 | إِخْوَتِكَ | kardeşlerine |
|
8 | فَيَكِيدُوا | sonra kurarlar |
|
9 | لَكَ | sana |
|
10 | كَيْدًا | bir tuzak |
|
11 | إِنَّ | şüphesiz |
|
12 | الشَّيْطَانَ | şeytan |
|
13 | لِلْإِنْسَانِ | insan için |
|
14 | عَدُوٌّ | bir düşmandır |
|
15 | مُبِينٌ | apaçık |
|
قَالَ يَا بُنَيَّ لَا تَقْصُصْ رُءْيَاكَ عَلٰٓى اِخْوَتِكَ فَيَك۪يدُوا لَكَ كَيْداًۜ
Fiil cümlesidir. قَالَ fetha üzere mebni mazi fiildir. Faili müstetir olup takdiri هو ‘dir.
Mekulü’l-kavli, يَا بُنَيَّ ‘dir. قَالَ fiilinin mef’ûlun bihi olarak mahallen mansubdur.
يَا nida harfidir. بُنَيَّ münada olup mukadder fetha ile mansubdur. Mütekellim zamiri ي muzâfun ileyh olarak mahallen mecrurdur.
Nidanın cevabı لَا تَقْصُصْ رُءْيَاكَ ‘dir.
لَا nehiy harfi olup olumsuz emir manasındadır. تَقْصُصْ meczum muzari fiilidir. Faili müstetir olup takdiri انت ‘dir.
رُءْيَاكَ mef’ûlun bih olup fetha ile mansubdur. Muttasıl zamir كَ muzâfun ileyh olarak mahallen mecrurdur.
عَلٰٓى اِخْوَتِكَ car mecruru لَا تَقْصُصْ fiiline müteallıktır. Muttasıl zamir كَ muzâfun ileyh olarak mahallen mecrurdur.
فَ ; sebebiyyedir. Muzariyi gizli اَنْ ’le nasb ederek manasını sebep bildiren masdara çevirir.
يَك۪يدُوا fiili ن ‘un hazfıyla mansub muzari fiildir. Zamir olan çoğul و ’ı fail olup mahallen merfûdur.
لَكَ car mecruru يَك۪يدُوا fiiline müteallıktır. كَيْداً mef’ûlu mutlak olup fetha ile mansubdur.
اِنَّ الشَّيْطَانَ لِلْاِنْسَانِ عَدُوٌّ مُب۪ينٌ
İsim cümlesidir. اِنَّ tekid harfidir. İsim cümlesinin önüne gelir. İsmini nasb haberini ref eder.
الشَّيْطَانَ kelimesi إِنَّ ’nin ismi olup lafzen mansubdur. لِلْاِنْسَانِ car mecruru عَدُوٌّ ‘nin mahzuf haline müteallıktır.
عَدُوٌّ kelimesi إِنَّ ’nin haberi olup lafzen merfûdur. مُب۪ينٌ ise عَدُوٌّ’un sıfatıdır.
مُب۪ينٌ sülâsî mücerrede bir harf ilave edilerek mezid yapılan if’al babının ism-i failidir. İsm-i fail; eylemi yapan ve gerçekleştiren demektir. Geçici olarak o sıfatı yüklenen isimdir. İsm-i fail; hem varlığa (zata) hem de onun sıfatına delalet eden kelimelerdir. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)
قَالَ يَا بُنَيَّ لَا تَقْصُصْ رُءْيَاكَ عَلٰٓى اِخْوَتِكَ فَيَك۪يدُوا لَكَ كَيْداًۜ
Hz. Yakub’un oğluna cevabı istînâfiyye olarak fasılla gelmiştir. Fasıl sebebi şibh-i kemâl-i ittisâldir. Müspet mazi fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır.
قَالَ fiilinin mekulü’l-kavli, nida üslubunda talebî inşaî isnaddır.
Nidanın cevabı olan لَا تَقْصُصْ رُءْيَاكَ عَلٰٓى اِخْوَتِكَ cümlesi, nehiy üslubunda talebî inşâî isnaddır.
بُنَيَّ kelimesindeki tasğir, şefkat ve muhabbetten kinayedir. Ona olan sevgisinden ve şefkatinden dolayı büyük olmasına rağmen küçük konumuna indirmiştir. (Âşûr)
فَيَك۪يدُوا لَكَ كَيْداًۜ cümlesindeki فَ , fa-i sebebiyyedir. Akabindeki cümle masdar teviliyle ayetin öncesindeki masdar anlamına matuftur.
اِخْوَة kelimesi, cemi kıllet sıygasında gelmiştir. 3-10 arasındaki kardeşi ifade eder.
كاد fiilinin ل harf-i ceri ile فَعَلَ manası kazanması tazmindir.
يَك۪يدُوا - كَيْداًۜ kelimeleri arasında iştikak cinası ve reddü’l-acüz ale’s-sadr sanatları vardır.
يَا بُنَيَّ ifadesindeki بُنَيَّ kelimesi إبن kelimesinin tasğiridir. Hafs, ي ’nın fethasıyla, بُنَيَّ diye okurken, diğer kıraat imamları ي ’nın kesresiyle, بُنَيِّ şeklinde okumuşlardır. (Fahreddin er- Râzî)
Kendi başına müteaddi olan كاد fiilinin lâm ile geçişli kılınması فَعَلَ manasını içerdiği içindir. Tekid için bu harfle geçişli kılınır. Bunun için masdarla tekid edilmiştir. (Beyzâvî)
Yine burada geçen, لَا تَقْصُصْ رُءْيَاكَ kavli de rü'yet yani görmek anlamındadır. Ancak bu görme uyanık halde iken olan bir görme değil de uykuda iken olan görmedir. Her ikisi arasındaki farkı da iki te’nis yani dişilik harfiyle ayırmıştır. Tıpkı القربة والقربى kelimelerinde olduğu gibi. (Nesefî, Medâriku’t-Tenzîl Ve Hakâîku’t-Te’vîl, Âşûr)
كَيْداً kelimesindeki tenkir, onlara rüyayı anlatmaktan sakındırmak için ve tazim ve korkutmak içindir. (Âşûr)
اِنَّ الشَّيْطَانَ لِلْاِنْسَانِ عَدُوٌّ مُب۪ينٌ
Ta’liliyye olarak fasılla gelmiştir. Fasıl sebebi şibh-i kemâl-i ittisâldir.
اِنَّ ile tekid edilmiş, isme isnad olan bu haber cümlesi sübut ifade eder. Faide-i haber inkârî kelamdır.
Ta’lil cümleleri ıtnâb babındandır.
Cümlede takdim-tehir sanatı vardır. لِلْاِنْسَانِ , haber olan عَدُوٌّ ’e takdim edilmiştir.
Car mecrurun takdimi şeytanın düşmanlığının insana has olduğunu vurgular.
İsim cümleleri sübut ifade eder. İsim cümlelerinin asıl kuruluş sebebi; müsnedin, müsnedün ileyh için sabit olduğunu ifade etmektir. İsim cümlesinin haberi müfred ya da isim cümlesi olursa, asıl konulduğu mana olan sübutu veya bazı karînelerle istimrarı (devamlılığı) ifade eder. İstimrar ifadesi daha çok medh ve zem
durumlarında olur. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur'an Işığında Belâgat Dersleri Meânî İlmi)
مُب۪ينٌ kelimesi, عَدُوٌّ için sıfattır. Dolayısıyla cümlede ıtnâb sanatı vardır.
Sıfat, tâbi olduğu kelimenin sahip olduğu bir özelliğe işaret etmek için kullanılan bir açıklama biçimidir. Sıfatın kullanılmasının, matbusunun daha iyi tanınması, övülmesi, yerilmesi, pekiştirilmesi, acındırılması, kapalılığının giderilmesi, tahsis edilmesi gibi maksatları vardır. Itnâb, bazen de sıfatlar vasıtasıyla yapılmaktadır. (Ar. Gör. Ömer Kara, Belâgat İlminde İki İfade Biçimi: İtnâb-Îcâz (I) Kur’an Metninin Anlaşılmasındaki Rolü Üzerine Bir Deneme)