Yusuf Sûresi 97. Ayet

قَالُوا يَٓا اَبَانَا اسْتَغْفِرْ لَنَا ذُنُوبَنَٓا اِنَّا كُنَّا خَاطِـ۪ٔينَ  ...

Oğulları, “Ey babamız! Allah’tan suçlarımızın bağışlanmasını dile. Biz gerçekten suçlu idik” dediler.
 
Sıra Kelime Anlamı Kökü
1 قَالُوا dediler ق و ل
2 يَا أَبَانَا babamız ا ب و
3 اسْتَغْفِرْ bağışlanmasını dile غ ف ر
4 لَنَا bizim
5 ذُنُوبَنَا günahlarımızın ذ ن ب
6 إِنَّا gerçekten biz
7 كُنَّا ك و ن
8 خَاطِئِينَ günah işledik خ ط ا
 
Hz. Ya‘kub’un oğulları, babalarına karşı suçlarını itiraf ettiler ve ondan günahlarının bağışlanması için Allah’tan af dilemesini istediler.Fakat, Ya‘kub’un, oğullarına karşı kalbi kırıktı, kendisinin affettiğine işaret etmekle birlikte Allah’ın affı için hemen dua etmedi; ya seher vaktini veya aralarında helâlleşmelerini beklemek ya da kırgınlığını hissettirmek için onu bir süre erteledi.

Kaynak :Kur’an Yolu Tefsiri Cilt: 3 Sayfa: 256-257
 
Riyazus Salihin, 212 Nolu Hadis
Ebû Hureyre  radıyallahu anh’ den rivayet edildiğine göre, Nebî sallallahu aleyhi ve sellem  şöyle buyurdu:
“Kimin üzerinde din kardeşinin ırzı, namusu veya malıyla ilgili bir zulüm varsa altın ve gümüşün bulunmayacağı kıyamet günü gelmeden önce o kimseyle helalleşsin. Yoksa kendisinin sâlih amelleri varsa, yaptığı zulüm mikdarınca sevaplarından alınır, (hak sahibine verilir.) Şâyet iyilikleri yoksa, kendisine zulüm yaptığı kardeşinin günahlarından alınarak onun üzerine yükletilir.”  
(Buhârî, Mezâlim 10, Rikak 48)
 

قَالُوا يَٓا اَبَانَا اسْتَغْفِرْ لَنَا ذُنُوبَنَٓا

 

Fiil cümlesidir.  قَالُوا  damme üzere mebni mazi fiildir. Zamir olan çoğul  و ’ı fail olup mahallen merfûdur. 

Mekulü’l-kavli,  يَا اَبَانَٓا ’dır.  قَالُوا  fiilinin mef’ûlün bihi olarak mahallen mansubdur. 

يَا  nida harfi,  اَبَانَٓا  münadadır.  اَبَانَٓا  münada olup harfle îrab olan beş isimden biridir. Nasb alameti eliftir. 

Nidanın cevabı  اسْتَغْفِرْ لَنَا ذُنُوبَنَٓا ’dur.  

اسْتَغْفِرْ  sükun üzere mebni emir fiildir. Faili müstetir olup takdiri  أنت dir.

لَنَا  car mecruru  اسْتَغْفِرْ  fiiline müteallıktır.  ذُنُوبَنَٓا  mef’ûlün bih olup fetha ile mansubdur. Mütekellim zamiri  نَٓا  muzâfun ileyh olarak mahallen mecrurdur.

اسْتَغْفِرْ  fiili, sülâsî mücerrede üç harf ilave edilerek mezid yapılan fiillerdendir. İstif’âl babındadır. Sülâsîsi  غفر ’dir.

Bu bab fiile talep, tehavvül, vicdan, mutavaat, ittihaz ve itikat gibi anlamları katar.

 

اِنَّا كُنَّا خَاطِـ۪ٔينَ

 

İsim cümlesidir.  اِنَّ  tekid harfidir. İsim cümlesinin önüne gelir. İsmini nasb haberini ref eder.  

نَا  mütekellim zamiri  اِنَّ ’nin ismi olarak mahallen mansubdur.

كُنَّا ’nın dahil olduğu isim cümlesi  اِنَّ ’nin haberi olarak mahallen merfûdur.

كُنَّا  nakıs fiildir. İsim cümlesinin önüne geldiğinde ismini ref haberini nasb eder.

كَانَ ’nin ismi  نَا  mütekellim zamiridir. 

خَاطِـ۪ٔينَ  kelimesi  كُنَّا ’nın haberi olup nasb alameti  ي ’dır. Cemi müzekker salim kelimeler  ي  ile nasb olurlar.

خَاطِـ۪ٔينَ  kelimesi sülâsî mücerred olan  خطأ  fiilinin ism-i failidir.

İsm-i fail; eylemi yapan ve gerçekleştiren demektir. Geçici olarak o sıfatı yüklenen isimdir. İsm-i fail; hem varlığa (zata) hem de onun sıfatına delalet eden kelimedir. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)

 

قَالُوا يَٓا اَبَانَا اسْتَغْفِرْ لَنَا ذُنُوبَنَٓا 

 

Beyanî istînâf olarak fasılla gelmiştir. Fasıl sebebi şibh-i kemâl-i ittisaldir. Müspet mazi fiil sıygasındaki  قَالُوا  fiilinin mekulü’l-kavli olan  يَٓا اَبَانَٓا اِنَّا ذَهَبْنَا نَسْتَبِقُ, nida üslubunda talebî inşâî isnaddır.

Nidanın cevabı olan  اسْتَغْفِرْ لَنَا  cümlesi, emir üslubunda talebî inşâî isnaddır.

Emir üslubunda gelmiş olmasına rağmen dua manasında olduğu için, mecaz-ı mürsel mürekkebtir.


 اِنَّا كُنَّا خَاطِـ۪ٔينَ

 

Ta’liliyye olarak fasılla gelmiştir. Fasıl sebebi şibh-i kemâl-i ittisaldir.  اِنَّ  ile tekid edilmiş sübut ifade eden isim cümlesi, faide-i haber inkârî kelamdır. 

İsim cümleleri zamandan bağımsız sübut ifade ederler. Asıl kuruluş sebebi; müsnedin, müsnedün ileyh için sabit olduğunu ifade etmektir. İsim cümlesinin haberi müfred ya da isim cümlesi olursa  asıl konulduğu mana olan sübutu veya bazı karinelerle istimrarı (devamlılığı) ifade eder. İstimrar ifadesi daha çok medh ve zem durumlarında olur. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur’an Işığında Belâgat Dersleri Meânî İlmi)

كان ’nin haberi ism-i fail kalıbında gelmiştir.

İsm-i fail sübuta, istikrara ve sıfatın mevsufa olan bağlılığına delalet eder. Bunun manası ihsanın onlarda sabit olduğu, onlardan hiçbir şekilde ayrılmadığıdır.   (tevbe 120-121) (Halidî, Vakafat s. 86; Tevbe Suresi, 120-121)

Ayetin sonunda 91. ayete iktibas vardır. İki ayet arasında tekrir ve reddü’l-acüz ale’s-sadr sanatları söz konusudur.

خَاطِـ۪ٔينَ - ذُنُوبَنَٓا  kelimeleri arasında mürâât-ı nazîr sanatı vardır.

Yakub'un oğulları ondan özür dilemeye başlayarak: “Ey babamız, bizim için istiğfar et. Biz gerçekten suçlular idik.” dediler. (Yakub da): “Sizin için Rabbime istiğfar edeceğim. Şüphesiz O, Gafûr ve Rahîm'dir.” dedi. Ayetin zahiri, Hz. Yakub’un (a.s.) o anda onlar için istiğfarda bulunmadığını ama ileride onlar için istiğfar etmeyi va’dettiğini gösterir. (Fahreddin er-Râzî)