سَلَامٌ عَلَيْكُمْ بِمَا صَبَرْتُمْ فَنِعْمَ عُقْبَى الدَّارِۜ
سَلَامٌ عَلَيْكُمْ بِمَا صَبَرْتُمْ فَنِعْمَ عُقْبَى الدَّارِۜ
سَلَامٌ mübteda olarak lafzen merfûdur. عَلَيْكُمْ car mecruru mübtedanın mahzuf haberine müteallıktır.
مَا ve masdar-ı müevvel, بِ harf-i ceriyle birlikte سَلَامٌ ‘e müteallıktır. صَبَرْتُمْ sükun üzere mebni mazi fiildir. Muttasıl zamir تُمْ fail olarak mahallen merfûdur.
فَ atıf harfidir. نِعْمَ camid fiildir. Medih fiillerindendir. عُقْبَى kelimesi نِعْمَ ’nin faili olup elif üzere mukadder damme ile merfûdur.
نِعْمَ fiilinin mahsusu mahzuftur. Takdiri; الجنّة şeklindedir.
الدَّارِ muzâfun ileyh olup kesra ile mecrurdur.سَلَامٌ عَلَيْكُمْ بِمَا صَبَرْتُمْ فَنِعْمَ عُقْبَى الدَّارِۜ
سَلَامٌ عَلَيْكُمْ ; takdiri يقولون (Derler) olan mahzuf fiilin mekulü’l-kavlidir. سَلَامٌ mübteda, عَلَيْكُمْ mahzuf habere müteallıktır. Dua manasına işaret ettiğinde cümleye, nekre ile başlamak caizdir. (Ahmed bin Muhammed el-Hırât)
Masdar harfi مَا ve akabindeki صَبَرْتُمْ cümlesi, mecrur mahalde masdar tevilindedir. Başındaki harf-i cerle birlikte عَلَيْكُمْ ’a müteallıktır. Mahzuf mübtedanın haberi olması da caizdir.
بِمَا صَبَرْتُمْ ifadesinde icaz-ı hazif vardır. Takdiri; هَذَا بِمَا صَبَرْتُمْ şeklindedir. Yani هَذَا بِسَبَبِ صَبْرَكُمْ (Bu sizin sabrınız sebebiyledir). (Muhyiddin Derviş-Îrab)
Zikredilen faziletlerin içinden burada yalnız sabrın zikre tahsis edilmesi, daha önce zikredildiği gibi, onların hepsinde sabrın katkısının olmasıdır ve ilave bir meziyeti de vardır ki onların hepsinde işin direğidir ve Allah (cc) rızası için sabır olmadıkça hiçbirine itibar edilmez. (Ebüssuûd)
فَ atıf harfidir. Önceki cümlenin dua manası taşıması bu cümlenin atfını mümkün kılmıştır.
فَنِعْمَ عُقْبَى الدَّارِۜ cümlesi, gayr-ı talebî inşâî isnaddır. Nakıs fiil نِعْمَ ’nin faili olan عُقْبَى الدَّارِ , izafet terkibiyle gelerek az lafızla çok anlam ifade etmiştir.
Cümlede îcâz-ı hazif sanatı vardır. Medh fiillerinden olan نِعْمَ ’nin mahsusu, mahzuftur. Cümlenin takdiri; الجنّة ، أو عقباهم (Cennet veya onların sonu) şeklindedir.
22. ayet de عُقْبَى الدَّارِۜ lafzıyla bitmişti. Aralarında tekrir ve reddü’l-acüz ale’s-sadr sanatları vardır.
Böyle tekrarlanan kelimeler, kelamdaki cüzleri birbirine bağlar, aralarında bir ilişki kurar ve dokuyu bütünleştirir. Bunlar çok tekrarlanır ki iman ve yakîn sabitleşsin. Eğer murad sadece bilmek olsaydı, bir kere söylenmesi yeterli olurdu.