جَنَّاتُ عَدْنٍ يَدْخُلُونَهَا وَمَنْ صَلَحَ مِنْ اٰبَٓائِهِمْ وَاَزْوَاجِهِمْ وَذُرِّيَّاتِهِمْ وَالْمَلٰٓئِكَةُ يَدْخُلُونَ عَلَيْهِمْ مِنْ كُلِّ بَابٍۚ
Sıra | Kelime | Anlamı | Kökü |
---|---|---|---|
1 | جَنَّاتُ | cennetlerine |
|
2 | عَدْنٍ | Adn |
|
3 | يَدْخُلُونَهَا | girerler |
|
4 | وَمَنْ | ve kimseler |
|
5 | صَلَحَ | iyi olan |
|
6 | مِنْ | -ndan |
|
7 | ابَائِهِمْ | babaları- |
|
8 | وَأَزْوَاجِهِمْ | ve eşlerinden |
|
9 | وَذُرِّيَّاتِهِمْ | ve çocuklarından |
|
10 | وَالْمَلَائِكَةُ | ve melekler de |
|
11 | يَدْخُلُونَ | girerler |
|
12 | عَلَيْهِمْ | yanlarına |
|
13 | مِنْ |
|
|
14 | كُلِّ | her |
|
15 | بَابٍ | kapıdan |
|
جَنَّاتُ عَدْنٍ يَدْخُلُونَهَا وَمَنْ صَلَحَ مِنْ اٰبَٓائِهِمْ وَاَزْوَاجِهِمْ وَذُرِّيَّاتِهِمْ
جَنَّاتُ kelimesi عُقْبَى ‘den bedeldir. Veya mahzuf mübtedanın haberidir. Takdiri, هي şeklindedir. عَدْنٍ muzâfun ileyh olup kesra ile mecrurdur.
يَدْخُلُونَهَا fiili, جَنَّاتُ ‘un sıfatı olarak mahallen merfûdur.
يَدْخُلُونَهَا fiili نَ ’un sübutuyla merfû muzari fiildir. Zamir olan çoğul و ’ı fail olup mahallen merfûdur.
Muttasıl zamir هَا mef’ûlün bih olarak mahallen mansubdur.
وَ atıf harfidir. مَنْ müşterek ism-i mevsûl, يَدْخُلُونَهَا ‘deki fail olan zamire matuf olup mahallen merfûdur. İsm-i mevsûlün sılası صَلَحَ مِنْ اٰبَٓائِهِمْ ‘dır. Îrabdan mahalli yoktur.
صَلَحَ fetha üzere mebni mazi fiildir. Faili müstetir olup takdiri هو ‘dir.
مِنْ اٰبَٓائِهِمْ car mecruru صَلَحَ fiiline müteallıktır. Muttasıl zamir هِمْ muzâfun ileyh olarak mahallen mecrurdur.
اَزْوَاجِهِمْ kelimesi atıf harfi وَ ‘la مِنْ اٰبَٓائِهِمْ ‘e matuftur. ذُرِّيَّاتِهِمْ kelimesi atıf harfi وَ ‘la مِنْ اٰبَٓائِهِمْ ‘e matuftur.
وَالْمَلٰٓئِكَةُ يَدْخُلُونَ عَلَيْهِمْ مِنْ كُلِّ بَابٍۚ
İsim cümlesidir. وَ atıf harfidir. الْمَلٰٓئِكَةُ mübteda olup lafzen merfûdur. يَدْخُلُونَ fiili haber olarak mahallen merfûdur.
يَدْخُلُونَ fiili نَ ’un sübutuyla merfû muzari fiildir. Zamir olan çoğul و ’ı fail olup mahallen merfûdur.
عَلَيْهِمْ car mecruru يَدْخُلُونَ fiiline müteallıktır. مِنْ كُلِّ car mecruru يَدْخُلُونَ fiiline müteallıktır. بَابٍ muzâfun ileyh olup kesra ile mecrurdur.
جَنَّاتُ عَدْنٍ يَدْخُلُونَهَا وَمَنْ صَلَحَ مِنْ اٰبَٓائِهِمْ وَاَزْوَاجِهِمْ وَذُرِّيَّاتِهِمْ
جَنَّاتُ عَدْنٍ , önceki ayetteki عُقْبَى الدَّارِ ibaresinden bedeldir. يَدْخُلُونَهَا وَمَنْ صَلَحَ مِنْ اٰبَٓائِهِمْ cümlesinde, muzari fiil teceddüt, istimrar ve tecessüm ifade etmiştir.
يَدْخُلُونَهَا ’daki fail zamire matuf olan müşterek ism-i mevsûl مَنْ ’in sılası صَلَحَ مِنْ اٰبَٓائِهِمْ وَاَزْوَاجِهِمْ وَذُرِّيَّاتِهِمْ mazi fiil sıygasında gelerek sebat, temekkün ve istikrar ifade etmiştir.
Ayette salâh kaydının zikredilmesi, sadece nesep bağına sarılanların boş umutlarını kesmek içindir. (Ebüssuûd)
جَنَّاتُ عَدْنٍ izafeti, عُقْبَى الدَّارِ ’dan bedeldir. يَدْخُلُونَهَا cümlesi haldir. (Muhyiddin Derviş-Îrab)
Bedel ve hal cümleleri akıbet yurduna dikkat çekmek maksadıyla yapılmış ıtnâbtır.
جَنَّاتُ عَدْنٍ ‘nin hazfedilmiş bir mübtedanın haberi olması da mümkündür. (Kurtubî)
Burdaki ayetten maksat, itaatkâr olan insana, onun sevincini ve neşesini artıran her bir şeyi hatırlatmaktır. Binaenaleyh Allah mükellefe, o cennete girdiği zaman babalarının, hanımlarının ve çocuklarının onunla birlikte bulunacağını müjdelediğinde hiç şüphe yok ki bundan dolayı mükellefin sevinci büyür, neşesi de artar. Hatta, cennetliklerin sevincini sağlayan en büyük şeylerden birisinin, onların orada bir araya gelip, dünyadaki hal ve hatıralarından bahsetmeleri, sonra da bunlardan kurtardığı ve cennete ulaştırdığı için Allah'a şükretmeleri olduğu söylenmiştir. (Fahreddin er-Râzî)
وَالْمَلٰٓئِكَةُ يَدْخُلُونَ عَلَيْهِمْ مِنْ كُلِّ بَابٍۚ
İstînâfiyye olarak fasılla gelen isim cümlesi, faide-i haber ibtidaî kelamdır. İsim cümleleri sübut ifade eder.
Müsned muzari fiil sıygasında gelmiş ve hükmü takviye, hudûs ve teceddüt ifade etmiştir. Ayrıca muzari fiil tecessüm özelliği sayesinde, muhatabın muhayyilesini harekete geçirerek olayı daha iyi anlamasını sağlar.
Muzari fiilin geldiği hallerde çoğunlukla bu gaye mevcuttur. Muzari fiilin kullanımıyla sahne muhatabın gözünde sanki o anda canlanır. Bu da insanı etkiler.(Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur'an Işığında Belâgat Dersleri Meânî İlmi )
بَابٍۚ ’deki tenvin kesret, nev ve tazim ifade eder.
اٰبَٓائِهِمْ - اَزْوَاجِهِمْ - ذُرِّيَّاتِهِمْ kelimeleri arasında mürâât-ı nazîr sanatı, يَدْخُلُونَهَا , مِنْ , هِمْ kelimelerinin tekrarında reddü’l-acüz ale’s-sadr sanatları vardır.