وَتَرَى الْمُجْرِم۪ينَ يَوْمَئِذٍ مُقَرَّن۪ينَ فِي الْاَصْفَادِۚ
وَتَرَى الْمُجْرِم۪ينَ يَوْمَئِذٍ مُقَرَّن۪ينَ فِي الْاَصْفَادِۚ
Fiil cümlesidir. وَ istînâfiyyedir. تَرَى elif üzere mukadder damme ile merfû muzari fiildir. Faili müstetir olup takdiri أنت ‘dir.
الْمُجْرِم۪ينَ mef’ûlun bih olup nasb alameti ي harfidir. Cemi müzekker kelimeler harfle îrablanırlar.
يَوْمَئِذٍ zaman zarfı, إذ için muzâftır. إذ mahzuf cümleye muzâftır. Kelimenin sonundaki tenvin mahzuf muzâfun ileyhten ivazdır. Takdiri; يوم إذ برزوا لله (Allah’a göründükleri gün) şeklindedir.
مُقَرَّن۪ينَ kelimesi الْمُجْرِم۪ينَ ‘nin hali olup nasb alameti ي harfidir. Cemi müzekker kelimeler harfle îrablanırlar.
Nekre isimden sonra gelen cümle veya şibh-i cümle sıfat olur. Marife isimden sonra gelen cümle veya şibh-i cümle hal olur. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)
فِي الْاَصْفَادِ kelimesi مُقَرَّن۪ينَ ‘ye müteallıktır.
الْمُجْرِم۪ينَ kelimesi; sülâsî mücerrede bir harf ilave edilerek mezid yapılan if’al babının ism-i failidir.
İsm-i fail; eylemi yapan ve gerçekleştiren demektir. Geçici olarak o sıfatı yüklenen isimdir. İsm-i fail; hem varlığa (zata) hem de onun sıfatına delalet eden kelimelerdir. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)
مُقَرَّن۪ينَ kelimesi sülâsî mücerrede bir harf ilave edilerek mezid yapılan tef’il babının ism-i mef’ûludur.وَتَرَى الْمُجْرِم۪ينَ يَوْمَئِذٍ مُقَرَّن۪ينَ فِي الْاَصْفَادِۚ
İstînâfiyye olarak fasılla gelmiştir. Müspet muzari fiil sıygasında, faide-i haber ibtidaî kelamdır.
مُقَرَّن۪ينَ kelimesi الْمُجْرِم۪ينَ ‘nin halidir. Hal cümleleri anlamı zenginleştiren ıtnâb sanatıdır.
فِي الْاَصْفَادِۚ ibaresindeki فٖي harfinde istiare-i tebeiyye vardır. فٖي harfindeki zarfiyet manası dolayısıyla zincir, içine girilebilen bir şeye benzetilmiştir. Burada فٖي harfi kendi manasında kullanılmamıştır. Çünkü zincir hakiki manada zarfiyeye yani içine girilmeye müsait değildir. Ancak bu zincirin kuvvetini, etkili bir şekilde ifade etmek üzere bu harf kullanılmıştır. Câmi’, her ikisindeki mutlak irtibattır. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kuran Işığında Belâgat Dersleri Beyan İlmi)
مُقَرَّن۪ينَ kelimesi, o kimselerin çokluğundan dolayı, çokluk ifade eden “tef’îl” sıygasıyla gelmiştir.
فِي الْاَصْفَادِۚ [zincirlere] ifadesi, مُقَرَّن۪ينَ [bağlanmış halde] ifadesi ile ilişkilidir, yani “zincirlere bağlanırlar” anlamındadır. Bu ifade ile ilişkili olmadığında anlam, “Birbirlerine bağlanmış ve zincirlenmiş haldedirler.” şeklindedir. الْاَصْفَادِۚ bağlar, ipler demektir; zincirler anlamına geldiği de söylenmiştir. (Keşşâf)
الْاَصْفَادِ kelimesi ise, bağ ve bukağı anlamına gelen, الصفاد kelimesinin çoğuludur. Bu kelimenin مُقَرَّن۪ينَ kelimesine müteallik olması halinde mana, ”Bukağı ve bağlarla bağlanır, derdest edilirler” şeklinde olur. Bunun, bu kelimeye müteallik olmaması durumunda mana şöyle olur: Onlar, birbirlerine yaklaştırılmışlar ve bukağılara vurulmuşlardır. (Fahreddin er-Râzî)
Ayet iki hal cümlesinden oluşmuştur. Itnâb babındandır.