Hicr Sûresi 26. Ayet

وَلَقَدْ خَلَقْنَا الْاِنْسَانَ مِنْ صَلْصَالٍ مِنْ حَمَأٍ مَسْنُونٍۚ  ...

Andolsun, biz insanı kuru bir çamurdan, şekillendirilmiş bir balçıktan yarattık.
 
Sıra Kelime Anlamı Kökü
1 وَلَقَدْ ve andolsun
2 خَلَقْنَا biz yarattık خ ل ق
3 الْإِنْسَانَ insanı ا ن س
4 مِنْ -dan
5 صَلْصَالٍ pişmemiş çamur- ص ل ص ل
6 مِنْ -tan
7 حَمَإٍ cıvık balçık- ح م ا
8 مَسْنُونٍ değişmiş س ن ن
 
Allah’ın kudretini, ilminin ve hikmetinin mükemmelliğini delilleriyle açıklayan bu bölümde sıra, akıl ve zekâsı, duyguları ve estetik zevkleri gibi özellikleriyle Allah’ın eserlerinin en önemlisi ve en seçkini olan insan türünün veya ilk insanın yaratılışı konusuna gelmiştir. “Kuru çamur” diye çevirdiğimiz 26. âyet metnindeki salsâl kelimesi sözlük ve tefsirlerde genellikle “uzun süre bekletilerek vurulduğunda çınlayacak derecede kurumuş olan çamur” şeklinde açıklanmaktadır. Kendi halinde bırakılarak kuruyan çamura salsâl, ateşte kurutulana da fahhâr (Rahmân 55/14) denir. Âyet metnindeki hame’ kelimesine özetle “kokuşmuş kara balçık”, mesnûn kelimesine de “uzun süre kalan, akışkan, değişebilir, farklı şekillere sokulabilen, bir sûrete bürünmüş olan nesne” gibi mânalar verilmektedir (Taberî, XIV, 28-30; İbn Âşûr, XIV, 41-42). Âyette insan bedeninin, Allah’ın yaratma sıfatının bir eseri ve tecellisi olarak topraktan başlayıp devam eden fiziksel-biyolojik değişim ve gelişim sürecine işaret edilmektedir (insanın fiziksel oluşum ve gelişimi hakkında bilgi için bk. Mü’minûn 23/12-14).

Kaynak :Kur’an Yolu Tefsiri Cilt: 3 Sayfa: 346-347
 

وَلَقَدْ خَلَقْنَا الْاِنْسَانَ مِنْ صَلْصَالٍ مِنْ حَمَأٍ مَسْنُونٍۚ

 

وَ  atıf harfidir.  لَ  harfi, mahzuf kasemin cevabının başına gelen muvattiedir.

قَدْ  tahkik harfidir.

خَلَقْنَا  sükun üzere mebni mazi fiildir. Mütekellim zamir  نَا  fail olarak mahallen merfûdur.

الْاِنْسَانَ  mef’ûlun bih olup  fetha ile mansubdur.  مِنْ صَلْصَالٍ  car mecruru  خَلَقْنَا  fiiline müteallıktır.

مِنْ حَمَأٍ  car mecruru  صَلْصَالٍ ‘nin mahzuf sıfatına müteallıktır.  مَسْنُونٍ  kelimesi  حَمَأٍ ‘in sıfatı olup mecrurdur.

Varlıkları niteleyen kelimelere sıfat denir. Arapça’da sıfatın asıl adı na’t (  النَّعَتُ  )dır. Sıfatın nitelediği isme de men’ut (  المَنْعُوتُ  ) denir. Bir ismi doğrudan niteleyen sıfata hakiki sıfat, dolaylı olarak niteleyen sıfata da sebebi sıfat denir.

Sıfat ile mevsûftan oluşan tamlamaya sıfat tamlaması denir. Sıfat tek kelime (isim), cümle ve şibh-i cümle olabilir. Ve sıfat birden fazla gelebilir. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)  

مَسْنُونٍ  kelimesi, sülasisi olan  سنن  fiilin ism-i mef’ûludür.

 

وَلَقَدْ خَلَقْنَا الْاِنْسَانَ مِنْ صَلْصَالٍ مِنْ حَمَأٍ مَسْنُونٍۚ

 

وَ  istînâfiyye,  لَ  mahzuf kasemin cevabının başına gelen harftir. Kasem fiilinin hazfi îcâz-ı hazif sanatıdır. Mahzufla birlikte cümle kasem üslubunda gayr-ı talebî inşâî isnaddır. 

قَدْ  ve  لَ  tekid edilmiş cevap cümlesi … وَلَقَدْ خَلَقْنَا الْاِنْسَانَ , müspet mazi fiil sıygasında faide-i haber inkârî kelamdır.

Cümle mazi fiil sıygasında gelerek hudûs, temekkün ve istikrar ifade etmiştir.

صَلْصَالٍ ; "Ses veren yani vurulduğu zaman tıngırdayan, kuru pişmemiş çiğ çamur"  dur ki, pişmiş olursa tuğla, kiremit gibi ses çıkaran kuru bir çamur olur. Çünkü Rahmân Sûresi'nde "Vurulduğunda testi gibi ses çıkaran kuru bir balçıktan..." (Rahmân, 55/14) buyurulmuştur.

حَمَأٍ ': Uzun süre su ile yumuşayıp bozulmuş cıvık kokar çamur, yani balçık demektir.

(Elmalılı)

مَسْنُونٍ  kelimesi,  حَمَأٍ  için sıfattır. Dolayısıyla cümlede ıtnâb sanatı vardır.

Sıfat, tabi olduğu kelimenin sahip olduğu bir özelliğe işaret etmek için kullanılan bir açıklama biçimidir. Sıfatın kullanılmasının, matbusunun daha iyi tanınması, övülmesi, yerilmesi, pekiştirilmesi, acındırılması, kapalılığının giderilmesi, tahsis edilmesi gibi maksatları vardır. Itnâb, bazen de sıfatlar vasıtasıyla yapılmaktadır. (Ar. Gör. Ömer Kara, Belâgat İlminde İki İfade Biçimi: Itnâb-Îcâz (I) Kur’an Metninin Anlaşılmasındaki Rolü Üzerine Bir Deneme)

حَمَأٍ  ve  صَلْصَالٍ ’deki tenvin, tazim ve nev ifade eder.

صَلْصَالٍ - حَمَأٍ  kelimeleri arasında mürâât-ı nazîr sanatı vardır.

“Bir balçıktan” ifadesi ise  صَلْصَالٍ ‘in [kuru çamur] türünü açıklayıcı bir ifadedir. (Kurtubî)

Bu ayette tekrar azamet zamirine iltifat edilmiştir.

مِنْ  harf-i cerinde reddü’l-acüz ale’s-sadr vardır.