Hicr Sûresi 40. Ayet

اِلَّا عِبَادَكَ مِنْهُمُ الْمُخْلَص۪ينَ  ...

İblis, “Rabbim! Beni azdırmana karşılık, andolsun ki yeryüzünde kötülükleri onlara güzel göstereceğim, içlerinde ihlâsa erdirilmiş kulların hariç, onların hepsini azdıracağım” dedi.  (39 - 40. Ayetler Meali)
 
Sıra Kelime Anlamı Kökü
1 إِلَّا ancak hariç
2 عِبَادَكَ kulların ع ب د
3 مِنْهُمُ içlerinden
4 الْمُخْلَصِينَ ihlâslı خ ل ص
 
İblîs’in, emri yerine getirmediği gibi, yeniden dirilme gününe kadar yaşaması için dilekte bulunarak bu süre içinde insanları yoldan çıkarmaya ahdetmesinin, insanın sahip olduğu ayrıcalığı hazmedememesinden ve onu kıskanmasından, özellikle rahmetten kovulmasına Âdem’in yaratılışının sebep olduğu şeklindeki vehminden kaynaklandığı anlaşılmaktadır. Halbuki aslında böyle bir cezaya çarptırılmasının asıl sebebi, kendi küstahlığı ve isyanı idi. Muhtemelen İblîs, içten içe kendi günahına yine kendisinin kulluktaki samimiyetsizliğinin sebep olduğunu da düşündüğü için, bu tecrübesinden hareketle samimi kullara zarar veremeyeceğini ifade etmektedir. Allah Teâlâ, insanlar hakkında dünya hayatını bir imtihan süreci kılmayı murat ettiği için İblîs’in dileğini kabul etmiş; bu arada kendisine varan doğru yolun, şeytanın tuzaklarına kapılmayacak olan ihlâslı kulların tutacağı yol olduğunu, bunlar üzerinde şeytanın hâkimiyet kuramayacağını, buna karşılık şeytana uyacakların buluşma yerinin cehennem olacağını bildirmek suretiyle dolaylı olarak insanlara da akıllarını başlarına alıp şeytana kapılmamaları, kendisine varan doğru yoldan şaşmamaları, cehennemden korunmaları gerektiği yolunda uyarıda bulunmuştur.

Kaynak :Kur’an Yolu Tefsiri Cilt: 3 Sayfa: 352-353
 

اِلَّا عِبَادَكَ مِنْهُمُ الْمُخْلَص۪ينَ

 

اِلَّا  istisna harfidir.  عِبَادَكَ  müstesna olup fetha ile mansubdur. Muttasıl zamir  كَ  muzâfun ileyh olarak mahallen mecrurdur.

İstisna; bir nesneyi, kişiyi veya hükmü istisna edatlarından biriyle cümledeki hükmün dışında tutmaktır.

İstisnanın 3 unsuru vardır: 1. İstisna edatı: Cümlede kullanılan edatlardır.

2. Müstesna: İstisna edatından sonra gelen kelimedir. İstisna edilen, hariç tutulan kelimedir. 3. Müstesna minh: İstisna edatından önce gelen kelimedir. Kendisinden bir şeyin hariç tutulduğu, genellikle çoğul olan bir kelimedir.

İstisnanın kısımları üçe ayrılır: 1. Muttasıl istisna  2. Munkatı’ istisna  3. Müferrağ istisna. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi) 

مِنْهُمُ  car mecruru  عِبَادَكَ ‘nin mahzuf haline müteallıktır. 

الْمُخْلَص۪ينَ  kelimesi  عِبَادَكَ ‘nin sıfatı olup nasb alameti  ي ‘dir. Cemi müzekker salim kelimeler harf ile îrablanır.

Varlıkları niteleyen kelimelere sıfat denir. Arapça’da sıfatın asıl adı na’t (  النَّعَتُ  )dır. Sıfatın nitelediği isme de men’ut (  المَنْعُوتُ  ) denir. Bir ismi doğrudan niteleyen sıfata hakiki sıfat, dolaylı olarak niteleyen sıfata da sebebi sıfat denir.

Sıfat ile mevsûftan oluşan tamlamaya sıfat tamlaması denir. Sıfat tek kelime (isim), cümle ve şibh-i cümle olabilir. Ve sıfat birden fazla gelebilir. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi) 

الْمُخْلَص۪ينَ  kelimesi; sülâsî mücerrede bir harf ilave edilerek mezid yapılan if’al babının ism-i mef’ûlüdür.

 

اِلَّا عِبَادَكَ مِنْهُمُ الْمُخْلَص۪ينَ

 

Ayet önceki ayette sayılanlardan istisna edilenleri bildirmektedir.  عِبَادَكَ  

müstesnadır. 

عِبَادَكَ  izafetinde Allah Teâlâ’ya ait  كَ  zamirine muzâf olmasıyla  عِبَادِ , şan ve şeref kazanmıştır.

الْمُخْلَص۪ينَ  kelimesi  عِبَادَكَ  için sıfattır. Dolayısıyla cümlede ıtnâb sanatı vardır.

Sıfat, tabi olduğu kelimenin sahip olduğu bir özelliğe işaret etmek için kullanılan bir açıklama biçimidir. Sıfatın kullanılmasının, metbusunun daha iyi tanınması, övülmesi, yerilmesi, pekiştirilmesi, acındırılması, kapalılığının giderilmesi, tahsis edilmesi gibi maksatları vardır. Itnâb, bazen de sıfatlar vasıtasıyla yapılmaktadır. (Ar. Gör. Ömer Kara, Belâgat İlminde İki İfade Biçimi: Itnâb-Îcâz (I) Kur’ân Metninin Anlaşılmasındaki Rolü Üzerine Bir Deneme) 

اِلَّا عِبَادَكَ مِنْهُمُ الْمُخْلَص۪ينَ  [Ancak onlardan ihlaslı kulların hariç ] taat için ihlaslı kıldığın ve günah şaibelerinden arındırdığın kulların hariçtir ki, hilem onlara tesir etmez. İbn Kesîr, İbn Âmir ve Ebû Bekir Kur’ân’ın her yerinde kesr ile  مخلِصين  okumuşlardır ki, nefislerini Allah için halis kılanlar demek olur. (Beyzâvî)

Bil ki İblis, muhlis kimseleri istisna etmiştir. Çünkü hile ve tuzağının, onlara tesir etmeyeceğini ve onların onu kabul etmeyeceğini biliyordu. Bir va’z-u nasihatimde şöyle dedim: İblis’i bu istisnayı yapmaya sevkeden şey, iddiasında yalancı duruma düşmemektir. İblis bile, yalandan sakındığına göre, yalanın son derece hasis, adi bir iş olduğunu anlıyoruz. (Fahreddin er-Râzî)