اِذْ دَخَلُوا عَلَيْهِ فَقَالُوا سَلَاماًۜ قَالَ اِنَّا مِنْكُمْ وَجِلُونَ
اِذْ دَخَلُوا عَلَيْهِ فَقَالُوا سَلَاماًۜ
اِذْ zaman zarfı, ضَيْفِ ‘ye müteallıktır. دَخَلُوا ile başlayan fiil cümlesi muzâfun ileyh olarak mahallen mecrurdur.
(إِذْ) : Yalnız cümleye muzâf olan zaman zarfıdır.
a. (إِذْ) mef’ûlun fih, mef’ûlun bih, mef’ûlun leh olur.
b. (إِذْ)’den sonra muzari fiil veya isim cümlesi gelirse gelecek zaman ifade eder.
c. (بَيْنَا) ve (بَيْنَمَا)’dan sonra gelirse mufâcee (sürpriz) harfi olur. Bu durumda zarf (zaman bildiren isim) değil harf olur.
d. Sükun üzere mebnidir. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)
دَخَلُوا damme üzere mebni mazi fiildir. Zamir olan çoğul و ‘ı fail olarak mahallen merfûdur.
عَلَيْهِ car mecruru دَخَلُوا fiiline müteallıktır.
فَ atıf harfidir. قَالُوا damme üzere mebni mazi fiildir. Zamir olan çoğul و ‘ı fail olarak mahallen merfûdur.
Mekulü’l-kavli سَلَاماً ‘dir. قَالُوا fiilinin mef’ûlun bihi olarak mahallen mansubdur.
سَلَاماً kelimesi mahzuf fiilin mef’ûlu mutlakıdır. Takdiri; نسلّم سلاما (Bir selamla selamlarız.) şeklindedir.
قَالَ اِنَّا مِنْكُمْ وَجِلُونَ
Fiil cümlesidir. قَالَ fetha üzere mebni mazi fiildir. Faili müstetir olup takdiri هو ‘dir.
Mekulü’l-kavli, اِنَّا مِنْكُمْ وَجِلُونَ ‘dur. قَالَ fiilinin mef’ûlun bihi olarak mahallen mansubdur.
اِنَّ tekid harfidir. İsim cümlesinin önüne gelir. İsmini nasb haberini ref eder.
نَا mütekellim zamiri اِنَّ ’nin ismi olarak mahallen mansubtur. مِنْكُمْ car mecruru وَجِلُونَ ‘ye müteallıktır.
وَجِلُونَ kelimesi اِنَّ ’nin haberi olup ref alameti وَ ’dır. Cemi müzekker kelimeler harfle îrablanır.اِذْ دَخَلُوا عَلَيْهِ فَقَالُوا سَلَاماًۜ
Zaman zarfı اِذْ , takdiri اذكر [düşün, hatırla] olan mahzuf fiile müteallıktır. اِذْ ’in önceki ayetteki ضَيْفِ ’e müteallık olduğu da söylenmiştir.
Müspet mazi fiil cümlesi faide-i haber ibtidaî kelam olan دَخَلُوا cümlesi اِذْ ’in muzâfun ileyhidir.
Aynı üsluptaki قَالُوا سَلَاماً cümlesi, فَ harfiyle makabline atfedilmiştir. Atıf sebebi hükümde ortaklıktır. Mazi fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır.
قَالُوا fiilinin mekulü’l-kavli olan سَلَاماً , mahzuf fiilin mef’ûlün mutlakıdır. Takdiri; نسلّم سلاما [Bir selamla selamlarız.] ’dir. Mef’ûlü mutlakın amilinin hazfi, îcâz-ı hazif sanatıdır.
Mahzufla birlikte cümle faide-i haber talebî kelamdır.
سَلامًا fiil yerine bedel olarak gelen mef’ûlün mutlaktır. Takdiri; سَلَّمْنا سَلامًا şeklindedir. (Âşûr)
İbrahim (as) konuklarına kızartılmış bir buzağı getirdiğinde, onlar ondan yemeyince bunu söylemişti. Çünkü onların âdetine göre, kendilerine gelen konuk, hazırlanan yemeği yemezse, onun hayır için gelmediğini tahmin ediyorlardı. Yoksa onun yanına ilk geldiklerinde bunu söylemedi. (Ebüssuûd)
قَالَ اِنَّا مِنْكُمْ وَجِلُونَ
Beyanî istînaf olan cümle fasılla gelmiştir. Fasıl sebebi şibh-i kemâl-i ittisâldir. Hz. İbrahim’in misafirlerine cevabı olan cümle, mazi fiil sıygasında, faide-i haber ibtidaî kelamdır.
قَالَ fiilinin mekulü’l-kavli اِنَّ ile tekid edilmiş sübut ifade eden isim cümlesi, faide-i haber inkârî kelamdır.
Car mecrur مِنْكُمْ , siyaktaki önemine binaen amili olan وَجِلُونَ ’ye takdim edilmiştir.
Sübut ifade eden isim cümlelerinin asıl kuruluş sebebi; müsnedin, müsnedün ileyh için sabit olduğunu ifade etmektir. İsim cümlesinin haberi müfred ya da isim cümlesi olursa, asıl konulduğu mana olan sübutu veya bazı karînelerle istimrarı (devamlılığı) ifade eder. İstimrar ifadesi daha çok medh ve zem durumlarında olur. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur'an Işığında Belâgat Dersleri Meânî İlmi)
“O da: Şüphesiz biz, sizden korkuyoruz” demişti. Çünkü onlar izinsiz ve zamansız içeri girmişlerdi ya da ikramdan yemek istememişlerdi. وَجِلُ ; kötülük beklentisi ile içteki rahatsızlıktır. (Beyzâvî)
Hz. İbrahim’in “Biz sizden korkuyoruz” sözü cüz-kül alakasıyla mecaz-ı mürseldir. (İtkan s. 98)
قَالُوا ve قَالَ kelimeleri arasında iştikak cinası ve reddü’l-acüz ale’s-sadr sanatları vardır.