Hicr Sûresi 57. Ayet

قَالَ فَمَا خَطْبُكُمْ اَيُّهَا الْمُرْسَلُونَ  ...

İbrahim, “Ey Elçiler! Göreviniz nedir?” dedi.
 
Sıra Kelime Anlamı Kökü
1 قَالَ dedi ق و ل
2 فَمَا nedir?
3 خَطْبُكُمْ işiniz خ ط ب
4 أَيُّهَا Ey
5 الْمُرْسَلُونَ elçiler ر س ل
 
Bu âyetlerde de Cenâb-ı Hakk’ın azabının şiddetli oluşuna ve dilediğinde hak edenleri nasıl cezalandırdığına bir delil ve ibret örneği olmak üzere Lût kavminin helâk edilişine değinilmekte, müteakip âyetlerde ise olayın ayrıntısı anlatılmaktadır.
 “Görev” diye çevirdiğimiz hatb kelimesi, tefsirlerde “tehlikeli durum, önemli iş” gibi mânalarla açıklanmıştır. Buna göre Hz. İbrâhim, bir peygamber olarak kendi sezgisiyle meleklerin sadece müjde için değil, tehlikeli bir görevi yerine getirmek üzere de geldiklerini hallerinden anladığından böyle bir soru sormuş olmalıdır. Nitekim 52. âyetten de bu anlaşılmaktadır. Buna göre melekler önce iyi haberi, sonra da kötü haberi vermişlerdir. İyi haber Hz. İshak’la ilgili olanı, kötü haber de Lût kavminin helâk edileceği haberiydi.
 “Suçlu kavim”den maksat, Hz. Lût’un peygamber olarak gönderildiği Sodom halkıdır (İbn Atıyye, III, 366), en büyük suçları ise –aşağıda açıklanacağı üzere– eşcinsellik idi.

Kaynak :Kur’an Yolu Tefsiri Cilt: 3 Sayfa: 357-358
 

قَالَ فَمَا خَطْبُكُمْ 

 

Fiil cümlesidir.  قَالَ  fetha üzere mebni mazi fiildir. Faili müstetir olup takdiri  هو ‘dir.

قَالَ  fiilinin mekulü’l-kavli, mukadder şart ve cevap cümlesidir.

فَ   mukadder şartın cevabının başına gelen rabıta veya fasiha harfidir. Takdiri;  إن جئتم لسبب غير البشارة فما خطبكم (Eğer müjdeden başka bir sebeple geldiyseniz mesele nedir?) şeklindedir.

مَا  istifham ismi mübteda olarak mahallen merfûdur.  خَطْبُكُمْ  haber olup lafzen merfûdur. Muttasıl zamir  كُمْ  muzâfun ileyh olarak mahallen mecrurdur. 


 اَيُّهَا الْمُرْسَلُونَ

 

 

Nida harfi mahzuftur.  اَيُّ  münada nekre-i maksude olup damme üzere mebnidir. Nasb mahallindedir.  هَا  tenbih harfidir.  الْمُرْسَلُونَ  münadadan bedel veya onun sıfatıdır.

Münadanın başında harf-i tarif varsa önüne müzekker isimlerde  اَيُّهَا , müennes isimlerde  اَيَّتُهَا  getirilir. Bunlardan sonra gelen müştak ise sıfat, camid ise bedel olur. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)

 

قَالَ فَمَا خَطْبُكُمْ 

 

Hz. İbrahim’in sözlerinin aktarıldığı ayet istînâfiyye olarak fasılla gelmiştir. Müspet mazi fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır.

Mukadder şartın cevabı olarak  فَ  karînesiyle gelen  فَمَا خَطْبُكُمْ  cümlesi,  istifham üslubunda talebî inşâî isnaddır. Takdiri  إن جئتم لسبب غير البشارة (Eğer müdeden başka bir sebeple geldiyseniz) olan şart cümlesinin hazfi îcâz-ı hazif sanatıdır. Mahzufla birlikte cümle, şart üslubunda talebî inşâî isnaddır.

Mukadder şart ve mezkur cevap cümlelerinden oluşan terkip,  قَالَ  fiilinin mekulü’l-kavlidir.

“Dedi: Ey elçiler, mesele nedir?” yani Hazret-i İbrahim, en mükemmel maksadın “müjdenin kendisine verilmesi” olsaydı, o zaman tek bir meleğin kâfi geleceğini biliyordu. Ama o, karşısında bir grup melek görünce, onların, bu müjdeyi vermenin dışında başka gayeleri olduğunu da anlamış, işte bundan dolayı da, “Ey gönderilenler, daha işiniz ne?” demiştir. (Beyzâvî)

مَا خَطْبُكُمْ  deyimi, Allah’ın o melekleri, neden ötürü göndermiş olduğu ile alakalı bir sorudur. خَطْب  , شان  , امر  kelimeleri aynı manaya gelirler ama  خَطْب  kelimesi durumun daha vahim olduğuna işaret eder. (Fahreddin er-Râzî)

Hz. İbrahim (as) endişelenince onlar ona, [Korkma, gerçekte biz sana, çok bilgin bir oğul müjdeliyoruz] demişlerdir. Şayet onların geliş maksatlarının tamamı, sadece o müjdeyi vermek olsaydı, onlar daha onun yanına girer girmez o müjdeyi verirlerdi. Durum böyle olmadığına göre, Hz. İbrahim (as) işte bundan dolayı onların, sırf bu müjdeyi vermek için gelmediklerini, aksine başka bir maksatlarının da bulunduğunu anlamış, bu maksatlarını sorarak, “Ey gönderilenler, daha işiniz ne?” demiştir. (Fahreddin er-Râzî)

İbrahim'in (as) mezkûr kelamından sonra bu kelamının başında da "İbrahim dedi ki" ifadesinin tekrar edilmesi, bu iki kelam arasında meleklerin de kelamları olduğuna, onların da bu arada bazı şeyler söylediklerine sarahatle delalet etmektedir. İbrahim'in (as) bu son kelamı, ayrıca onların kelamlarının önemine de bir işarettir. Zira iki kelam arasında "dedi ki" ifadesinin tekrar edilmesi, bu kelamın birinci ile bağlantılı olmadığını ve onun üzerine bina edilmediğini bildirmektedir. (Ebüssuûd) 


اَيُّهَا الْمُرْسَلُونَ

 

İtiraziyye olarak fasılla gelen cümle, nida üslubunda talebî inşâî isnaddır.

Cümlede îcâz-ı hazif vardır. Nida harfi mahzuftur. Bu hazif mütekellimin münadaya yakın olma isteğine işarettir.

‘’Ey’’ şeklindeki nida harfi, aslında uzaktaki kimselere hitap içindir. Melekler yakınında olduğu halde onların mertebesinin yüceliğine işaret maksadıyla Hz. İbrahim onlara uzak için vaz edilmiş nida harfini kullanmıştır.

İbrahim (as) daha önce onlara, elçiler unvanıyla hitap etmediği halde burada bu unvanla hitap etmesi, meleklerin burada zikredilmeyen kelamları, gelişlerinin sırf anılan müjde için olmadığını, asıl kendisi için gönderildikleri başka bir işleri daha bulunduğunu zımnen ifade etmektedir. (Fahreddin er-Râzî