قَالُٓوا اِنَّٓا اُرْسِلْـنَٓا اِلٰى قَوْمٍ مُجْرِم۪ينَۙ
قَالُٓوا اِنَّٓا اُرْسِلْـنَٓا اِلٰى قَوْمٍ مُجْرِم۪ينَۙ
Fiil cümlesidir. قَالُوا damme üzere mebni mazi fiildir. Zamir olan çoğul و ’ı fail olup mahallen merfûdur.
Mekulü’l-kavli, اِنَّٓا اُرْسِلْـنَٓا ‘dır. قَالُٓوا fiilinin mef’ûlun bihi olarak mahallen mansubdur.
اِنَّ tekid harfidir. İsim cümlesinin önüne gelir. İsmini nasb haberini ref eder.
نَا mütekellim zamiri اِنَّ ’nin ismi olarak mahallen mansubdur.
اُرْسِلْـنَٓا fiili, اِنَّ ’nin haberi olarak mahallen merfûdur.
اُرْسِلْـنَٓا sükun üzere mebni meçhul mazi fiildir. Mütekellim zamiri نَٓا naib-i fail olarak mahallen merfûdur.
اِلٰى قَوْمٍ car mecruru اُرْسِلْـنَٓا fiiline müteallıktır. مُجْرِم۪ينَ kelimesi قَوْمٍ ‘in sıfatı olup cer alameti ى harfidir. Çünkü cemi müzekker salimler harfle îrablanırlar.
مُجْرِم۪ينَ kelimesi; sülâsî mücerrede bir harf ilave edilerek mezid yapılan if’al babının ism-i failidir.
İsm-i fail; eylemi yapan ve gerçekleştiren demektir. Geçici olarak o sıfatı yüklenen isimdir. İsm-i fail; hem varlığa (zata) hem de onun sıfatına delalet eden kelimelerdir. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)
قَالُٓوا اِنَّٓا اُرْسِلْـنَٓا اِلٰى قَوْمٍ مُجْرِم۪ينَۙ
Beyanî istînaf olan cümle fasılla gelmiştir. Fasıl sebebi şibh-i kemâl-i ittisâldir. Elçilerin cevabı olan cümle, mazi fiil sıygasında, faide-i haber ibtidaî kelamdır.
قَالُٓوا fiilinin mekulü’l-kavli اِنَّ ile tekid edilmiş sübut ifade eden isim cümlesi, faide-i haber inkârî kelamdır.
Sübut ifade eden isim cümlelerinin asıl kuruluş sebebi; müsnedin, müsnedün ileyh için sabit olduğunu ifade etmektir. İsim cümlesinin haberi müfred ya da isim cümlesi olursa, asıl konulduğu mana olan sübutu veya bazı karînelerle istimrarı (devamlılığı) ifade eder. İstimrar ifadesi daha çok medh ve zem durumlarında olur. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur'an Işığında Belâgat Dersleri Meânî İlmi)
اِنَّ ’nin haberi olan اُرْسِلْـنَٓا cümlesi, faide-i haber ibtidaî kelamdır. Müsnedin mazi fiil sıygasında gelişi hükmü takviye, hudûs, temekkün ve istikrara işaret etmiştir.
قَوْمٍ ’deki tenvin tahkir ifade eder.
مُجْرِم۪ينَ kelimesi قَوْمٍ için sıfattır. Dolayısıyla cümlede ıtnâb sanatı vardır.
Sıfat, tabi olduğu kelimenin sahip olduğu bir özelliğe işaret etmek için kullanılan bir açıklama biçimidir. Sıfatın kullanılmasının, matbusunun daha iyi tanınması, övülmesi, yerilmesi, pekiştirilmesi, acındırılması, kapalılığının giderilmesi, tahsis edilmesi gibi maksatları vardır. Itnâb, bazen de sıfatlar vasıtasıyla yapılmaktadır. (Ar. Gör. Ömer Kara, Belâgat İlminde İki İfade Biçimi: Itnâb-Îcâz (I) Kur’ân Metninin Anlaşılmasındaki Rolü Üzerine Bir Deneme)
“Dediler ki: Gerçekten biz günahkâr “şirk koşan ve sapmış bulunan” bir kavme gönderildik” ifadesinde hazf edilmiş sözler vardır. Biz, kendilerini helak edelim diye günahkâr bir topluluğa gönderildik’’, takdirindedir. (Kurtubî)
Onların mücrim bir toplum olarak vasıflandırılmaları, onları zem ve tahkir etmek içindir. (Ebüssuûd)