Hicr Sûresi 60. Ayet

اِلَّا امْرَاَتَهُ قَدَّرْنَٓاۙ اِنَّهَا لَمِنَ الْغَابِر۪ينَ۟  ...

Lût’un ailesi başka (Onlar suçlu değillerdir). Lût’un karısı dışında onların hepsini kurtaracağız. Biz, onun geride kalanlardan olmasını takdir ettik.  (59 - 60. Ayetler Meali)
 
Sıra Kelime Anlamı Kökü
1 إِلَّا ancak hariç
2 امْرَأَتَهُ karısı م ر ا
3 قَدَّرْنَا olmasını uygun gördük ق د ر
4 إِنَّهَا onun
5 لَمِنَ
6 الْغَابِرِينَ geri kalanlardan غ ب ر
 
Bu âyetlerde de Cenâb-ı Hakk’ın azabının şiddetli oluşuna ve dilediğinde hak edenleri nasıl cezalandırdığına bir delil ve ibret örneği olmak üzere Lût kavminin helâk edilişine değinilmekte, müteakip âyetlerde ise olayın ayrıntısı anlatılmaktadır.
 “Görev” diye çevirdiğimiz hatb kelimesi, tefsirlerde “tehlikeli durum, önemli iş” gibi mânalarla açıklanmıştır. Buna göre Hz. İbrâhim, bir peygamber olarak kendi sezgisiyle meleklerin sadece müjde için değil, tehlikeli bir görevi yerine getirmek üzere de geldiklerini hallerinden anladığından böyle bir soru sormuş olmalıdır. Nitekim 52. âyetten de bu anlaşılmaktadır. Buna göre melekler önce iyi haberi, sonra da kötü haberi vermişlerdir. İyi haber Hz. İshak’la ilgili olanı, kötü haber de Lût kavminin helâk edileceği haberiydi.
 “Suçlu kavim”den maksat, Hz. Lût’un peygamber olarak gönderildiği Sodom halkıdır (İbn Atıyye, III, 366), en büyük suçları ise –aşağıda açıklanacağı üzere– eşcinsellik idi.

Kaynak :Kur’an Yolu Tefsiri Cilt: 3 Sayfa: 357-358
 
غبر Ğabera : غابِرٌ beraberinde olanın geçip gitmesinin ardından yerinde duran/bekleyen veya kalandır. Yine Kuran-ı Kerim’de geçen غَبَرَةٌ kelimesi ise birşeye yapışan toz ve tozun renginde olan şey demektir. (Müfredat) Kuran’ı Kerim’de iki farklı isim formunda toplam 8 ayette geçmiştir. (Mucemul Müfehres) Türkçede kullanılan şekilleri gubar, iğbirar ve muğberdir. (Kuranı Anlayarak Okuma Rehberi)
 

اِلَّا امْرَاَتَهُ قَدَّرْنَٓاۙ

 

اِلَّا  istisna harfidir.  امْرَاَتَهُ  müstesna olup fetha ile mansubtur. اِلَّا  istisna-i munkatı’ veya muttasıl olarak fetha ile mansubdur.  Muttasıl zamir  هُ  muzâfun ileyh olarak mahallen  mecrurdur.

İstisna; bir nesneyi, kişiyi veya hükmü istisna edatlarından biriyle cümledeki hükmün dışında tutmaktır.

İstisnanın 3 unsuru vardır:1. İstisna edatı: Cümlede kullanılan edatlardır.

2. Müstesna: İstisna edatından sonra gelen kelimedir. İstisna edilen, hariç tutulan kelimedir.3. Müstesna minh: İstisna edatından önce gelen kelimedir. Kendisinden bir şeyin hariç tutulduğu, genellikle çoğul olan bir kelimedir.

İstisnanın kısımları üçe ayrılır:1. Muttasıl istisna 2. Munkatı’ istisna 3. Müferrağ istisna (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)

قَدَّرْنَٓا  sükun üzere mebni mazi fiildir. Mütekellim zamiri  نَٓا  fail olarak mahallen merfûdur.   


اِنَّهَا لَمِنَ الْغَابِر۪ينَ۟

 

İsim cümlesidir.  اِنَّ  tekid harfidir. İsim cümlesinin önüne gelir, ismini nasb haberini ref eder.

هَا  muttasıl zamiri  اِنَّ ’nin ismi olarak mahallen mansubdur.

لَ harfi  اِنَّ ’nin haberinin başına gelen lam-ı muzahlakadır. 

مِنَ الْغَابِر۪ينَ  car mecruru  اِنَّ ’nin mahzuf haberine müteallıktır.

الْغَابِر۪ينَ ‘nin cer alameti  ى  harfidir. Çünkü cemi müzekker salimler harfle îrablanırlar.

الْغَابِر۪ينَ  kelimesi sülâsî mücerred olan  غبر  fiilinin ism-i failidir.

İsm-i fail; eylemi yapan ve gerçekleştiren demektir. Geçici olarak o sıfatı yüklenen isimdir. İsm-i fail; hem varlığa (zata) hem de onun sıfatına delalet eden kelimelerdir. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)

 

اِلَّا امْرَاَتَهُ قَدَّرْنَٓاۙ اِنَّهَا لَمِنَ الْغَابِر۪ينَ۟

 

Ayette Lût ailesinden istisna edilen kişi bildirilmektedir.  امْرَاَتَهُ  müstesnadır.

Müspet mazi fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelam olan …قَدَّرْنَٓاۙ  cümlesi istînâfiyye olarak fasılla gelmiştir. Mazi fiil hudûs, sebat, temekkün ve istikrar ifade etmiştir. (Vakafat, S.107)

قَدَّرْنَٓاۙ  fiilinin mef’ûlü konumundaki  اِنَّهَا لَمِنَ الْغَابِر۪ينَ۟  cümlesi,  اِنَّ ‘nin dahil olduğu sübut ve istikrar ifade eden isim cümlesidir.  اِنَّ  ve lam-ı muzahlaka ile tekid edilen cümle faide-i haber inkârî kelamdır. Cümlede îcâz-ı hazif sanatı vardır.  لَمِنَ الْغَابِر۪ينَ۟ , mahzuf habere müteallıktır.

قَدَّرْنَٓاۙ  fiilinin meleklere isnadı, mecaz-ı aklîdir.

Burada takdir fiili, siyakta adı geçen meleklere isnad edilmiş. Aslında takdir eden Allah’tır. Melekler Allah’a çok yakın oldukları ve bunun yanında başka özelliklere de sahip oldukları için bu isnad yapılmıştır. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur'an Işığında Belâgat Dersleri Meânî İlmi)

Hz. Lût’un eşi için ayette  زوج  yerine  امرئة  denmesinin sebebi, eşler arasında inanç konusundaki farklılıktır. Ayette bu kelimenin tercih edilmesi, mana lafız uyumu babında mürâât-ı nazîr sanatının güzel bir örneğidir.

Ayette Hazret-i  Lût’un karısından  زوج  değil de  امرئة  olarak bahsedilmesi inanç konusundaki farklılıktır. İlgili ayetler incelendiğinde Kur’an’da zevc kelimesinin şu durumlarda kullanıldığı görülür:

  • Sadakat
  • Allah’ın dinine inanmada birlik
  • Üreme imkânı bulunmak
  • Nikâhlı olmak

امرئة  kelimesi zevc için sayılan unsurların zıddı bir durum meydana geldiği takdirde veya tamamen ortadan kalktığı hallerde kullanılmaktadır:

  • İhanet (Aldatma)
  • Allah’ın dinine fiilî olarak aleyhtarlık
  • Üreme imkânının bulunmaması (kısırlık, iktidarsızlık, yaşlılıktan ötürü kadının doğurganlık çağının geçmesi veya erkeğin kuvvetten düşmesi)
  • Vefat veya diğer gerekçelerle nikâhın son bulması ile dulluk. (Nüsha Dergisi / İsmail Sökmen / Kur’an’da geçen zevc ve imrae kelimeleri üzerine)