وَاتَّقُوا اللّٰهَ وَلَا تُخْزُونِ
وَاتَّقُوا اللّٰهَ وَلَا تُخْزُونِ
وَ atıf harfidir. اتَّقُوا fiili نَ ’un hazfıyla mebni emir fiildir. Zamir olan çoğul و ’ı fail olarak mahallen merfûdur.
اللّٰهَ lafza-i celâli, mef’ûlun bih olup fetha ile mansubdur.
وَ atıf harfidir. Matuf ve matufun aleyhin hükümde ortak olduğunu belirtir. İkisi arasında tertip olduğunu göstermez. Vav ile yapılan atıfta matuf ve matufun aleyh yer değiştirebilir. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)
تُخْزُونِ fiili ن ’un hazfıyla meczum muzari fiildir. Zamir olan çoğul و ’ı fail olarak mahallen merfûdur. Sonundaki نِ vikayedir. Hazf edilen ي ise mef‘ûlun bihtir.
Burada bir ي harfinin mahzuf olduğuna işaret etmek için fiilin sonunda bulunan نِ harfinin harekesi esre gelmiştir.
اتَّقُوا fiili, sülâsî mücerrede iki harf ilave edilerek mezid yapılan fiillerdendir.
İftiâl babındadır. Sülâsîsi وقي ’dir.
İftiâl babı fiile mutavaat (dönüşlülük), ittihaz (edinmek, bir şeyi kendisi için yapmak), müşâreket (ortaklık), izhar (göstermek), ihtiyar (seçmek), talep ve çaba göstermek anlamları katar. İfteale kalıbı hem soyut hem somut anlamlı fiiller için kullanılır.
وَاتَّقُوا اللّٰهَ وَلَا تُخْزُونِ
لَا تَفْضَحُونِۙ cümlesine matuf olan وَاتَّقُوا اللّٰهَۜ cümlesi, emir üslubunda talebî inşaî isnaddır. Bu ayet Hz. Lût’un önceki cümlesini tekid eden, uyarı korkutma mahiyetinde bir emir cümlesi olarak mecaz-ı mürsel mürekkebtir.
Yine لَا تَفْضَحُونِۙ ‘ye veya makabline matuf olan وَلَا تُخْزُونِ cümlesi, nehiy üslubunda talebî inşâî isnaddır.
تُخْزُونِ fiilinin sonundaki esre, mahzuf mütekellim zamirinden ivazdır. Bu zamirin hazfındaki gaye, fasılaya riayet olabileceği gibi Hz. Lût’un telaşının metne yansıması da olabilir.
Fâhiş şeyler işlemede [Allah’tan korkun], onların yanında [beni hor düşürmeyin]. تُخْزُونِ fiili خزي ’den gelir ki, horluktur ya da الخزاية ’den gelir ki o da utanmaktır, beni utandırmayın demek olur.(Beyzâvî)