Hicr Sûresi 70. Ayet

قَالُٓوا اَوَلَمْ نَنْهَكَ عَنِ الْعَالَم۪ينَ  ...

Onlar, “Biz seni insanlarla ilgilenmekten men etmemiş miydik” dediler.
 
Sıra Kelime Anlamı Kökü
1 قَالُوا dediler ق و ل
2 أَوَلَمْ
3 نَنْهَكَ seni menetmemiş miydik? ن ه ي
4 عَنِ -den
5 الْعَالَمِينَ alemler- ع ل م
 
Kentin ahlâksız halkı, Lût’un konukları olduğunu duyunca –muhtemelen onlara sarkıntılık etmek üzere– geldiklerinde Hz. Lût onların niyetlerini sezdiği için kendilerini uyardı; fakat “Seni el âlemi korumaktan menetmedik mi?” diyerek azgınlıklarında ısrar ettiler. Bu ifadeden anlaşıldığına göre Hz. Lût onları daha önce de bu ahlâksızlıklarından uzaklaştırmaya çalışmış; fakat olumsuz, hatta küstahça cevaplar almıştı. Buna rağmen son bir defa daha “İşte kadınlar, benim kızlarım, (nikâh) yaparsanız” diyerek onları arzularını meşrû ve ahlâkî yollardan karşılamaya çağırdı. Bu sözüyle Lût, bir peygamber olarak kendisini ümmetinin babası yerinde görüyor, dolayısıyla ümmetinin kızlarını da kendi kızları kabul ediyor (Zemahşerî, II, 317), bu azgın topluluğa, yapmak istediklerini bu kızlarla evlenerek yapmaları gerektiğini, doğru ve meşrû tutumun bu olduğunu bildiriyordu. Âyetlerin üslûbundan anlaşıldığına göre aslında bu kavim felâketi çoktan hak etmişti. Fakat yüce Allah’ın, yukarıda işaret buyurulan geniş rahmeti ve bir peygamber olarak Hz. Lût’un ümmetine duyduğu şefkat sebebiyle yine de onlar, ahlâksızlıktan vazgeçip hallerini düzeltmeye çağırılmıştır. Ne var ki, 72. âyetten anlaşıldığına göre sapık duyguları akıllarını başlarından almış, ihtirasları gözlerini kör etmiş, mâkul ve ölçülü düşünüp hareket etme kabiliyetlerini büsbütün kaybetmişlerdi. Âyetteki yemin ifadesi, onların bu hallerinin artık ıslah edilemez olduğuna işaret etmektedir. Cenâb-ı Hak, Lût kavmi hakkındaki bu açıklamalarıyla sadece geçmişteki bir toplum hakkında bilgi vermeyi değil, daha önemlisi, insanoğlunun Allah’tan ve peygamberden gelen her türlü uyarıya kulak tıkayarak beşerî tabiatına, arzu ve ihtiraslarına esir olması halinde sağlıklı düşünme yeteneklerinin nasıl işlemez hale geleceğini, en doğru ve yararlı öğütleri bile duyup anlayamayacak kadar insanlığını kaybedeceğini anlatmaktadır.
 

قَالُٓوا اَوَلَمْ نَنْهَكَ عَنِ الْعَالَم۪ينَ

 

Fiil cümlesidir.  قَالُوا  damme üzere mebni mazi fiildir. Zamir olan çoğul  و ’ı fail olup mahallen merfûdur.

Mekulü’l-kavli,  اَوَلَمْ نَنْهَكَ عَنِ الْعَالَم۪ينَ ‘dır.  قَالُٓوا  fiilinin mef’ûlun bihi olarak mahallen mansubdur.

Hemze istifham harfi, وَ  atıf harfidir.  لَمْ  muzariyi cezm ederek manasını olumsuz maziye çeviren harftir.

نَنْهَكَ  illet harfinin hazfıyla meczum muzari fiildir. Faili müstetir olup takdiri  نحن ‘dur.

Muttasıl zamir  كَ  mef’ûlun bih olarak mahallen mansubdur.

عَنِ الْعَالَم۪ينَ  car mecruru  نَنْهَكَ  fiiline müteallıktır. Muzâf hazf edilmiştir. Takdiri, عن ضيافة العالمين (İnsanları konuk olarak ağırlamaktan) şeklindedir. 

الْعَالَم۪ينَ  kelimesi sülâsî mücerred olan  علم  fiilinin ism-i failidir. 

İsm-i fail; eylemi yapan ve gerçekleştiren demektir. Geçici olarak o sıfatı yüklenen isimdir. İsm-i fail; hem varlığa (zata) hem de onun sıfatına delalet eden kelimelerdir. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)

 

قَالُٓوا اَوَلَمْ نَنْهَكَ عَنِ الْعَالَم۪ينَ

 

İstînâfiyye olarak fasılla gelmiştir. Müspet mazi fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır.

قَالُٓوا  fiilinin mekulü’l-kavli  اَوَلَمْ نَنْهَكَ عَنِ الْعَالَم۪ينَ , menfi muzari fiil sıygasında gelmiş cümle, istifham üslubunda talebî inşâî isnaddır. 

İstifham üslubunda gelmiş olmasına rağmen ikaz, tehdit amacı taşıyan cümle, mecaz-ı mürsel mürekkebtir. Ayrıca soruda tecâhül-i ârif sanatı vardır.

عَنِ الْعَالَم۪ينَ ‘nin, takdiri  ضيافة  [Misafir ağırlamak] olan muzâfının hazfi îcâz-ı hazif sanatıdır.

Seni başkalarının işine karışmaktan men etmedik mi?, dediler” Kimseyi koruma, aramıza girme. Çünkü onlar herkese tecavüz ederlerdi, Lût da elinden geldiği kadar onlara mani olurdu. (Beyzâvî)