Hicr Sûresi 80. Ayet

وَلَقَدْ كَذَّبَ اَصْحَابُ الْحِجْرِ الْمُرْسَل۪ينَۙ  ...

Andolsun, Hicr halkı da peygamberleri yalanlamıştı.
 
Sıra Kelime Anlamı Kökü
1 وَلَقَدْ ve andolsun
2 كَذَّبَ yalanladılar ك ذ ب
3 أَصْحَابُ halkı ص ح ب
4 الْحِجْرِ Hicr ح ج ر
5 الْمُرْسَلِينَ peygamberleri ر س ل
 
Geçmişte inkâr ve isyanları sebebiyle bazı toplumların uğradıkları felâketler hakkında bilgi verilerek bunlardan ders almak gerektiğini anlatan âyetlerin bu bölümünde de Hicr halkından yani Semûd kavminden bahsedilmektedir. Bu sûrenin girişinde de belirtildiği gibi Hicr, Arap yarımadasının kuzeybatısında, Medine-Tebük yolu üzerinde Teyma‘ın yaklaşık 110 km. güneybatısında, içinden Hicaz demiryolunun geçtiği sarp kayalıklarla çevrili vadinin ve bu vadideki eski şehrin adıdır. Bugünkü Alâ adlı yerleşim merkezinin 15 km. kuzeyine düşmektedir. Kur’ân-ı Kerîm’de olduğu gibi eski tarih ve coğrafya kitaplarında da Hicr diye anılmaktadır. Ayrıca Sâlih peygamberle ilgisi dolayısıyla buraya Medâinü-sâlih de denilmiştir.
 Konumuz olan âyette Hicr şehrinde yaşayan kavmin ve bunlara gönderilen peygamberin ismi verilmemektedir. Ancak müfessirler, Semûd kavminin kayaları oyarak evler yaptıklarını bildiren âyetleri (A‘râf 7/74; Şuarâ 26/141-149) dikkate alarak Hicr’de yaşayan topluluğun Semûd kavmi, peygamberlerinin de Sâlih aleyhisselâm olduğunu belirtmişlerdir. Aslında bu kavme sadece Hz. Sâlih peygamber gönderilmiş, onu da yalancılıkla suçlamışlardır. Bir peygamberi reddedenler, aynı temel gerçekleri temsil eden öteki peygamberleri de reddetmiş sayılacağından âyette bu kavmin “peygamberler”i yalancılıkla suçladığı bildirilmiştir (Zemahşerî, II, 318; Kurtubî, X, 51).
 Buradaki “âyetler” genellikle Hz. Sâlih’in gerçek peygamber olduğunu kanıtlayan mûcizeler olarak açıklanmıştır (Taberî, XIV, 50; Kurtubî, X, 57-58). “Rablerini inkâr etmiş” (Hûd 11/68), tevhid inancından sapmış olan Semûd kavmi, kendilerini hidayete kavuşturması için gönderilen Hz. Sâlih’i yalancılıkla suçlayarak, doğru olduğunu kanıtlaması için mûcize göstermesini istemişler (Şuarâ 26/154); Sâlih de bir deveyi göstererek istedikleri mûcizenin bu devede olduğunu ifade etmiş; çok özel bir yaratık olan bu deveye zarar vermemeleri hususunda kavmini uyarmış; ayrıca Allah’ın kendilerine lutfettiği bazı nimetleri sıralayarak bunları hatırda tutmalarını ve ülkede karışıklık çıkarmamalarını, zihinleri bulandırmamalarını istemiştir. Fakat onlar bildiklerinden şaşmadıkları gibi söz konusu deveyi de boğazlamak suretiyle isyankârlıklarını apaçık ortaya koymuşlar; “Ey Sâlih! Eğer sen gerçekten peygamberlerden isen, bizi tehdit ettiğin azabı bize getir!” (A‘râf 7/77) diyecek kadar ileri gitmişlerdi.

Kaynak :Kur’an Yolu Tefsiri Cilt: 3 Sayfa: 363-364
 

وَلَقَدْ كَذَّبَ اَصْحَابُ الْحِجْرِ الْمُرْسَل۪ينَۙ

 

وَ  atıf harfidir.  لَ  harfi, mahzuf kasemin cevabının başına gelen muvattiedir.

قَدْ  tahkik harfidir.

كَذَّبَ  fetha üzere mebni mazi fiildir.  اَصْحَابُ  fail olup lafzen merfûdur. الْحِجْرِ  muzâfun ileyh olup kesra ile mecrurdur.

الْمُرْسَل۪ينَ  mef’ûlun bih olup nasb alameti  ي ’dır. Cemi müzekker salim kelimeler  ي  ile nasb olurlar.

الْمُرْسَل۪ينَ  sülâsî mücerrede bir harf ilave edilerek mezid yapılan if’al babının ism-i mef’ûludur.

كَذَّبَ  fiili sülâsî mücerrede bir harf ilave edilerek mezid yapılan fiillerdendir. Tef’il babındandır. Sülâsîsi  كذب ’dir.

Bu bab fiile çokluk (fiilin, failin veya mef‘ûlun çokluğu), bir tarafa yönelme, mef'ûlü herhangi bir vasfa nispet etmek, gidermek, bir terkibi kısaltmak, eylemin belli bir zaman diliminde meydana gelmesi, özneyi fiilin türediği şeye benzetmek, sayruret, isimden fiil türetmek, hazır olmak, bir şeyin aralıklarla tekrarlanması manalarını katar. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)

 

وَلَقَدْ كَذَّبَ اَصْحَابُ الْحِجْرِ الْمُرْسَل۪ينَۙ

 

وَ  atıf harfidir.  لَ  mahzuf kasemin cevabının başına gelen harftir. 

Kasem fiilinin hazfi îcâz-ı hazif sanatıdır. Mahzufla birlikte cümle kasem üslubunda gayr-ı talebî inşâî isnaddır.

قَدْ  ve  لَ  ile tekid edilmiş cevap cümlesi … وَلَقَدْ كَذَّبَ اَصْحَابُ الْحِجْرِ , müspet mazi fiil sıygasında faide-i haber inkârî kelamdır. Cümle mazi fiil sıygasında gelerek hudûs, temekkün ve istikrar ifade etmiştir.

Müsnedün ileyh olan  اَصْحَابُ الْحِجْرِ , az sözle çok anlam ifadesi için izafet formunda gelmiştir.

كَذَّبَ - الْمُرْسَل۪ينَۙ  kelimeleri arasında tıbâk-ı hafî sanatı vardır.

الْحِجْرِ  kelimesi hem muzâfun ileyh hem de mevsuftur.  الْمُرْسَل۪ينَۙ  kelimesi  الْحِجْرِ  için sıfat olarak gelmiştir.

الْمُرْسَل۪ينَ 'deki marifelik, cins içindir. (Âşûr)

Ayettte  الْمُرْسَل۪ينَ  şeklinde çoğul ifade edilmesi, bir peygamberi yalanlamak sanki hepsini yalanlamış olduğunu bildirmek içindir. Bundan muradın, Hz. Salih ve yanında bulunan müminler olması da caizdir. (Beyzâvî) 

Ayette zikredilen “Hicr halkı” ndan maksat, Hazret-i Salihin kavmi olan Semud kavmidir. Bunlar, Salih Peygamberi yalanladıkları için daha önce geçmiş bütün Peygamberleri de yalanlamış gibi oldular. Bu sebeple ayette “Peygamberleri yalanladılar.” buyurulmuştur. (Taberî)