Hicr Sûresi 92. Ayet

فَوَرَبِّكَ لَنَسْـَٔلَنَّهُمْ اَجْمَع۪ينَۙ  ...

Rabbine andolsun, onların hepsine yapmakta olduklarını mutlaka soracağız.  (92 - 93. Ayetler Meali)
 
Sıra Kelime Anlamı Kökü
1 فَوَرَبِّكَ Rabbin hakkı için ر ب ب
2 لَنَسْأَلَنَّهُمْ biz mutlaka soracağız س ا ل
3 أَجْمَعِينَ hepsine ج م ع
 

Eski kitaplara yapıldığı gibi Kur’ân-ı Kerîm’i parçalara ayıranlar da yaptıklarından dolayı muhakkak surette Allah katında sorguya çekilip cezalandırılacaktır. Bu tavır birçok eski kavmi yıkıma götürmüştür, Mekkeli putperestler de vahyi bu şekilde bölüp parçalamanın cezasını görmüşlerdir. Çünkü Kur’an bütünüyle Allah’tandır, bir tek âyeti bile O’ndan başkasına nisbet edilemeyeceği gibi yine bir tek âyeti dahi değersiz ve anlamsız görülemez. Allah’ın kitabı bir bütündür, hükümleri geneldir. Hakk’ın yoluna koyulup o yolda ilerleyenler için Hakk’ın hükümlerinin hepsi de mutlaka bir yönden yararlıdır, gereklidir; onların–bir bölümünün dahi olsa– faydasız olduğu, reddedilebileceği asla düşünülemez. İnsanlar, içinde yaşadıkları zamana, şartlara, ihtiyaçlara, bilgi ve kültür düzeylerine göre vahiy billûruna farklı açılardan bakabilir, orada farklı renkler görebilirler; onu az çok farklı yorumlayıp algılayarak ondan değişik biçimde yararlanabilirler; fakat “Şurasını kabul ediyorum, burasını etmiyorum” diyemezler. Aksine davrananlar, Allah’ın huzurunda yaptıklarının hesabını vereceklerdir.

Kaynak : Kur’an Yolu Tefsiri Cilt: 3 Sayfa: 372

 

فَوَرَبِّكَ لَنَسْـَٔلَنَّهُمْ اَجْمَع۪ينَۙ

 

فَ  istînâfiyyedir. وَ  kasem harfidir.  رَبِّكَ mahzuf mukadder fiile müteallıktır. Takdiri;  أقسم (Yemin ederim.) şeklindedir. Muttasıl zamir  كَ  muzâfun ileyh olarak mahallen mecrurdur.

لَ  mukadder kasemin cevabına gelen muvattie harfidir.  نَسْـَٔلَنَّ  fiilinin sonundaki  نَّ, tekid ifade eden nûn-u sakîledir. Fetha üzere mebni muzari fiildir. Faili müstetir olup takdiri  نحن ’dur. Muttasıl zamir  هُمْ  mef’ûlun bih olarak mahallen mansubdur. 

Tekid nun’ları bitiştikleri fiile istikbal manası kazandıran bir edatın veya durumun bulunması halinde muzari fiilin sonuna gelirler. (Soru, arz, tekid lamı, ummak, teşvik, nehiy, temenni ve yemin gibi.)

Tekid nûnu çoğu zaman sarih kasem, gizli kasem ve nehiyden sonra gelir. Hal ve istikbal ifade eden muzari fiilin manasını sadece istikbal anlamına hamleder ve bu  ن, َّfiilin üç defa tekidini sağlar. (Kur'an’da Tekid Üslupları ve Çeşitleri Mehmet Altın Şırnak Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 2017/3)

اَجْمَع۪ينَ  kelimesi gaib zamiri  için manevi tekid olup mansubdur. Nasb alameti  ي ’dir. Cemi müzekker salim kelimeler harf ile îrablanır.

Tekid, tabi olduğu kelimenin veya cümlenin manasını kuvvetlendiren, pekiştiren, manasındaki kapalılığı gideren ve aynı îrabı alan sözdür. Tekide “tevkid” de denilir. Tekid eden kelimeye veya cümleye tekid (müekkid- ٌمُؤَكِّد), tekid edilen kelime veya cümleye de müekked (ٌمُؤَكَّد) denir. Tekid, çoğunlukla muhatabın zihninde iyice yerleşmesi veya onun tereddüdünü gidermek için yapılan vurguya denir. Tekid, lafzî ve manevi olmak üzere ikiye ayrılır. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)

 

فَوَرَبِّكَ لَنَسْـَٔلَنَّهُمْ اَجْمَع۪ينَۙ

 

فَ  istînâfiyye, وَ  kasem harfidir. Car mecrur  رَبِّكَ, mahzuf kasem fiiline müteallıktır. Takdiri,  أقسم  [Yemin ederim] olan kasem fiilinin hazfi, îcâz-ı hazif sanatıdır.

لَ  ve  نَّ ’la tekid edilen  لَنَسْـَٔلَنَّهُمْ اَجْمَع۪ينَ  cümlesi mahzuf kasemin cevabıdır. Faide-i haber inkâri kelamdır. 

Mahzuf kasem ve cevabından oluşan terkip, kasem üslubunda gayrı talebî inşâî isnaddır. Aynı zamanda nidanın cevabıdır. Kasem fiilinin hazfi îcâz-ı hazif sanatıdır.

رَبِّكَ  izafetinde, Rabb ismine muzâfun ileyh olan muhatap zamiri dolayısıyla Hz. Peygamber şan ve şeref kazanmıştır.

Ayette mütekellim Allah Teâlâ olduğu halde Rabb isminin zikredilmesi tecrîd sanatıdır.

Kasem cümlesinin mahzuf olduğu durumda vurgu kasemin cevabına yapıldığından kasem cümlesi telaffuzda terk edilir. Kasem cümlesini oluşturan kasem fiili, kasem edatı ve kasem edilen isim üçü birlikte hazf edilir. Fakat kasemin varlığı kasem cevabından anlaşılmaktadır. Bu form, Kur'an'da sıkça kullanılmıştır. (Nihat Tarı, Arap Dilinde Kasem Formları ve Kur'an-ı Kerim’e Özgü “La Uksimu” Formu ile İlgili Tartışmalar)

‘’Onlara sorulacak’’tan kasıt bütün hayatları boyunca yapmış oldukları amellerin değerlendirilip ceza veya ödül anlamında karşılığının takdir edileceğidir. İdmâc vardır.

Allah Teâlâ kendisine yemin ederek onlardan hesap soracağını,  لَنَسْـَٔلَنَّهُمْ   fiilinin sonundaki tekid nunu, manevi tekid  اَجْمَع۪ينَۙ  lafzı ve lam harfi olmak üzere üç tekidle kesin olarak belirtmiştir.

Ayette Rabb isminden, azamet zamirine iltifat vardır.

Cenab-ı Hakk'ın, “İşte Rabbine andolsun ki onlara, topuna... elbette soracağız.” ifadesinin, Kur'an'ı paramparça eden o  الْمُقْتَسِم۪ينَۙ  ile ilgili olması muhtemeldir. Çünkü zamirin en yakına raci olması daha uygundur. Buna göre kelamın takdiri, “Allah Teâlâ, onların Kur'an'ı kısımlara ayırmalarından ve diğer günahlarından dolayı, o   الْمُقْتَسِم۪ينَۙ ‘e hesap soracağına dair zatına, kendisine yemin etmiştir.” şeklinde olur. Bu ifadenin, bütün mükelleflerle ilgili olması da muhtemeldir, hem müminleri hem de kâfirleri içine almaktadır. Binaenaleyh, Cenab-ı Hakk'ın, “İşte Rabbine andolsun ki onlara, topuna... elbette soracağız.” buyruğunun, herkesle alakalı bir söz olması gerekir. (Fahreddin er-Râzî)