اِنَّ اِبْرٰه۪يمَ كَانَ اُمَّةً قَانِتاً لِلّٰهِ حَن۪يفاًۜ وَلَمْ يَكُ مِنَ الْمُشْرِك۪ينَۙ
اِنَّ اِبْرٰه۪يمَ كَانَ اُمَّةً قَانِتاً لِلّٰهِ حَن۪يفاًۜ
İsim cümlesidir. اِنَّ tekid harfidir. İsim cümlesinin önüne gelir, ismini nasb haberini ref eder.
اِبْرٰه۪يمَ kelimesi اِنَّ ’in ismi olup lafzen mansubdur. اِبْرٰه۪يمَ kelimesi gayri munsarif tır. Çünkü kendisinde hem alemlik (özel isim olma vasfı) ve hem de ucmelik vasfı (yani Arapça olmama vasfı) bulunmaktadır.
Gayri munsarif isimler: Kesra (esre) ve tenvini alamayan isimlerdir. Gayri munsarif isimler esre yerine fetha alırlar. Yani bu isimler ref halinde damme, nasb halinde fetha, cer halinde yine fetha alırlar.
Gayri munsarife “memnu’un mine’s-sarf (اَلْمَمْنُوعُ مِنَ الصَّرفِ)” da denir.
Arapçada kullanılmakla birlikte arapça kökenli olmayan alem (özel) isimler (yer, ülke, kişi adları vb. gibi isimler) de gayri munsarif kısma girer. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)
كَانَ اُمَّةً cümlesi اِنَّ ’in haberi olarak mahallen merfûdur.
كان nakıs mebni mazi fiildir. İsim cümlesinin önüne geldiğinde ismini ref haberini nasb eder.
كَانَ ’nin ismi müstetir olup takdiri هُو ’dir. اُمَّةً kelimesi كَانَ ’nin haberi olup lafzen mansubdur. قَانِتاً kelimesi كَانَ ’nin ikinci haberi olup lafzen mansubdur.
لِلّٰهِ car mecruru قَانِتاً ’e müteallıktır. حَن۪يفاً kelimesi كَانَ ’nin üçüncü haberi olup lafzen mansubdur.
قَانِتاً kelimesi; sülâsî mücerred olan قنت fiilin ism-i failidir.
İsm-i fail; eylemi yapan ve gerçekleştiren demektir. Geçici olarak o sıfatı yüklenen isimdir. İsm-i fail; hem varlığa (zata) hem de onun sıfatına delalet eden kelimelerdir. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)
وَلَمْ يَكُ مِنَ الْمُشْرِك۪ينَۙ
وَ atıf harfidir. Matuf ve matufun aleyhin hükümde ortak olduğunu belirtir. İkisi arasında tertip olduğunu göstermez. Vav ile yapılan atıfta matuf ve matufun aleyh yer değiştirebilir. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)
لَمۡ muzariyi cezm ederek manasını olumsuz maziye çeviren harftir. يَكُ nakıs, meczum muzari fiildir. İsim cümlesinin önüne geldiğinde, ismini ref haberini nasb eder. يَكُ ’nun ismi müstetir olup takdiri هو ’dir.
Beyzâvî bu ayetteki لَمْ يَكُ kelimesi için şu açıklamayı yapar: يَكُ kelimesinin aslı يَكُونُ ‘dür. Cezm edatı لَمْ ’den dolayı “nûn”un harekesi hazf edilmiş, sonra da iki sakin bir araya geldiği için و hazf edilmiştir. İllet harfi وَ ’a benzediğinden tahfif için نْ ’da hazf edilmiştir. Böylece geriye يَكُ lafzı kalmıştır. (Beyzâvî, c. 3, s. 115-116)
مِنَ الْمُشْرِك۪ينَ car mecruru يَكُ ’nun mahzuf haberine müteallıktır. الْمُشْرِك۪ينَ ’nin cer alameti ى ’dir. Cemi müzekker salim kelimeler harf ile îrablanır.
الْمُشْرِك۪ينَ sülâsî mücerrede bir harf ilave edilerek mezid yapılan if’al babının ism-i failidir.
İsm-i fail; eylemi yapan ve gerçekleştiren demektir. Geçici olarak o sıfatı yüklenen isimdir. İsm-i fail; hem varlığa (zata) hem de onun sıfatına delalet eden kelimelerdir. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)
اِنَّ اِبْرٰه۪يمَ كَانَ اُمَّةً قَانِتاً لِلّٰهِ حَن۪يفاًۜ وَلَمْ يَكُ مِنَ الْمُشْرِك۪ينَۙ
Ayet, istînâfiyye olarak fasılla gelmiştir. اِنَّ ile tekid edilmiş isim cümlesi, faide-i haber inkârî kelamdır.
اِنَّ ’nin haberi, nakıs fiil كَان ’nin dahil olduğu isim cümlesi formunda gelerek sübut ve istimrar ifade etmiştir. Faide-i haber ibtidaî kelamdır.
اُمَّةً , قَانِتاً , حَن۪يفاً kelimeleri كَان ’nin haberidir. Bu üç haber arasında وَ olmaması, bütün bu vasıfların birarada Hz. İbrahim’de mevcut olduğuna işarettir.
Ayette mütekellim Allah Teâlâ olduğu halde اللّٰهِ isminin zikredilmesi tecrîd sanatıdır.
قَانِتاً , ism-i faildir. لِلّٰهِ lafzının müteallakıdır.
كَانَ اُمَّةً [O bir önderdir] cümlesinde teşbih-i beliğ vardır. O, bütün mahlukata dağılmış olan olgunluk sıfatlarını kendisinde topladığı için tek başına bir ümmet ve büyük bir cemaat gibiydi. (Safvetü't Tefasir)
قَانِتاً ve حَن۪يفاًۜ kelimeleri arasında mürâât-ı nazîr sanatı vardır.
وَلَمْ يَكُ مِنَ الْمُشْرِك۪ينَۙ , menfi muzari fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır.
كَانَ اُمَّةً قَانِتاً لِلّٰهِ حَن۪يفاً cümlesine matuf olan وَلَمْ يَكُ مِنَ الْمُشْرِك۪ينَۙ cümlesinin atıf sebebi tezattır. Bu iki cümle arasında mukabele sanatı vardır.
كَانَ - لَمْ يَكُ kelimeleri arasında tıbâk-ı selb, iştikak cinası ve reddü’l-acüz ale’s-sadr sanatları vardır.
İsim cümlesinden fiil cümlesine, mazi fiil sıygasından muzari sıygaya geçilmesi, iltifat sanatıdır.
يَكُ meczum muzaridir. İllet harfi لم sebebiyle cezm olup و harfi mahzuftur, ن ise tahfif için hazf edilmiştir.
اُمَّةً ibaresinin yorumuyla alakalı iki görüş vardır:
وَلَمْ يَكُ مِنَ الْمُشْرِك۪ينَ [Ve o Allah'a ortak koşanlardan değildi.] Yüce Allah, Kureyş kafirlerini yalanlamak ve söylediklerinin asılsız olduğunu bildirmek için onun müşrik olmadığını gösteriyor ve onları da reddetmiş oluyor. Çünkü Kureyş'in iddiaları, kendilerinin ataları İbrahim'in dini üzere olduklarını ileri sürmeleriydi. (يَكُ ) kelimesinden ن harfinin hazfedilmiş olması, lîn harflerine benzemesi sebebiyledir. (Nesefî, Medâriku’t-Tenzîl Ve Hakâîku’t-Te’vîl)