وَلَكُمْ ف۪يهَا جَمَالٌ ح۪ينَ تُر۪يحُونَ وَح۪ينَ تَسْرَحُونَۖ
وَلَكُمْ ف۪يهَا جَمَالٌ ح۪ينَ تُر۪يحُونَ وَح۪ينَ تَسْرَحُونَۖ
وَ atıf harfidir. لَكُمْ car mecruru mahzuf mukaddem habere müteallıktır. ف۪يهَا car mecruru mahzuf hale müteallıktır.
جَمَالٌ muahhar mübteda olup lafzen merfûdur. ح۪ينَ zaman zarfı جَمَالٌ ’e müteallıktır.
تُر۪يحُونَ ile başlayan fiil cümlesi muzâfun ileyh olarak mahallen mecrurdur.
تُر۪يحُونَ fiili نَ ’un sübutuyla merfû muzari fiildir. Zamir olan çoğul و ’ı fail olup mahallen merfûdur.
وَح۪ينَ تَسْرَحُونَ cümlesi atıf harfi وَ ‘la makabline matuftur.
تُر۪يحُونَ fiili sülâsî mücerrede bir harf ilave edilerek mezid yapılan fiillerdendir.
İf’al babındandır. Sülâsîsi روح ’dir.
İf’al babı fiile tadiye (geçişlilik), kesret, haynunet (zamanı gelmesi), sayruret, izale, zamana ve mekâna duhul, temkin (imkân sağlamak), vicdan (bir vasıf üzere bulmak) mutavaat (tef’il babının dönüşlülüğü), tariz (arz etmek, maruz bırakmak) manaları katar. Bazen de fiilin mücerret manasını ifade eder.
وَلَكُمْ ف۪يهَا جَمَالٌ ح۪ينَ تُر۪يحُونَ وَح۪ينَ تَسْرَحُونَۖ
Ayet, ف۪يهَا دِفْءٌ cümlesine وَ ’la atfedilmiştir. Atıf sebebi tezâyüftür. Sübut ifade eden cümlede, îcâz-ı hazif ve takdim-tehir sanatları vardır. لَكُمْ mahzuf mukaddem habere müteallıktır. جَمَالٌ, muahhar mübtedadır.
Mübtedanın tenkiri, nev tazim ve kesret ifade eder.
Zaman zarfı ح۪ينَ ’nin müteallakı جَمَالٌ ’dur. Bu kelimenin masdar kalıbında olması, müteallık almasını mümkün kılmıştır. Muzâfun ileyh konumundaki تُر۪يحُونَ cümlesi, müspet muzari fiil sıygasında lâzım-ı faide-i haber ibtidaî kelamdır.
Aynı üsluptaki ح۪ينَ تَسْرَحُونَۖ terkibi makabline tezat nedeniyle atfedilmiştir.
Az lafızla çok anlam amacına matuf izafet terkibindeki bu ifadelerde fiillerde muzari sıyganın tercih edilmesi, anlama hudûs, teceddüt ve istimrar anlamı katmıştır. Ayrıca muzari fiil tecessüm özelliği sayesinde muhatabın muhayyilesini harekete geçirerek olayı daha iyi anlamasını sağlar.
Muzari fiilin geldiği hallerde çoğunlukla bu gaye mevcuttur. Muzari fiilin kullanımıyla sahne muhatabın gözünde sanki o anda canlanır. Bu da insanı etkiler. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur'an Işığında Belâgat Dersleri Meânî İlmi )
ح۪ينَ ’nin tekrarında cinas ve reddül reddü’l-acüz ale’s-sadr sanatı vardır.
تُر۪يحُونَ [Akşam çeviriyorsunuz] ile تَسْرَحُونَ [Sabahleyin salıveriyorsunuz] kelimeleri arasında tıbâk-ı îcab sanatı vardır. (Safvetü't Tefasir)
Hayvanlarda insanlar için birtakım faydalar bulunduğundan bahseden ayetler grubu içerisinde yer alan bu ayette, onların sağlıklı, besili, güzel yürüyüşlü manzaralarını izlemenin de onların güzelliğinden faydalanma olacağı ifade edilmektedir. Ayetle ilgili “özellikle akşam ve sabah vaktinin zikredilmesi o iki vakitte barınaklarının etrafı süslendiği ve sahipleri onları gören halkın gözünde büyüdüğü içindir” tarzında bir açıklama yapan Beyzâvî, ح۪ينَ تُر۪يحُونَ; [akşamleyin getirirken] lafzının ح۪ينَ تَسْرَحُونَۖ; [sabahleyin salıverirken] ifadesinden önce zikredilmesini son derece ince bir belâğî sırra bağlayarak şöyle der: “Hayvanların otlaktan dönmelerini sabahleyin meraya gitmeden önce zikretmesi, süsün onda açık bir şekilde görülmesindendir; çünkü karınları doymuş, memeleri şişmiş vaziyette dönerler.” (Süleyman Gür, Kādî Beyzâvî Tefsirinde Belâgat İlmi Ve Uygulanışı)