فَاِذَا جَٓاءَ وَعْدُ اُو۫لٰيهُمَا بَعَثْنَا عَلَيْكُمْ عِبَاداً لَنَٓا اُو۬ل۪ي بَأْسٍ شَد۪يدٍ فَجَاسُوا خِلَالَ الدِّيَارِۜ وَكَانَ وَعْداً مَفْعُولاً
Sıra | Kelime | Anlamı | Kökü |
---|---|---|---|
1 | فَإِذَا | ne zaman ki |
|
2 | جَاءَ | gelince |
|
3 | وَعْدُ | zamanı |
|
4 | أُولَاهُمَا | birincisinin |
|
5 | بَعَثْنَا | gönderdik |
|
6 | عَلَيْكُمْ | üzerinize |
|
7 | عِبَادًا | kullarımızı |
|
8 | لَنَا | bizim |
|
9 | أُولِي | çok güçlü |
|
10 | بَأْسٍ | çok güçlü |
|
11 | شَدِيدٍ | çok güçlü |
|
12 | فَجَاسُوا | (sizi) araştırdılar |
|
13 | خِلَالَ | aralarına girip |
|
14 | الدِّيَارِ | evlerin |
|
15 | وَكَانَ | idi |
|
16 | وَعْدًا | bir va’d |
|
17 | مَفْعُولًا | yapılması gereken |
|
فَاِذَا جَٓاءَ وَعْدُ اُو۫لٰيهُمَا بَعَثْنَا عَلَيْكُمْ عِبَاداً لَنَٓا اُو۬ل۪ي بَأْسٍ شَد۪يدٍ فَجَاسُوا خِلَالَ الدِّيَارِۜ
فَ atıf harfidir. Matuf ve matufun aleyh arasında hiç zaman geçmediğini, işin hemen yapıldığını ifade eder. فَ ile yapılan atıfta matuf ve matufun aleyh yer değiştiremez. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)
اِذَا şart manalı, cümleye muzâf olan, cezmetmeyen zaman zarfıdır. Vuku bulma ihtimali kuvvetli veya kesin olan durumlar için gelir.
جَٓاءَ وَعْدُ ile başlayan fiil cümlesi muzâfun ileyh olarak mahallen mecrurdur.
جَٓاءَ fetha üzere mebni mazi fiildir. وَعْدُ fail olup lafzen merfûdur.
اُو۫لٰيهُمَا muzâfun ileyh olup elif üzere mukadder kesra ile mecrurdur. Muttasıl zamir هُمَا muzâfun ileyh olup kesra ile mecrurdur.
فَ karinesi olmadan gelen بَعَثْنَا عَلَيْكُمْ cümlesi şartın cevabıdır. بَعَثْنَا sükun üzere mebni mazi fiildir. Mütekellim zamiri نَا fail olarak mahallen merfûdur.
عَلَيْكُمْ car mecruru بَعَثْنَا fiiline müteallıktır. عِبَاداً mef’ûlun bih olup fetha ile mansubtdr.
لَنَٓا car mecruru عِبَاداً ’in mahzuf sıfatına müteallıktır. اُو۬ل۪ي ikinci sıfat olup cemi müzekker salim kelimelere mülhak olduğu için nasb alameti ى ’dir. بَأْسٍ muzâfun ileyh olup kesra ile mecrurdur. شَد۪يدٍ kelimesi بَأْسٍ ’in sıfatı olup kesra ile mecrurdur.
فَ atıf harfidir. جَاسُوا damme üzere mebni mazi fiildir. Zamir olan çoğul و ’ı fail olarak mahallen merfûdur. خِلَالَ mekân zarfı, جَاسُوا fiiline müteallıktır. الدِّيَارِ muzâfun ileyh olup kesra ile mecrurdur.
وَكَانَ وَعْداً مَفْعُولاً
وَ itiraziyyedir. Haliyye olması da caizdir. كَانَ nakıs fiildir. İsim cümlesinin önüne geldiğinde ismini ref haberini nasb eder.
كَانَ ’nin ismi, müstetir هو zamiri olup mahallen merfûdur. وَعْداً kelimesi كَانَ ’nin haberi olup lafzen mansubdur. مَفْعُولاً kelimesi ise وَعْداً ’in sıfatı olup lafzen mansubdur.
مَفْعُولاً kelimesi sülâsî mücerred olan فعل fiilinin ism-i mef’ûludur.فَاِذَا جَٓاءَ وَعْدُ اُو۫لٰيهُمَا بَعَثْنَا عَلَيْكُمْ عِبَاداً لَنَٓا اُو۬ل۪ي بَأْسٍ شَد۪يدٍ فَجَاسُوا خِلَالَ الدِّيَارِۜ
فَ atıf harfidir. اِذَا; şart fiilinin gerçekleşme ihtimalinin kuvvetli olduğunu ifade eden şart edatıdır. Cümle şart üslubunda haberî isnaddır. Şart cümlesi جَٓاءَ وَعْدُ اُو۫لٰيهُمَا müspet mazi fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır ve اِذَا ’nın muzâfun ileyhidir.
فَ karinesi olmadan gelen cevap cümlesi بَعَثْنَا عَلَيْكُمْ عِبَاداً لَنَٓا اُو۬ل۪ي بَأْسٍ شَد۪يدٍ, müspet mazi fiil sıygasında, faide-i haber ibtidaî kelamdır. Aynı zamanda zaman zarfı اِذَا ’nın müteallakıdır.
Nahivcilere göre şart fiili olarak kullanılan mazi fiil gelecek zaman ifade eder. (Fâdıl Sâlih Samerrâî Tefsir, c. 2, s. 88)
وَعْدُ, mef’ûl manasında masdardır. (Âşûr)
اُو۬ل۪ي için muzâfun ileyh olan بَأْسٍ ’deki tenvin kesret, nev ve tazim ifade eder.
بَأْسٍ ’in sıfatı olan شَد۪يدٍ, sıfat-ı müşebbehe kalıbında gelerek mübalağa ifade etmiştir. Sıfat, tabi olduğu kelimenin sahip olduğu bir özelliğe işaret etmek için yapılan ıtnâb sanatıdır.
Mef’ûl olan عِبَاداً ’deki tenvin, tazim içindir.
الدِّيَارِ ’daki marifelik ahd içindir. (Âşûr)
بَعَثْنَا cümlesine matuf olan فَجَاسُوا خِلَالَ الدِّيَارِ cümlesi, aynı üslupta gelmiştir.
عَلَيْكُمْ ve لَنَٓا ifadelerindeki harfler arasında tıbâk-ı îcab sanatı vardır.
Müfessirler جَاسُ fiilinin manası ile ilgili değişik izahlarda bulunmuşlardır: İbni Abbas’ın (r.a.) buna, “Araştırdılar, teftiş ettiler.” şeklinde mana verdiği rivayet edilmiştir. Ebu Ubeyde, “Orada bulunan kimseleri araştırdılar.” manasını verirken İbni Kuteybe, “Orada fesat ve kargaşa çıkardılar.” manasını vermiştir. Zeccâc, “Bu, ‘öldürmedikleri kimse kaldı mı diye evlerin arasını dolaştılar’ manasındadır.” demiştir. Vahidî, “Cevs: dolaşmak, astırmak” demektir, der. Bu kelime, söylenen bütün bu manalara muhtemeldir. (Fahreddin er-Râzî)
وَكَانَ وَعْداً مَفْعُولاً
Cümle itiraziyye olarak fasılla gelmiştir. كَانَ ’nin dahil olduğu, sübut ifade eden isim cümlesidir.
وَعْداً - مَفْعُولاً kelimeleri arasında mürâât-ı nazîr sanatı vardır.
Cümle itiraz yoluyla yapılmış ıtnâb sanatıdır.
Çeşitli gayelere binaen araya girmiş saplama bir cümle olan itirâziyye cümlesinin, ana cümlenin anlamına tesiri yoktur. (Sevinç Resul, Belâğatta Fasıl-Vaslın Genel Kuralları Ve “Vâv”ın Kullanımı)
اُو۬ل۪ي - اُو۫لٰيهُمَا ve وَعْدُ - وَعْداً kelimeleri arasında cinas ve reddü’l-acüz ale’s-sadr sanatları vardır.
Ayetin sonundaki cümleye كَانَ ’nin dahil olması vaadin kesinlikle gerçekleşeceğinin işaretidir.