İsrâ Sûresi 61. Ayet

وَاِذْ قُلْنَا لِلْمَلٰٓئِكَةِ اسْجُدُوا لِاٰدَمَ فَسَجَدُٓوا اِلَّٓا اِبْل۪يسَۜ قَالَ ءَاَسْجُدُ لِمَنْ خَلَقْتَ ط۪يناًۚ  ...

Hani meleklere, “Âdem için saygı ile eğilin” demiştik, onlar da saygı ile eğilmişlerdi. Yalnız İblis saygı ile eğilmemiş, “Hiç ben, çamur hâlinde yarattığın kimse için saygı ile eğilir miyim?” demişti.
 
Sıra Kelime Anlamı Kökü
1 وَإِذْ bir zaman
2 قُلْنَا demiştik ق و ل
3 لِلْمَلَائِكَةِ meleklere م ل ك
4 اسْجُدُوا secde edin س ج د
5 لِادَمَ Adem’e
6 فَسَجَدُوا secde ettiler س ج د
7 إِلَّا dışında
8 إِبْلِيسَ İblis
9 قَالَ dedi ق و ل
10 أَأَسْجُدُ ben mi secde edeceğim? س ج د
11 لِمَنْ kimseye
12 خَلَقْتَ yarattığın خ ل ق
13 طِينًا çamur olarak ط ي ن
 
Meleklerin Âdem’e secde etmesi olayı Kur’an’da yedi defa tekrar edilerek, yaratılmışlar içinde insanın seçkinliğine dikkat çekilmesinin amaçlandığı anlaşılmaktadır. Şeytanın insanla üstünlük yarışına girmeye kalkışması, gururu uğruna Allah’a âsi olması, melekler gibi itaatkâr olmak yerine, Âdem’e saygı göstermemekte direnmesi, Allah’a saygısızlığın ve isyankârlığın şeytan kaynaklı olduğuna işaret etmektedir. Diğer yandan şeytanın kıskançlığı sebebiyle kıyamete kadar insanları kendi günahkârlık yoluna çekeceğine ant içmesi ve ona bu iznin verilmesi, dünya hayatının bir sınav ortamı olduğunu, insanın bilerek günah işlemesinin şeytanla ortak davranışta bulunması anlamı taşıdığını gösterir.
 
  Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 3 Sayfa: 499
 

وَاِذْ قُلْنَا لِلْمَلٰٓئِكَةِ اسْجُدُوا لِاٰدَمَ فَسَجَدُٓوا اِلَّٓا اِبْل۪يسَۜ 

 

وَ  istînâfiyyedir. Zaman zarfı  اِذْ, takdiri أذكر  olan mahzuf fiile müteallıktır. 

قُلْنَا  ile başlayan fiil cümlesi muzâfun ileyh olarak mahallen mecrurdur. 

قُلْنَا  sükun üzere mebni mazi fiildir. Mütekellim zamir  نَا  fail olarak mahallen merfûdur.  لِلْمَلٰٓئِكَةِ  car mecruru  قُلْنَا  fiiline müteallıktır.

Mekulü’l-kavli, اسْجُدُوا ’dür. قُلْنَا  fiilinin mef’ûlun bihi olarak mahallen mansubdur.  

اسْجُدُوا  damme üzere mebni emir fiildir. Zamir olan çoğul و ’ı fail olup mahallen merfûdur.

لِاٰدَمَ  car mecruru  اسْجُدُوا  fiiline müteallıktır. Gayri munsarif olduğu için esre almamıştır.

Gayri munsarif isimler: Kesra (esre) ve tenvini alamayan isimlerdir. Gayri munsarif isimler esre yerine fetha alırlar. Yani bu isimler ref halinde damme, nasb halinde fetha, cer halinde yine fetha alırlar.

Gayri munsarife “memnu’un mine’s-sarf (اَلْمَمْنُوعُ مِنَ الصَّرفِ)” da denir.

Arapçada kullanılmakla birlikte arapça kökenli olmayan alem (özel) isimler (Yer, ülke, kişi adları vb. gibi isimler) de gayri munsariftir. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)

اِلَّٓا  istisna edatıdır.

İstisna; bir nesneyi, kişiyi veya hükmü istisna edatlarından biriyle cümledeki hükmün dışında tutmaktır.

İstisnanın 3 unsuru vardır:

1. İstisna edatı: Cümlede kullanılan edatlardır.

2. Müstesna: İstisna edatından sonra gelen kelimedir. İstisna edilen, hariç tutulan kelimedir.

3. Müstesna minh: İstisna edatından önce gelen kelimedir. Kendisinden bir şeyin hariç tutulduğu, genellikle çoğul olan bir kelimedir. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi) 

اِبْل۪يسَ  kelimesi, istisnâ-i munkatı’ veya istisnâ-i munfasıl olup mansubdur.


قَالَ ءَاَسْجُدُ لِمَنْ خَلَقْتَ ط۪يناًۚ

 

Fiil cümlesidir.  قَالَ  fetha üzere mebni mazi fiildir. Faili müstetir olup takdiri هو’dir. Mekulü’l-kavli  ءَاَسْجُدُ ’dür.  قَالَ  fiilinin mef’ûlun bihi olarak mahallen mansubdur.

Hemze istifhâm harfidir. اَسْجُدُ  merfû muzari fiildir. Faili müstetir olup takdiri  أنا dir. 

مَنْ  müşterek ism-i mevsûl,  لِ  harf-i ceriyle birlikte  اَسْجُدُ  fiiline müteallıktır. 

İsm-i mevsûlu sılası  خَلَقْتَ ’dir. Îrabdan mahalli yoktur.

خَلَقْتَ  sükun üzere mebni mazi fiildir. Muttasıl zamir  تَ  fail olarak mahallen merfûdur.  ط۪يناً  mef’ûlun bih olup fetha ile mansubdur.

 

وَاِذْ قُلْنَا لِلْمَلٰٓئِكَةِ اسْجُدُوا لِاٰدَمَ فَسَجَدُٓوا اِلَّٓا اِبْل۪يسَۜ

 

وَ   istînâfiyyedir. Ayette mütekellim Allah’tır. Zaman zarfı  اِذْ, takdiri اذكر  olan mahzuf fiile müteallıktır. Bu takdire göre cümle, emir üslubunda talebî inşâî isnaddır.

Muzâfun ileyh olan  قُلْنَا لِلْمَلٰٓئِكَةِ اسْجُدُوا  cümlesi, müspet mazi fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır. 

قُلْنَا  fiilinin mekulü’l-kavli olan  اسْجُدُوا لِاٰدَمَ  cümlesi, emir üslubunda talebî inşâî isnaddır.

Cer mahallindeki  فَسَجَدُٓوا اِلَّٓا اِبْل۪يسَۜ  cümlesi, aynı üslupta gelerek …قُلْنَا  cümlesine  فَ  ile atfedilmiştir. اِلَّٓا, istisna edatıdır. Munkatı’ olan istisnada  اِبْل۪يسَۜ, müstesnadır.

Cenab-ı Hakk, bu kıssayı  Bakara, Araf, Hicr, İsra, Kehf, Ta-Ha ve Sad olmak üzere yedi surede zikretmiştir. (Fahreddin er-Râzî)  


قَالَ ءَاَسْجُدُ لِمَنْ خَلَقْتَ ط۪يناًۚ

 

Beyanî istînâf olarak fasılla gelen cümlenin fasıl sebebi şibh-i kemâli ittisâldir. 

قَالَ  fiilinin mekulü’l-kavli olan  ءَاَسْجُدُ لِمَنْ خَلَقْتَ ط۪يناًۚ  cümlesi, istifham üslubunda talebî inşâî isnaddır.

İstifham üslubunda gelmiş olmasına rağmen taaccüp ve kibir manası taşıyan cümle mecaz-ı mürsel mürekkebtir. Ayrıca soruda tecâhül-i ârif sanatı vardır.

Cümlede fiil muzari sıygada gelerek teceddüt ve tecessüm ifade etmiştir.

Mecrur mahaldeki müşterek ism-i mevsul  مَنْ, harf-i cerle birlikte  ءَاَسْجُدُ  fiiline müteallıktır. Sılası  خَلَقْتَ ط۪يناًۚ, mazi fiil sıygasında gelerek sebat, temekkün ve istikrar ifade etmiştir. Lâzım-ı faide-i haber ibtidaî kelamdır.

İblis’in sözlerinden olan  ط۪يناًۚ ’deki tenvin nev ve tahkir ifadesi içindir. Bu kelimenin önündeki  من  harfi mahzuftur. 

اسْجُدُوا  - سَجَدُٓوا  - اَسْجُدُ  kelimeleri arasında iştikak cinası ve reddü’l-acüz ale’s-sadr sanatları vardır.

اِبْل۪يسَۜ - مَلٰٓئِكَةِ  - اٰدَمَ  kelimeleri arasında mürâât-ı nazîr sanatı vardır.

سجد  fiilinin ayette üç kez zikredilmesi ayetin konusuyla ilgisi ve önemine atfen olabilir.

Ayrıca bu ayette bir tevriyeden bahsedilebilir. Zira ayetteki  سجد  fiilinin yakın anlamı “secde etmek, tapmak” demektir. Fakat meleklerin rabbimizin emrine itaat edip boyun eğdikleri kastedilmektedir ki bu da kelimenin ikinci ve uzak anlamıdır. (Hasan Uçar, Kur'an-ı Kerim’deki Anlamsal Bedî‘ Sanatları)

Bu cümledeki istifham, istifham-ı inkâri olup manası “Benim yaratıldığım asıl madde, Âdem'inkinden daha şerefli ve kıymetlidir. Öyle ise benim, ondan daha kıymetli ve şerefli olmam gerekir. Daha kıymetli olanın, daha düşük olana secde etmesinin emredilmesi, aklen çirkin bir iştir.” şeklindedir. (Fahreddin er-Râzî)

Çamurdan yarattığına secde eder miyim? sözü lafzen  لِمَنْ َخَلَقْتَهُ مِنْ طِين  demektir ki طِين  kelimesi harf-i cerin hazfı ile mansub olmuştur. Mevsûle raci zamirden hal olması da caizdir,  خَلَقْتَهُ  ve هو طينٌ ya da  مِنْهُ  demektir. Daha açıkçası  ءَأسْجُدُ لهُ  (Aslı çamur olan birine secde eder miyim?) demektir. Bunda bu ihtimallere karşı reddin gerekçesine ima vardır. (Beyzâvî-Keşşâf)