قَالَ اَرَاَيْتَكَ هٰذَا الَّذ۪ي كَرَّمْتَ عَلَيَّۘ لَئِنْ اَخَّرْتَنِ اِلٰى يَوْمِ الْقِيٰمَةِ لَاَحْتَنِكَنَّ ذُرِّيَّتَهُٓ اِلَّا قَل۪يلاً
Sıra | Kelime | Anlamı | Kökü |
---|---|---|---|
1 | قَالَ | dedi |
|
2 | أَرَأَيْتَكَ | gördün mü? |
|
3 | هَٰذَا | şu |
|
4 | الَّذِي |
|
|
5 | كَرَّمْتَ | üstün yaptığını |
|
6 | عَلَيَّ | benden |
|
7 | لَئِنْ | andolsun eğer |
|
8 | أَخَّرْتَنِ | beni ertelersen |
|
9 | إِلَىٰ | kadar |
|
10 | يَوْمِ | gününe |
|
11 | الْقِيَامَةِ | kıyamet |
|
12 | لَأَحْتَنِكَنَّ | hakimiyetime alacağım |
|
13 | ذُرِّيَّتَهُ | onun zürriyetini |
|
14 | إِلَّا | hariç |
|
15 | قَلِيلًا | pek azı |
|
قَالَ اَرَاَيْتَكَ هٰذَا الَّذ۪ي كَرَّمْتَ عَلَيَّۘ لَئِنْ اَخَّرْتَنِ اِلٰى يَوْمِ الْقِيٰمَةِ لَاَحْتَنِكَنَّ ذُرِّيَّتَهُٓ اِلَّا قَل۪يلاً
Fiil cümlesidir. قَالَ fetha üzere mebni mazi fiildir. Faili müstetir olup takdiri هو’dir. Mekulü’l-kavli, اَرَاَيْتَكَ ’dir. قَالَ fiilinin mef’ûlun bihi olarak mahallen mansubdur.
اَرَاَيْتَكَ sükun üzere mebni mazi fiildir. Muttasıl zamir تَ fail olarak mahallen merfûdur. Muttasıl zamir كَ mef’ûlun bih olarak mahallen mansubdur.
هٰذَا işaret ismi mef’ûlun bih olarak mahallen mansubdur.
Müfred müzekker has ism-i mevsul الَّذ۪ي, işaret isminden bedel veya atf-ı beyan olarak mahallen mansubdur. İsm-i mevsûlun sılası كَرَّمْتَ ’dir. Îrabdan mahalli yoktur.
كَرَّمْتَ sükun üzere mebni mazi fiildir. Muttasıl zamir تَ fail olarak mahallen merfûdur. عَلَيَّۘ car mecruru كَرَّمْتَ fiiline müteallıktır.
لَ harfi, mahzuf kasemin cevabının başına gelen muvattiedir. إِنْ şart harfi iki muzari fiili cezm eder.
Şart ve cevap cümlesinde şartın vuku bulma ihtimali şüpheli veya zayıfsa “اِنْ ” kullanılır. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)
اَخَّرْتَنِ şart fiili olup sükun üzere mebni mazi fiildir. Mahallen meczumdur.
Muttasıl zamir تَ fail olarak mahallen merfûdur. Sonundaki نِ vikayedir. Esre ise mahzuf mütekellim zamirinden ivazdır. Hazf edilen يَ ise mef‘ûlun bih olarak mahallen mansubdur. Burada bu ي harfinin mahzuf olduğuna işaret etmek için fiilin sonunda bulunan نِ harfinin harekesi esre gelmiştir.
اِلٰى يَوْمِ car mecruru اَخَّرْتَنِ fiiline müteallıktır. Aynı zamanda muzâftır.
الْقِيٰمَةِ muzâfun ileyh olup kesra ile mecrurdur.
لَ harfi, mahzuf kasemin cevabının başına gelen muvattiedir.
اَحْتَنِكَنَّ fetha üzere mebni muzari fiildir. Fiilin sonundaki نَ, tekid ifade eden nûn-u sakiledir. Faili müstetir olup takdiri أنا ’dir.
ذُرِّيَّتَ mef’ûlun bih olup fetha ile mansubdur. Muttasıl zamir هُ muzâfun ileyh olarak mahallen mecrurdur.
اِلَّا istisnâ edatıdır. قَل۪يلاً müstesna olup fetha ile mansubdur. Şartın cevabı kasemin cevabının delaletiyle mahzuftur.
İstisna; bir nesneyi, kişiyi veya hükmü istisna edatlarından biriyle cümledeki hükmün dışında tutmaktır.
İstisnanın 3 unsuru vardır:
1. İstisna edatı: Cümlede kullanılan edatlardır.
2. Müstesna: İstisna edatından sonra gelen kelimedir. İstisna edilen, hariç tutulan kelimedir.
3. Müstesna minh: İstisna edatından önce gelen kelimedir. Kendisinden bir şeyin hariç tutulduğu, genellikle çoğul olan bir kelimedir. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)
كَرَّمْتَ sülâsî mücerrede bir harf ilave edilerek mezid yapılan fiillerdendir. Fiil tef’il babındandır. Sülâsîsi كرم ’dir.
اَخَّرْتَنِ sülâsî mücerrede bir harf ilave edilerek mezid yapılan fiillerdendir. Fiil tef’il babındandır. Sülâsîsi أخر ’dir.
Bu bab, fiile çokluk (fiilin, failin veya mef‘ûlun çokluğu), bir tarafa yönelme, mef'ûlü herhangi bir vasfa nispet etmek, gidermek, bir terkibi kısaltmak, eylemin belli bir zaman diliminde meydana gelmesi, özneyi fiilin türediği şeye benzetmek, sayruret, isimden fiil türetmek, hazır olmak, bir şeyin aralıklarla tekrarlanması manalarını katar.
اَحْتَنِكَنَّ fiili, sülâsî mücerrede iki harf ilave edilerek mezid yapılan fiillerdendir. Fiil iftiâl babındadır. Sülâsîsi حنك ’dir.
İftiâl babı fiile mutavaat (dönüşlülük), ittihaz (edinmek, bir şeyi kendisi için yapmak), müşareket (ortaklık), izhar (göstermek), ihtiyar (seçmek), talep ve çaba göstermek manaları katar. İfteale kalıbı hem soyut hem somut anlamlı fiiller için kullanılır.
قَالَ اَرَاَيْتَكَ هٰذَا الَّذ۪ي كَرَّمْتَ عَلَيَّۘ
Ayet istînâfiyye olarak fasılla gelmiştir. Allah Teâlâ, İblis’in sözlerini bildirmektedir.
Müspet mazi fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır. قَالَ fiilinin mekulü’l-kavli …اَرَاَيْتَكَ هٰذَا الَّذ۪ي, istifham üslubunda talebî inşâî isnaddır.
İstifham üslubunda gelmiş olmasına rağmen cümle, mütekellimin kıskançlığını izhar etmek amacı taşıması sebebiyle vaz edildiği anlamın dışında mana kazanmıştır. Bu nedenle mecazı-ı mürsel mürekkebdir. Ayrıca istifhamda tecâhül-i ârif sanatı vardır.
اَرَاَيْتَكُمْ, dikkat çekme tabirlerinden biridir.
اَرَاَيْتَ ve benzerlerindeki تَ zamiri faildir. ك ise Basra ekolüne göre ت ’nin anlamını tekid eden bir hitap harfidir ve îrabdan mahalli yoktur. Tekidin sebebi, muhatabın gafletinin derinliğini vurgulamaktır. Aynı uyuyan kimseyi sarsmak gibi. Çünkü derin uykuya dalmış olan kişi hem elle hem de dille uyandırılır.
Bu ayette ك zamiri hazf edilmiştir. Zira kendisinden önce hitabın tekidini gerektirecek herhangi bir gafletle ilgili bir söz geçmemiştir. Böylece onların sarsılması ve tenbih (uyarılması) sadece azabın hatırlatılmasıyla gerçekleşmiştir. (Zerkeşî, Bedruddîn Muĥammed b. Abdullah, el-Burhân fî Ulûmi’l Kur'an (Thk.: Yusuf Abdurrahman el-Meraġşelî, Cemâl Hamdî ez-Zehebî, İbrahim Abdullah el-Kurdî), Beyrut, 1994)
اَرَاَيْتَكَ ’deki كَ, hitap ifade eder ve devamındaki هٰذَا (bu) ifadesi mef‘ûldür. Anlam, “Benden değerli kıldığın, bana üstün tuttuğun şu şey hakkında haber ver. Ben ondan daha hayırlı olduğum halde neden onu benden üstün tuttun?” şeklindedir. Ancak sözün bu kısmını hazf ederek muhtasar hale getirmiş; sonra da “Beni kıyamet gününe kadar geciktirirsen…” diyerek yeni bir söze başlamıştır. ..لَئِنْ اَخَّرْتَنِأ’deki لَ, hazf edilmiş yemin lâmıdır. (Keşşâf)
İblis’in sözlerindeki هٰذَا Âdem’i (a.s.) tahkir için gelmiştir.
İşaret isminden bedel veya atf-ı beyan olan has ism-i mevsûl الَّذ۪ي ’nin sılası olan كَرَّمْتَ, müspet mazi fiil sıygasında, lâzım-ı faide-i haber ibtidaî kelamdır. Mazi fiil sebat, temekkün ve istikrara işaret eder.
كَرَّمْتَ fiili tef’îl babında gelerek kesret ifade etmiştir.
اَرَاَيْتَكَ sorusundaki كَ hitabı tekid içindir, îrabdan mahalli yoktur, هٰذَا birinci mef'ûl, الَّذ۪ي ’de sıfatıdır. İkinci mef'ûl ise mahzuftur, çünkü sıla ona delalet etmektedir. (Beyzâvî)
لَئِنْ اَخَّرْتَنِ اِلٰى يَوْمِ الْقِيٰمَةِ لَاَحْتَنِكَنَّ ذُرِّيَّتَهُٓ اِلَّا قَل۪يلاً
Fasılla gelen cümle istînâfiyedir. لَ mahzuf kasemin cevabının başına gelen muvattiedir. إنْ şart harfidir. Kasem fiilinin hazfi îcâz-ı hazif sanatıdır. Mahzufla birlikte cümle kasem üslubunda gayr-ı talebî inşâî isnaddır.
Şart cümlesi olan …اَخَّرْتَنِ اِلٰى يَوْمِ الْقِيٰمَةِ müspet mazi fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır.
لَاَحْتَنِكَنَّ ذُرِّيَّتَهُٓ اِلَّا قَل۪يلاً cümlesi, mahzuf kasemin cevabıdır. لَ ve nun-u sakile ile tekid edilmiş mazi fiil sıygasında faide-i haber inkârî kelamdır.
Kasemin cevabının delaletiyle, şartın cevabı hazf edilmiştir. Kasem fiilinin ve şartın cevabının hazfi, îcâz-ı hazif sanatıdır.
Mezkur şart ve mukadder cevap cümlesinden oluşan terkip şart üslubunda faide-i haber inkârî kelamdır.
اِلَّٓا istisna edatı, قَل۪يلاً müstesnadır.
لَاَحْتَنِكَنَّ ذُرِّيَّتَهُٓ ifadesi ayetle ilgili tevillerden birine göre istiâredir. Şöyle ki buradaki إحْتِنَاك kelimesi, حنك (damak, çene) kelimesinden türemiş ifti’al kalıbında masdar olup, yedeğinde çekmek için hayvanın alt çenesinden yular bağlamak anlamındadır. Buna göre ayetin manası şöyledir: Yemin olsun ki hayvanın yedeğine takıldığı kimseye zorluk çıkarmadan çenesinden bağlanıp yedilmesi gibi onları günahlara doğru yedip götüreceğim. Sonuçta bu, şeytanın günahkârları kuşatıp hükmü altına almasından, onları istediği tarafa çekme imkanına sahip olmasından ibarettir. Tıpkı binicinin yularını, gemini kâh salarak, kâh çekerek atını istediği tarafa çekmeye muktedir olması gibi. (Şerîf er-Radî, Kur'an Mecazları- Fahreddin er-Râzî)