اِذاً لَاَذَقْنَاكَ ضِعْفَ الْحَيٰوةِ وَضِعْفَ الْمَمَاتِ ثُمَّ لَا تَجِدُ لَكَ عَلَيْنَا نَص۪يراً
Sıra | Kelime | Anlamı | Kökü |
---|---|---|---|
1 | إِذًا | o takdirde |
|
2 | لَأَذَقْنَاكَ | sana taddırırdık |
|
3 | ضِعْفَ | kat kat |
|
4 | الْحَيَاةِ | hayatı |
|
5 | وَضِعْفَ | ve kat kat |
|
6 | الْمَمَاتِ | ölümü |
|
7 | ثُمَّ | sonra |
|
8 | لَا |
|
|
9 | تَجِدُ | bulamazdın |
|
10 | لَكَ | kendine |
|
11 | عَلَيْنَا | bize karşı |
|
12 | نَصِيرًا | bir yardımcı |
|
اِذاً لَاَذَقْنَاكَ ضِعْفَ الْحَيٰوةِ وَضِعْفَ الْمَمَاتِ ثُمَّ لَا تَجِدُ لَكَ عَلَيْنَا نَص۪يراً
اِذاً cevap harfidir. لَ harfi mukadder şartın cevabının başına gelen rabıtadır.
اَذَقْنَاكَ sükun üzere mebni mazi fiildir. Muttasıl zamir نَا fail olarak mahallen merfûdur. Muttasıl zamir كَ mef’ûlun bih olarak mahallen mansubdur.
ضِعْفَ ikinci mef’ûlun bih olup fetha ile mansubdur. Aynı zamanda muzâftır.
الْحَيٰوةِ muzâfun ileyh olup kesra ile mecrurdur. Muzâf hazf edilmiştir.Takdiri, ضعف عذاب الحياة (Yaşam azabını kat kat) şeklindedir.)
ضِعْفَ الْمَمَاتِ atıf harfi وَ ’la ضِعْفَ الْحَيٰوةِ matuftur.
ثُمَّ atıf harfidir. Hem zaman açısından hem de rütbe (bir mertebeden bir mertebeye geçiştir.) açısından terahi ifade eder. (Âşûr)
ثُمَّ : Matuf ve matufun aleyh arasında hem sıra olduğunu hem de fiillerin meydana gelişi arasında uzun bir sürenin bulunduğunu gösterir. Süre bakımından فَ harfinin zıttıdır. ثُمَّ ile yapılan atıfta matuf ve matufun aleyh yer değiştiremez. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)
لَا nefy harfi olup olumsuzluk manasındadır. تَجِدُ merfû muzari fiildir. Faili müstetir olup takdiri أنت ’dir.
لَكَ car mecruru mahzuf ikinci mef’ûlun bihe müteallıktır. عَلَيْنَا car mecruru نَص۪يراً ’e müteallıktır.
نَص۪يراً mef’ûlun bih olup fetha ile mansubdur.
اِذاً لَاَذَقْنَاكَ ضِعْفَ الْحَيٰوةِ وَضِعْفَ الْمَمَاتِ ثُمَّ لَا تَجِدُ لَكَ عَلَيْنَا نَص۪يراً
Ayet istînâfiyye olarak fasılla gelmiştir. Bu ayette de mütekellim Allah Teâlâ, muhatap Hz. Peygamberdir.
اِذاً cevap edatı, لَ cevaba dahil olan harftir. Şart cümlesinin hazfi îcâz-ı hazif sanatıdır.
Hudûs, temekkün ve istikrar ifade eden لَاَذَقْنَاكَ ضِعْفَ الْحَيٰوةِ وَضِعْفَ الْمَمَاتِ cümlesi, takdiri لو فعلت [eğer yapsaydın] olan mahzuf şartın cevabıdır. Bu takdire göre mahzuf şart ve mezkur cevabından oluşan terkip, şart üslubunda faide-i haber ibtidaî kelamdır.
لَاَذَقْنَاكَ fiilinin, azamet zamirine isnad edilmesi tazim ifade etmiştir.
ضِعْفَ الْحَيٰوةِ ve ضِعْفَ الْمَمَاتِ izafetlerinde, muzâf mahzuftur. Takdiri, ضعف عذاب الحياة ve ضعف عذاب الممات (yaşam azabını kat kat ve ölüm azabını kat kat) şeklindedir.
لَاَذَقْنَا [Tattırırdık] fiilinde istiare vardır. Tattırmak fiili azabın şiddetini hissettirmek manasında müstear olmuştur. Bir şey yiyip içen kişi nasıl ki bunların tadını hissediyorsa, azaba duçar olan kişi de o esnada azabı hissedecektir.
ثُمَّ لَا تَجِدُ لَكَ عَلَيْنَا نَص۪يراً cümlesi, ثُمَّ ile makabline atfedilmiştir. Menfi muzari fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır.
Mef’ûl olan نَص۪يراً ’daki tenvin, nev ve kıllet ifade eder. Nefy siyakında nekre umuma işaret eder.
عَلَيْنَا, müteallıkı olan نَص۪يراً ’e ihtimam için takdim edilmiştir.
ضِعْفَ kelimesinin tekrarında ıtnâb ve reddü’l-acüz ale’s-sadr, الْحَيٰوةِ ve مَمَاتِ kelimeleri arasında tıbâk-ı îcâb sanatı vardır.
O zaman sana gerçekten tattırırdık yani onlara yaklaşsa idin sana tattırırdık.
Hayatın bir katını ve ölümün bir katını yani dünya azabının ve ahiret azabının bir katını demektir ki senden başkasının bu iki dünyada çekeceği azabın iki katını çektirirdik, demektir. Çünkü büyüklerin hatası da büyüktür. Kelamın aslı, hayatta bir kat azap ve ölümde bir kat azaptır, sonra mevsûf hazf edilmiş, sıfat onun yerine geçirilmiş, sonra da mevsûf gibi muzâf kılınmıştır. Ayette geçen ضِعْفَ azabın isimlerinden olduğu da söylenmiştir. (Beyzâvi)