İsrâ Sûresi 80. Ayet

وَقُلْ رَبِّ اَدْخِلْن۪ي مُدْخَلَ صِدْقٍ وَاَخْرِجْن۪ي مُخْرَجَ صِدْقٍ وَاجْعَلْ ل۪ي مِنْ لَدُنْكَ سُلْطَاناً نَص۪يراً  ...

De ki: “Rabbim! (Gireceğim yere) doğruluk ve esenlik içinde girmemi sağla. (Çıkacağım yerden de) beni doğruluk ve esenlik içinde çıkar. Katından bana yardımcı bir kuvvet ver.”
 
Sıra Kelime Anlamı Kökü
1 وَقُلْ ve de ki ق و ل
2 رَبِّ Rabbim ر ب ب
3 أَدْخِلْنِي beni girdir د خ ل
4 مُدْخَلَ girdirişiyle د خ ل
5 صِدْقٍ doğruluk ص د ق
6 وَأَخْرِجْنِي ve beni çıkar خ ر ج
7 مُخْرَجَ çıkarışiyle خ ر ج
8 صِدْقٍ doğruluk ص د ق
9 وَاجْعَلْ ve ver ج ع ل
10 لِي bana
11 مِنْ
12 لَدُنْكَ katından ل د ن
13 سُلْطَانًا bir güç س ل ط
14 نَصِيرًا yardımcı ن ص ر
 

Kuran'daki Dualar: İsra Suresi 80. Ayet

- Nouman Ali Khan [Türkçe Altyazılı]      ( 12dakika 19 saniye )

https://youtu.be/NsZAdPKxiiY

Tefsirlerde genellikle âyetteki “giriş” ile Resûlullah’ın hicret sırasında Medine’ye girişinin, “çıkış” ile de Mekke’den çıkışının kastedildiği belirtilmektedir (Taberî, XV, 149-150; Zemahşerî, II, 372; Şevkânî, III, 285). Hz. Peygamber’in Mekke fethi için Medine’den çıkmasına ve Mekke’ye girmesine işaret edildiği de öne sürülmüştür. Ancak İbn Âşûr’un da belirttiği gibi (XV, 187) sûrenin Mekke’de inmiş olması bu ihtimali zayıflatmakta; âyetin, Hz. Peygamber’in Medineli müslümanlarla yaptığı, hicret planının başlangıcını oluşturan Birinci Akabe Biatı’ndan kısa bir süre önce inmiş olduğunu, dolayısıyla burada hicret yolculuğuna işaret edildiğini düşünmek daha isabetli görünmektedir. Râzî ise bu âyetin namazla ilgili önceki âyetlerle münasebetini kurarak “giriş”i namaza başlama, “çıkış”ı da namazı bitirme şeklinde yorumlamış ve âyetin şöyle yorumlanmasını tercih etmiştir: “Rabbim! Namaza başlarken de bitirirken de daima samimi ve ihlâslı olmam, gönlümde seni taşımam, sana şükür için gerekli olan görevlerimi yerine getirmem için bana yardım et!” (XXI, 29).

Bununla birlikte âyette daha genel olarak insanın bir yere girerken veya çıkarken, bir işe başlarken veya bitirirken daima her şeyin iyi ve düzgün gitmesi, dürüstçe yapılması, sonucunun hayır doğurması için çabalaması; niyetinin ve gönlünün bu yönde olması; ayrıca bunun için dua edip Allah’tan iyilik yönündeki çabalarında yardım dilemesi gerektiğine işaret edildiği de düşünülebilir.
 
Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 3 Sayfa: 513-514
 

وَقُلْ رَبِّ اَدْخِلْن۪ي مُدْخَلَ صِدْقٍ وَاَخْرِجْن۪ي مُخْرَجَ صِدْقٍ وَاجْعَلْ ل۪ي مِنْ لَدُنْكَ سُلْطَاناً نَص۪يراً

 

Fiil cümlesidir. وَ  atıf harfidir. Matuf ve matufun aleyhin hükümde ortak olduğunu belirtir. İkisi arasında tertip olduğunu göstermez. Vav ile yapılan atıfta matuf ve matufun aleyh yer değiştirebilir. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi) 

قُلْ  sükun üzere mebni emir fiildir. Faili müstetir olup takdiri  أنت dir.

Nida harfi mahzuftur.  رَبِّ  münada olup  mütekellim ي mahzuftur. Mütekellim  يsı muzâfun ileyh olarak mahallen mecrurdur.  

Mekulü’l-kavli, nidanın şart ve cevabı olup mef’ûlun bih olarak mahallen mansubdur. Nidanın cevabı  اَدْخِلْن۪ي مُدْخَلَ صِدْقٍ dir. 

اَدْخِلْن۪ي  sükun üzere mebni emir fiildir. Faili müstetir olup takdiri  انت dir.

Sonundaki  ن  vikayedir. Muttasıl zamir  ى  mef’ûlun bih olarak mahallen mansubdur.

مُدْخَلَ  mef’ûlu mutlak olup fetha ile mansubdur.  صِدْقٍ  muzâfun ileyh olup kesra ile mecrurdur.

Mef’ûlu mutlak: Fiil ile aynı kökten gelen masdardır. Mef’ûlu mutlak harf-i cer almaz. Harf-i cer alırsa hal olur. Mef’ûlu mutlak cümle olmaz. Mef’ûlu mutlak üçe ayrılır:

1. Tekid (Kuvvetlendirmek) İçin: Fiilin manasını kuvvetlendirir. Masdar olur. Daima müfreddir. Fiilinden sonra gelir. Türkçeye “muhakkak, şüphesiz, gerçekten, çok, iyice, öyle ki” diye tercüme edilir.

2. Nev’ini (Çeşidini) Belirtmek İçin: Fiilin nasıl meydana geldiğini ve nev’ini bildirir. Nev’ini bildiren mef’ûlu mutlak umumiyetle sıfat veya izafet terkibi halinde gelir. Tesniye ve cemi de olabilir. Fiilinin önüne geçebilir. Türkçeye “gibi, şeklinde, aynen, tıpkı, tam” diye tercüme edilir.

3. Adedini (Sayısını) Belirtmek İçin: Failin yaptığı işin sayısını belirtir. Adedini belirten mef’ûlu mutlak  فَعْلَةً  vezninden gelen bina-ı (masdar-ı) merreden yapılır.

مَرَّةً  kelimesi de mef’ûlu mutlak olur. Fiilinin önüne geçebilir. Türkçeye “kere, defa” diye tercüme edilir.Burada tekid için gelmiştir. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)

وَاَخْرِجْن۪ي مُخْرَجَ صِدْقٍ  cümlesi atıf harfi وَ la makabline matuftur. 

اَخْرِجْن۪ي  sükun üzere mebni emir fiildir. Faili müstetir olup takdiri  انت dir. Sonundaki  ن  vikayedir. Muttasıl zamir  ى  mef’ûlun bih olarak mahallen mansubdur.

مُخْرَجَ  mef’ûlu mutlak olup fetha ile mansubdur.  صِدْقٍ  muzâfun ileyh olup kesra ile mecrurdur.

وَ  atıf harfidir.  اجْعَلْ  sükun üzere mebni emir fiildir. Faili müstetir olup takdiri  انت dir.

ل۪ي  car mecruru ikinci mahzuf mef’ûlun bihe müteallıktır.  مِنْ لَدُنْكَ  car mecruru ikinci mahzuf mef’ûlun bihe müteallıktır.

سُلْطَاناً  mef’ûlun bih olup fetha ile mansubdur. نَص۪يراً  kelimesi  سُلْطَاناً ın sıfatı olup fetha ile mansubdur.
 

وَقُلْ رَبِّ اَدْخِلْن۪ي مُدْخَلَ صِدْقٍ وَاَخْرِجْن۪ي مُخْرَجَ صِدْقٍ وَاجْعَلْ ل۪ي مِنْ لَدُنْكَ سُلْطَاناً نَص۪يراً

 

Ayet, önceki ayeteki  ...فَـتَهَجَّدْ بِه۪  cümlesine atfedilmiştir. Ayette mütekellim Allah Teâlâ, muhatap Hz. Peygamberdir. Cümle emir üslubunda talebî inşâî isnaddır. 

قُلْ  fiilinin mekulü’l-kavli olan  رَبِّ اَدْخِلْن۪ي مُدْخَلَ صِدْقٍ  cümlesi, nida üslubunda talebî inşâî isnaddır.

Nida harfinin ve münada olan  رَبِّ ’deki mütekellim zamirinin hazfi nida edenin münadaya yakın olma isteğine işarettir. Muzâfun ileyhin ve nida harfinin hazfi, îcâz-ı hazif sanatıdır.

رَبِّ  izafetinde, Rabb isminin Peygamber Efendimize ait zamire muzâf olması onu şereflendirmek içindir.

Nidanın cevabı olan  اَدْخِلْن۪ي مُدْخَلَ صِدْقٍ  cümlesi, emir üslubunda talebî inşâî isnaddır.

Cümle emir üslubunda geldiği halde, dua manası taşıyarak, vaz edildiği anlamın dışında anlam yüklenmiştir. Dolayısıyla mecaz-ı mürsel mürekkepdir.

Aynı üslupta gelen  وَاَخْرِجْن۪ي مُخْرَجَ صِدْقٍ  cümlesi, makabline tezat nedeniyle atfedilmiştir.

Yine aynı üslupta gelerek makabline atfedilen  وَاجْعَلْ ل۪ي مِنْ لَدُنْكَ سُلْطَاناً نَص۪يراً  cümlesinin atıf sebebi, hükümde ortaklıktır.

اَدْخِلْن۪ي - مُدْخَلَ  ve  اَخْرِجْن۪ي - مُخْرَجَ  kelime grupları arasında iştikak cinası, reddü’l-acüz ale’s-sadr sanatları ve bu iki grup arasında tıbâk- ı îcab sanatı vardır.

صِدْقٍ  kelimesinin tekrarında ıtnâb ve reddü’l-acüz ale’s-sadr sanatları vardır.

لَدُنْكَ  izafeti  لَدُنْ ’un şanı içindir.

سُلْطَاناً - نَص۪يراً  kelimeleri arasında mürâât-ı nazîr sanatı vardır.

اَدْخِلْن۪ي مُدْخَلَ صِدْقٍ (Beni güzel bir şekilde sok) - اَخْرِجْن۪ي مُخْرَجَ صِدْقٍ (Beni güzel bir şekilde çıkart) cümleleri arasında güzel bir mukâbele sanatı vardır. (Safvetu’t Tefasir)