وَقُلْ جَٓاءَ الْحَقُّ وَزَهَقَ الْبَاطِلُۜ اِنَّ الْبَاطِلَ كَانَ زَهُوقاً
وَقُلْ جَٓاءَ الْحَقُّ وَزَهَقَ الْبَاطِلُۜ
Fiil cümlesidir. وَ atıf harfidir. Matuf ve matufun aleyhin hükümde ortak olduğunu belirtir. İkisi arasında tertip olduğunu göstermez. Vav ile yapılan atıfta matuf ve matufun aleyh yer değiştirebilir. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)
قُلْ sükun üzere mebni emir fiildir. Faili müstetir olup takdiri أنت ’dir.
Mekulü’l-kavli جَٓاءَ الْحَقُّ ’dir. قُلْ fiilinin mef’ûlun bihi olarak mahallen mansubdur.
جَٓاءَ fetha üzere mebni mazi fiildir. الْحَقُّ fail olup lafzen merfûdur.
وَ atıf harfidir. زَهَقَ fetha üzere mebni mazi fiildir. الْبَاطِلُ fail olup lafzen merfûdur.
اِنَّ الْبَاطِلَ كَانَ زَهُوقاً
İsim cümlesidir. اِنَّ tekid harfidir. İsim cümlesinin önüne gelir. İsmini nasb haberini ref eder.
الْبَاطِلَ kelimesi اِنَّ ’nin ismi olup fetha ile mansubdur. كَانَ زَهُوقاً cümlesi اِنَّ ’nin haberi olarak mahallen merfûdur.
كَانَ nakıs mebni mazi fiildir. İsim cümlesinin önüne geldiğinde ismini ref haberini nasb eder. كَانَ ’nin ismi müstetir olup takdiri هُو ’dir. زَهُوقاً kelimesi كَانَ ’nin ismi olup fetha ile mansubdur.
الْبَاطِلُ kelimesi sülasisi olan بطل fiilin ism-i failidir.
İsm-i fail; eylemi yapan ve gerçekleştiren demektir. Geçici olarak o sıfatı yüklenen isimdir. İsm-i fail; hem varlığa (zata) hem de onun sıfatına delalet eden kelimelerdir. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)
زَهُوقاً kelimesi فعول vezninde sıfat-ı müşebbehedir.
Sıfat-ı müşebbehe; “Benzeyen sıfat” demektir. İsm-i faile benzediği için bu adı almıştır. İsm-i failin ifade ettiği anlam geçici olduğu halde, sıfat-ı müşebbehenin ifade ettiği anlam kalıcıdır. İsm-i fail değişen ve yenilenen vasfa delalet eder. Sıfat-ı müşebbehe sürekli ve sabit vasfa delalet eder. Bu süreklilik ve sabitlik az veya çok, bazen de sonsuza kadar devam eder. Geniş zamana delalet eder. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)
وَقُلْ جَٓاءَ الْحَقُّ وَزَهَقَ الْبَاطِلُۜ
Ayet و harfiyle önceki ayete atfedilmiştir. Ayette mütekellim Allah Teâlâ, muhatap Hz. Peygamberdir. Cümle emir üslubunda talebî inşâî isnaddır.
قُلْ fiilinin mekulü’l-kavli olan جَٓاءَ الْحَقُّ, müspet mazi fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır. Aynı üslupta gelen وَزَهَقَ الْبَاطِلُۜ cümlesi, mekulü’l-kavle tezâyüf nedeniyle atfedilmiştir. İki cümledeki fiiller mazi sıygada gelerek hudûs, sebat, temekkün ve istikrara işaret etmiştir. (Hâlidî, Vakafât, s. 107)
الْحَقُّ - الْبَاطِلُ ve kelimeleri arasında tıbâk-ı îcab, جَٓاءَ - زَهُوقاً kelimeleri arasında tıbâk-ı hafî sanatı vardır.
زَهُوقاً fiilinde irsâd vardır. Bu kelimenin tekrarında reddü’l-acüz ale’s-sadr sanatları vardır.
الْبَاطِلَ - زَهُوقاً arasında mürâât-ı nazîr sanatı vardır.
جَٓاءَ الْحَقُّ [Hak geldi] - زَهَقَ الْبَاطِلُ [Batıl yok oldu] cümleleri arasında güzel bir mukabele sanatı vardır. (Safvetu’t Tefasir)
اِنَّ الْبَاطِلَ كَانَ زَهُوقاً
Ta’liliyye olarak fasılla gelen cümlenin fasıl sebebi şibh-i kemâli ittisâldir. اِنَّ ile tekid edilmiş isim cümlesi, faide-i haber inkârî kelamdır.
اِنَّ ’nin haberi كَانَ ’nin dahil olduğu sübut ve istimrar ifade eden isim cümlesi olup faide-i haber ibtidaî kelamdır.
İsim cümleleri sübut ifade eder. İsim cümlelerinin asıl kuruluş sebebi; müsnedin, müsnedün ileyh için sabit olduğunu ifade etmektir. İsim cümlesinin haberi müfred ya da isim cümlesi olursa asıl konulduğu mana olan sübutu veya bazı karînelerle istimrarı (devamlılığı) ifade eder. İstimrar ifadesi daha çok medh ve zem durumlarında olur. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur'an Işığında Belâgat Dersleri Meânî İlmi)
كَانَ ’nin haberi olan زَهُوقاً kelimesi sıfat-ı müşebbehe kalıbında gelerek mübalağa ifade etmiştir.
İsm-i fail, kişinin elinde olan fiillerden yapılır. İrade dışında olan fiillerden ism-i fail yapılmaz. Bu tür fiilierin ism-i failini sıfat-ı müşebbehe üstlenir. (Yrd. Doç. Dr. M. Akif Özdoğan KSÜ. İlahiyat Fakültesi Dergisi 10 (2007) s. 55-90 Arapçada İsm-i Fâil ve İşlevleri)
Mesel tarikinde tezyîldir. Atasözü gibi yaygınlaşmıştır. Itnâb babındandır.
Sağlam ve sarsılmaz İslâm dini geldi, şirk, küfür ve her türlü batıl yok olup gitti. Zira asılsız ve temelsiz olduğu için batıl olan her şey yok olup gitmeye mahkûmdur.
Ayetin ikinci kısmını oluşturan اِنَّ الْبَاطِلَ كَانَ زَهُوقاً cümlesi tezyîl maksadıyla getirilen müstakil bir cümle olup birinci cümlenin manasını tekid etmektedir.
Görüldüğü gibi sözün anlamını güçlendirmek için getirilen ilave cümlelerle de ıtnâb yapılmaktadır. (Süleyman Gür, Kâzî Beyzâvî Tefsîrinde Belâgat İlmi ve Uygulanışı)