Kehf Sûresi 100. Ayet

وَعَرَضْنَا جَهَنَّمَ يَوْمَئِذٍ لِلْكَافِر۪ينَ عَرْضاًۙ  ...

O gün cehennemi; gözleri Zikr’ime (Kur’an’a) karşı perdeli olan ve onu dinleme zahmetine dahi katlanamayan kâfirlerin karşısına (bütün dehşetiyle) dikeriz!  (100 - 101. Ayetler Meali)
 
Sıra Kelime Anlamı Kökü
1 وَعَرَضْنَا ve göstereceğiz ع ر ض
2 جَهَنَّمَ cehennemi
3 يَوْمَئِذٍ o gün
4 لِلْكَافِرِينَ kafirlere ك ف ر
5 عَرْضًا açıkça ع ر ض
 
Dünya ölçüleriyle mahiyeti kavranamayacak bir şey olan sûr, Allah’ın resulü tarafından boynuza benzetilmiştir. Sûra üflemekle görevli melek İsrâfil’dir. İki defa üfleyecek, birinci üfleyişte kâinattaki canlılar yok olacak, ikincisinde de bütün canlılar tekrar dirilecekler (bilgi için bk. En‘âm, 6/73) inkârları sebebiyle kalpleri kararmış olduğu için dünyada Allah’ın varlığını ve kudretini gösteren deliller karşısında gözlerini ve kulaklarını kapayıp onları görmezden ve işitmezlikten gelenler âhirette cehennemle yüz yüze getirileceklerdir.
 
Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 3 Sayfa: 581
 
Riyazus Salihin, 398 Nolu Hadis
İbni Mes’ûd radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Hesap gününde cehennem getirilir. Cehennemin yetmiş bin dizgini ve her bir dizgini çeken yetmiş bin de melek vardır.”
(Müslim, Cennet 29. Ayrıca bk. Tirmizî, Cehennem 1)
 

وَعَرَضْنَا جَهَنَّمَ يَوْمَئِذٍ لِلْكَافِر۪ينَ عَرْضاًۙ

 

Fiil cümlesidir.  عَرَضْنَا  sükun üzere mebni mazi fiildir. Mütekellim zamir  نَا  fail olarak mahallen merfûdur.

جَهَنَّمَ  mef’ûlun bih olup fetha ile mansubdur. Gayri munsarif bir kelimedir.

Gayri munsarif isimler: Kesra (esre) ve tenvini alamayan isimlerdir. Gayri munsarif isimler esre yerine fetha alırlar. Yani bu isimler ref halinde damme, nasb halinde fetha, cer halinde yine fetha alırlar.

Gayri munsarife “memnu’un mine’s-sarf (  اَلْمَمْنُوعُ مِنَ الصَّرفِ  ) da denir.

Arapçada kullanılmakla birlikte Arapça kökenli olmayan alem (özel) isimler (Yer, ülke, kişi adları vb. gibi isimler) de gayri munsarife girer. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)

يَوْمَئِذٍ  zaman zarfı,  إذ  için muzâftır.  عَرَضْنَا  fiiline müteallıktır.  إذ  mahzuf cümleye muzâftır. Kelimenin sonundaki tenvin mahzuf muzâfun ileyhten ivazdır.

لِلْكَافِر۪ينَ  car mecruru  عَرَضْنَا  fiiline müteallıktır.  الْكَافِر۪ينَ ‘nin cer alameti  ي ‘dir. Cemi müzekker kelimeler harfle îrablanır.

عَرْضاً  mef’ûlu mutlak olup fetha ile mansubdur.

Mef’ûlu mutlak: Fiil ile aynı kökten gelen masdardır. Mef’ûlu mutlak harf-i cer almaz. Harf-i cer alırsa hal olur. Mef’ûlu mutlak cümle olmaz. Mef’ûlu mutlak üçe ayrılır:

1) Tekid (Kuvvetlendirmek) İçin: Fiilin manasını kuvvetlendirir. Masdar olur. Daima müfreddir. Fiilinden sonra gelir. Türkçeye “muhakkak, şüphesiz, gerçekten, çok, iyice, öyle ki” diye tercüme edilir.

2) Nev’ini (Çeşidini) Belirtmek İçin: Fiilin nasıl meydana geldiğini ve nev’ini bildirir. Nev’ini bildiren mef’ûlun mutlak umumiyetle sıfat veya izafet terkibi halinde gelir. Tesniye ve cemi de olabilir. Fiilinin önüne geçebilir. Türkçeye “gibi, şeklinde, aynen, tıpkı, tam” diye tercüme edilir.

3) Adedini (Sayısını) Belirtmek İçin: Failin yaptığı işin sayısını belirtir. Adedini belirten mef’ûlu mutlak  فَعْلَةً  vezninden gelen bina-ı (masdar-ı) merreden yapılır.

مَرَّةً  kelimesi de mef’ûlun mutlak olur. Fiilinin önüne geçebilir. Türkçeye “kere, defa” diye tercüme edilir. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)  

الْكَافِر۪ينَ  kelimesi, sülâsî mücerredi olan  كفر  fiilin ism-i failidir.

İsm-i fail; eylemi yapan ve gerçekleştiren demektir. Geçici olarak o sıfatı yüklenen isimdir. İsm-i fail; hem varlığa (zata) hem de onun sıfatına delalet eden kelimelerdir. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)

 

وَعَرَضْنَا جَهَنَّمَ يَوْمَئِذٍ لِلْكَافِر۪ينَ عَرْضاًۙ

 

Cümle  وَ  ‘la, …  جَمَعْنَا  cümlesine atfedilmiştir. Müspet mazi fiil sıygasında faide-i haber talebî kelamdır.

Fiilin azamet zamirine isnadı tazim ifade etmiştir.

يَوْمَئِذٍ  kıyamet gününden kinayedir.

عَرْضاًۙ  mef'ûlu mutlaktır ve tekid ifade eder.

عَرَضْنَا  ve  عَرْضاًۙ  kelimeleri arasında cinas-ı iştikak ve reddü’l-acüz ale’s-sadr sanatları vardır.  

Mahşerde toplanacak olan herkes cehennemi göreceği halde, bu göstermenin kâfirlere tahsis edilmesi, bunun özellikle kâfirler için olmasından dolayıdır. (Ebüssuûd)