مَا لَهُمْ بِه۪ مِنْ عِلْمٍ وَلَا لِاٰبَٓائِهِمْۜ كَبُرَتْ كَلِمَةً تَخْرُجُ مِنْ اَفْوَاهِهِمْۜ اِنْ يَقُولُونَ اِلَّا كَذِباً
Sıra | Kelime | Anlamı | Kökü |
---|---|---|---|
1 | مَا | yoktur |
|
2 | لَهُمْ | onların |
|
3 | بِهِ | bu hususta |
|
4 | مِنْ | hiçbir |
|
5 | عِلْمٍ | bilgisi |
|
6 | وَلَا | ve yoktur |
|
7 | لِابَائِهِمْ | atalarının |
|
8 | كَبُرَتْ | ne büyük (küstahça) |
|
9 | كَلِمَةً | söz |
|
10 | تَخْرُجُ | çıkıyor |
|
11 | مِنْ | -ndan |
|
12 | أَفْوَاهِهِمْ | ağızları- |
|
13 | إِنْ |
|
|
14 | يَقُولُونَ | onlar söylemiyorlar |
|
15 | إِلَّا | başka bir şey |
|
16 | كَذِبًا | yalandan |
|
مَا لَهُمْ بِه۪ مِنْ عِلْمٍ وَلَا لِاٰبَٓائِهِمْۜ
مَا nefy harfi olup olumsuzluk manasındadır. لَهُمْ car mecruru mahzuf mübtedanın haberine müteallıktır.
بِه۪ car mecruru عِلْمٍ ’in mahzuf haline müteallıktır. مِنْ harf-i ceri zaiddir. عِلْمٍ lafzen mecrur, muahhar mübteda olarak mahallen merfûdur.
وَ atıf harfidir. لَا zaid harftir. لَا nefy harfinin tekrarı olumsuzluğu tekid içindir. لِاٰبَٓائِهِمْ kelimesi atıf harfi وَ ’la لَهُمْ ’ye matuftur.
كَبُرَتْ كَلِمَةً تَخْرُجُ مِنْ اَفْوَاهِهِمْۜ
Fiil cümlesidir. كَبُرَتْ fetha üzere mebni mazi fiildir. تْ te’nis alametidir. Faili müstetir olup takdiri هى ’dir.
كَلِمَةً kelimesi temyiz olup lafen mansubdur. تَخْرُجُ fiili, كَلِمَةً ’in sıfatı olarak mahallen mansubdur.
Nekre isimden sonra gelen cümle veya şibh-i cümle sıfat olur. Marife isimden sonra gelen cümle veya şibh-i cümle hal olur. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)
تَخْرُجُ merfû muzari fiildir. Faili müstetir olup takdiri هى’dir.
مِنْ اَفْوَاهِهِمْ car mecruru تَخْرُجُ fiiline müteallıktır. Muttasıl zamir هِمْ muzâfun ileyh olarak mahallen mecrurdur.
اِنْ يَقُولُونَ اِلَّا كَذِباً
اِنْ nefy harfi olup olumsuzluk manasındadır. يَقُولُونَ fiili, نَ ’un sübutuyla merfû muzari fiildir. Zamir olan çoğul و ’ı fail olup mahallen merfûdur.
اِلَّا hasr edatıdır. كَذِباً mef’ûlun bih olup fetha ile mansubdur.
مَا لَهُمْ بِه۪ مِنْ عِلْمٍ وَلَا لِاٰبَٓائِهِمْۜ
Beyânî istînâf olarak fasılla gelen cümlenin fasıl sebebi şibh-i kemâl-i ittisâldir. Mütekellim Allah Teâlâ’dır.
Menfi isim cümlesi formunda gelmiş faide-i haber ibtidaî kelamdır. Zaid harf ve takdim kasrı olmak üzere iki unsurla tekid edilmiştir. Cümlede takdim-tehir ve îcâz-ı hazif sanatları vardır.
لَهُمْ mahzuf mukaddem habere müteallıktır. Muahhar mübteda olan مِنْ عِلْمٍ ’deki مِنْ harfi zaiddir. Tekid ifade eder. Müsnedün ileyh olan عِلْمٍ ‘nin nekre gelişi, taklîl ifade eder. Bilindiği gibi olumsuz siyakta nekre umum ifade ederken yine olumsuz cümledeki مِنْ , ‘hiç’ anlamı verir.
وَلَا لِاٰبَٓائِهِمْ , temâsül nedeniyle لَهُمْ ’a atfedilmiştir ve onun gibi mahzuf habere müteallıktır. Bu ibaredeki لَا , olumsuzluğu tekid eden zaid harftir.
Allah'ın evlat edindiğine dair onların hiçbir bilgisi yoktur. Bu, malumun veya imkânının tahkiki varken, onların bunun yolunu ihlal ettikleri anlamında değil, haddi zatında bunun imkânsız olduğu anlamındadır. Keza, onların taklit ettikleri atalarının da buna dair hiçbir bilgileri yoktur! Böylece hepsi cehalet ve dalalet çölünde yollarını şaşırmışlardır. (Ebüssuûd)
كَبُرَتْ كَلِمَةً تَخْرُجُ مِنْ اَفْوَاهِهِمْۜ
İstînâfiyye olarak fasılla gelmiştir. Müspet mazi fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır. كَلِمَةً ’deki tenvin tahkir içindir.
تَخْرُجُ مِنْ اَفْوَاهِهِمْ cümlesi, كَلِمَةً için sıfattır. Dolayısıyla cümlede ıtnâb sanatı vardır. Muzari fiil sıygasında gelerek teceddüt, istimrar ve tecessüm ifade etmiştir.
Sıfat, tabi olduğu kelimenin sahip olduğu bir özelliğe işaret etmek için kullanılan bir açıklama biçimidir. Sıfatın kullanılmasının, matbusunun daha iyi tanınması, övülmesi, yerilmesi, pekiştirilmesi, acındırılması, kapalılığının giderilmesi, tahsis edilmesi gibi maksatları vardır. Itnâb, bazen de sıfatlar vasıtasıyla yapılmaktadır. (Ar. Gör. Ömer Kara, Belâgat İlminde İki İfade Biçimi: Itnâb-Îcâz (I) Kur'an Metninin Anlaşılmasındaki Rolü Üzerine Bir Deneme)
كَبُرَتْ كَلِمَةً ifadesinde, كَلِمَةً ’nin büyüklük ile nitelenmesi dolayısıyla istiare vardır. Kastedilen, o sözün manasının fena, mefhumunun büyük (yanlış) olmasıdır. Sözün açılımı كَبُرَتْ كَلِمَةً كَلِمَةً şeklindedir. Burada كَلِمَةً ’in mansub okunmasının iki tevili vardır. Birisi, (fiilin gizli faili olan) zamiri açıklayan öğe (temyiz) olarak mansub okunmasıdır. Diğer tevil de yerme fiiline aktarılmış olan كَبُرَتْ fiilinde temyiz işlevi görmesidir. (Şerîf er-Radî, Kur'an Mecazları)
Bu kelime hem temyiz olmak üzere nasb ile كَلِمَةً şeklinde hem de fail olmak üzere ref ile de okunmuştur. Vahidî şöyle der: “Temyiz getirmenin manası şudur: ‘yalan’ ‘cehalet’ veya ‘iftira’ bakımından müthiş bir şey olduğu sanılabilir. Fakat كَلِمَةً demekle diğer ihtimallerden ayırt etmiş olursun. Böylece temyiz olarak mansub olur. Nahivciler ‘Nasb daha kuvvetli ve daha beliğdir.’ demişlerdir. Ayet-i kerimenin üslubunda, taaccüp manası da vardır, buna göre sanki ‘’Bu ne acayip kelime ne çirkin söz!’’ denmek istenmiştir.” (Fahreddin er-Râzî)
تَخْرُجُ مِنْ اَفْوَاهِهِمْ “Ağızlarından çıkan…” nitelemesi, bu sözün insanlar nezdinde, gerçekten kötü olduğuna, hoş karşılanmadığına delalet eder. Buna göre Cenab-ı Hak sanki “Onların söylemiş olduğu bu sözü, son derece fasit ve batıl olduğu için kendi akıl ve fikirleri de benimsememiştir. Binaenaleyh bu sanki onların lisanlarının taklit yoluyla söylemiş olduğu bir şeydir. Çünkü onlar, bu sözü söylemelerine rağmen akıl ve fikirleri ise bu sözü kabul etmemiş, aksine bundan nefret etmiştir.” (Fahreddin er-Râzî)
اِنْ يَقُولُونَ اِلَّا كَذِباً
Ta’liliyye olarak fasılla gelen cümlenin fasıl sebebi şibh-i kemâli ittisâldir. Ta’lil cümleleri ıtnâb babındandır. Menfi muzari fiil sıygasında faide-i haber inkârî kelamdır.
Nefy harfi اِنْ ve istisna edatı اِلَّا ile oluşan kasr cümleyi tekid etmiştir. Fiille mef’ûlü arasındaki kasr, söylediklerinin yalandan başka birşey olmadığını kesin ve etkili şekilde ifade etmiştir.
يَقُولُونَ maksûr/sıfat, كَذِباً maksûrun aleyh/mevsuftur.
Bu durumda kasr-ı sıfat ale’l-mevsûf olması caizdir. Yani fail tarafından gerçekleştirilen fiil, başka mef’ûllere değil zikredilen mef’ûle tahsis edilmiştir. O mef'ûlde vaki olan başka fiiller vardır. Kasr cümlesinde çoğunlukla olumlu mana açıkça ifade edilirken olumsuz mana zımnen ifade edilir. Bu üslupta îcâz ve mübalağa vardır. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur'an Işığında Belâgat Dersleri Meânî İlmi)
Mef’ûl olan كَذِباً ’deki tenvin, tahkir ifade eder.
Allah Teâlâ onların Allah’ın çocuğu olduğunu söylemelerini “yalan” olmakla nitelemiştir. Böylece biz, onu söyleyen onun vakıaya mutabık olduğunu ister bilsin isterse bilmesin, haber verilen şeye uymayan her haberin yalan olduğunu anlamış oluyoruz. (Fahreddin er-Râzî)