قَالَ ذٰلِكَ مَا كُنَّا نَبْغِۗ فَارْتَدَّا عَلٰٓى اٰثَارِهِمَا قَصَصاًۙ
قَالَ ذٰلِكَ مَا كُنَّا نَبْغِۗ فَارْتَدَّا عَلٰٓى اٰثَارِهِمَا قَصَصاًۙ
Fiil cümlesidir. قَالَ fetha üzere mebni mazi fiildir. Faili müstetir olup takdiri هو ‘dir.
Mekulü’l-kavli, ذٰلِكَ مَا كُنَّا نَبْغِ ‘dir. قَالَ fiilinin mef’ûlun bihi olarak mahallen mansubdur.
ذٰ işaret ismi, sükun üzere mebni,mübteda olarak mahallen merfûdur. ل harfi buud yani uzaklık bildiren harf, ك ise muhatap zamiridir.
Müşterek ism-i mevsûl مَا , haber olarak mahallen mansubdur. İsm-i mevsûlun sılası كُنَّا نَبْغِ ‘dir. Îrabdan mahalli yoktur.
كُنَّا nakıs, mebni mazi fiildir. İsim cümlesinin önüne geldiğinde, ismini ref haberini nasb eder.
نَا muttasıl zamiri كَانَ ’nin ismi olarak mahallen merfûdur. نَبْغِ fiili, كَانَ ’nin haberi olarak mahallen mansubdur. نَبْغِ fiili, ى üzere mukadder damme ile merfû muzari fiildir. Faili müstetir olup takdiri نحن ‘dur.
فَ atıf harfidir. ارْتَدَّا fetha üzere mebni mazi fiildir. Zamir olan elif fail olarak mahallen merfûdur. عَلٰٓى اٰثَارِهِمَا car mecruru ارْتَدَّا fiiline müteallıktır. Muttasıl zamir هِمَا muzâfun ileyh olarak mahallen mecrurdur.
قَصَصاً hal yerinde kullanılmış bir masdardır, [onlar, izlerini takip eden kimseler olarak geri döndüler] demektir. Veya fiilin mef'ûl-ü mutlakıdır.
ارْتَدَّا fiili, sülâsî mücerrede iki harf ilave edilerek mezid yapılan fiillerdendir. İftiâl babındadır. Sülâsîsi ردد ’dır.
Bu bab fiile mutavaat (dönüşlülük), ittihaz (edinmek, bir şeyi kendisi için yapmak), müşareket (ortaklık), izhar (göstermek), ihtiyar (seçmek), talep ve çaba göstermek anlamları katar.
قَالَ ذٰلِكَ مَا كُنَّا نَبْغِۗ
Ayet istînâfiyye olarak fasılla gelmiştir. Allah Teâlâ, Musa (as)’ın sözlerini bildirmektedir.
Müspet mazi fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır. قَالَ fiilinin mekulü’l-kavli olan ذٰلِكَ مَا كُنَّا نَبْغِۗ , sübut ifade eden isim cümlesidir. Müsnedün ileyhin işaret ismi ile gelmesi işaret edilenin önemini vurgulamak içindir. Müsned konumundaki müşterek ism-i mevsûl مَا ’nın sılası كُنَّا نَبْغِۗ , nakıs fiil كَان ‘nin dahil olduğu isim cümlesidir. كَان ’nin haberi olan نَبْغِۗ , müspet muzari fiil sıygasında gelerek hükmü takviye, teceddüt, istimrar ve tecessüm ifade etmiştir.
ذٰلِكَ ile olaya işaret edilerek konunun önemi vurgulanmıştır.
İşaret isminde istiare vardır. Bilindiği gibi işaret ismi mahsus şeyler için kullanılır. Ama burada olduğu gibi aklî şeyler için kullanıldığında istiare olur. Câmi’; her ikisinde de ‘‘vücudun tahakkuku’’dur. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur'an Işığında Belâgat Dersleri Beyân İlmi)
Sıla cümlesinde كَان ‘nin haberi olan نَبْغِۗ fiilinin sonundaki ي harfi hazf edilmiştir.
Mekulü’l-kavl cümlesinde müsnedün ileyhin işaret ismi, müsnedin ism-i mevsûl oluşu, sıla cümlesinin كَان ile gelmesi ve نَبْغِۗ fiilinin sonundaki ي ‘nin hazf olunması, bütün bunlar, onların balığın durumunu hatırlamaları sırasındaki heyecanlarını yansıtan işaretler olabilir.
نَبْغِۗ kelimesinin aslı, نَبْغِۗي ‘dir. Kesreden anlaşıldığı için ve hafifletmek maksadıyla ي harfi hazf edilmiştir. Normal olan, bunun hazf edilmemesidir. Çünkü Araplar, normalde isimlerin sonundaki bu gibi ي 'ları hazf ederler. Bu ise fiildir. Fakat zayıf bir kurala göre bazı durumlarda hazfi mümkündür. Bu ي , kendisinden sonra gelen, sakin harften ötürü hazf edilir. (Fahreddin er-Râzî, Elmalılı)
فَارْتَدَّا عَلٰٓى اٰثَارِهِمَا قَصَصاًۙ
Ayetin ikinci cümlesi istînâfa atfedilmiştir. Cümleler arasındaki anlam bütünlüğü barizdir. فَ ile atfedilmesi aradan zaman geçmediğine işarettir. Müspet mazi fiil sıygasında faide-i haber talebî kelamdır.
قَصَصاًۙ mahzuf bir fiilin mef’ûlü mutlakı olarak nasb olmuştur. Veya haldir.
قَصَصاًۙ kelimesi, hal yerinde kullanılmış bir masdardır, [onlar, izlerini takib eden kimseler olarak geri döndüler] demektir. Veya fiilin mef'ûl-ü mutlakıdır. Çünkü ارْتَدَّ fiili, burada izini takip etti, izledi manasınadır. Velhasıl, o ikisi, aradıkları o alim zatın oturduğu yeri geçmiş olduklarını anlayınca, geri döndüler. (Fahreddin er- Râzî)