Kehf Sûresi 67. Ayet

قَالَ اِنَّكَ لَنْ تَسْتَط۪يعَ مَعِيَ صَبْراً  ...

Adam, şöyle dedi: “Doğrusu sen benimle beraberliğe asla sabredemezsin.”
 
Sıra Kelime Anlamı Kökü
1 قَالَ dedi ki ق و ل
2 إِنَّكَ sen
3 لَنْ asla
4 تَسْتَطِيعَ dayanamazsın ط و ع
5 مَعِيَ benimle beraber bulunmaya
6 صَبْرًا sabırla ص ب ر
 

قَالَ اِنَّكَ لَنْ تَسْتَط۪يعَ مَعِيَ صَبْراً

 

Fiil cümlesidir.  قَالَ  fetha üzere mebni mazi fiildir. Faili müstetir olup takdiri هو ‘dir.

Mekulü’l-kavli,  اِنَّكَ لَنْ تَسْتَط۪يعَ ‘dir.  قَالَ  fiilinin mef’ûlun bihi olarak mahallen mansubdur.

اِنَّ  tekid harfidir. İsim cümlesinin önüne gelir. İsmini nasb haberini ref eder. كَ  muttasıl zamiri  اِنَّ ’nin ismi olarak mahallen mansubdur.  لَنْ تَسْتَط۪يعَ  cümlesi  اِنَّ ’nin haberi olarak mahallen merfûdur.

لَنْ  muzariyi nasb ederek manasını olumsuz istikbale çeviren tekid harfidir.  تَسْتَط۪يعَ   mansub muzari fiildir. Faili müstetir olup takdiri  أنت ‘dir.

مَعِيَ  mekân zarfı, failin mahzuf haline müteallıktır. Takdiri;  ماشيا معي (Benimle birlikte yürüyerek) şeklindedir.

صَبْراً  mef’ûlun bih olup fetha ile mansubdur.

تَسْتَط۪يعَ  fiili, sülâsî mücerrede üç harf ilave edilerek mezid yapılan fiillerdendir. İstif’âl babındadır. Sülâsîsi  طوع ’dir.

Bu bab fiile talep, tehavvül, vicdan, mutavaat, ittihaz ve itikat gibi anlamlar katar.

 

قَالَ اِنَّكَ لَنْ تَسْتَط۪يعَ مَعِيَ صَبْراً

 

İstînâfiyye olarak fasılla gelen ayetin fasıl sebebi, şibh-i kemâl-i ittisâldir. Allah Teâlâ, Hızır (as)’ın sözlerini bildirmektedir.

Ayet, müspet mazi fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır.  قَالَ  fiilinin mekulü’l-kavli  اِنَّكَ لَنْ تَسْتَط۪يعَ مَعِيَ صَبْراً  cümlesiاِنَّ  ile tekid edilmiş isim cümlesi faide-i haber inkârî kelamdır.  اِنَّ ’nin haberi ise menfi muzari fiil sıygasında faide-i haber talebî kelamdır.

اِنَّ ‘nin haberinin fiil cümlesi olarak gelmesi zamirin tekrarı sebebiyle hükmü takviye, teceddüt ve istimrar ifade eder. Ayrıca muzari fiil oluşu, olayı gözümüzde canlandırma imkânı verir.

Hızır (as)’ın, Musa (as)’a cevabındaki tekidli ifade, onun ittibaının gerçek manada olabileceğine inanmadığına, Hz. Musa’nın buna olan inancının doğru olmadığını düşündüğüne işarettir.

Mef’ûl olan  صَبْراً ’in nekre gelişi kıllet ve nev ifade eder. Menfî siyakta nekre selbin umumuna işarettir.

لَنْ  harfi,  تَسْتَط۪يعَ  fiilini nasb ederek zamanı müstakbele çevirmiştir. Ayrıca olumsuz manada asla anlamı katarak tekid bildirmiştir.

Alimlerimiz, ayet-i kerimedeki  اِنَّكَ لَنْ تَسْتَط۪يعَ مَعِيَ صَبْراً  [Doğrusu sen, benim yanımda asla sabredemezsin] ifadesiyle fiilden önce  istitâ'anın bulunamıyacağına, istidlal ederek, şöyle demişlerdir: Şayet herhangi bir fiile muktedir olma işi (istitâa), fiilden önce mevcut olsaydı, o zaman, sabra muktedir olma işi, sabır fiilen tahakkuk etmeden önce Hz. Musa'da mevcut olmuş olurdu. (Fahreddin er-Râzî)

Sabredemeyeceğini birkaç çeşit tekidle vurguladı; sanki bunun mümkün olamayacağını ima etti, sebebini ve mazeretini de şöyle bildirdi. (Beyzâvî)