فَانْطَلَقَا۠ حَتّٰٓى اِذَا رَكِبَا فِي السَّف۪ينَةِ خَرَقَهَاۜ قَالَ اَخَرَقْتَهَا لِتُغْرِقَ اَهْلَهَاۚ لَقَدْ جِئْتَ شَيْـٔاً اِمْراً
Sıra | Kelime | Anlamı | Kökü |
---|---|---|---|
1 | فَانْطَلَقَا | sonra yürüdüler |
|
2 | حَتَّىٰ | nihayet |
|
3 | إِذَا | zaman |
|
4 | رَكِبَا | bindikleri |
|
5 | فِي |
|
|
6 | السَّفِينَةِ | gemiye |
|
7 | خَرَقَهَا | onu deliverdi |
|
8 | قَالَ | dedi |
|
9 | أَخَرَقْتَهَا | mi onu deldin? |
|
10 | لِتُغْرِقَ | boğmak için |
|
11 | أَهْلَهَا | halkını |
|
12 | لَقَدْ | gerçekten |
|
13 | جِئْتَ | sen yaptın |
|
14 | شَيْئًا | bir iş |
|
15 | إِمْرًا | çok tehlikeli |
|
Haraqa خرق :
خَرْق sözcüğü bir şeyi hiç düşünmeden ve sonucunu hesap etmeden sırf ifsad etmek, bozmak maksadıyla kesmek, yırtmak ya da koparmaktır. (Müfredat)
Kuran’ı Kerim’de tek bir türev olarak 4 kez geçmiştir. (Mucemul Müfehres)
Türkçede kullanılan şekilleri hârika, hârikulâde ve hırkadır. (Kuranı Anlayarak Okuma Rehberi)
Sefene سفن : سَفْن bir nesnenin dış yüzeyini törpülemektir. Ya bu temel anlam göz önünde bulundurularak (dış yüzeyini yontma anlamı) veya suyu sıyırıp geçtiği için gemiye سَفِينَة denmiştir. Daha sonra سَفِينَة sözcüğü mecazi olarak kolay binilen her şey için de kullanılır olmuştur. (Müfredat)
Kuran’ı Kerim’de tek bir isim formunda 4 kez geçmiştir. (Mucemul Müfehres) Türkçede kullanılan şekilleri sefine (gemi) ve sefâin (gemilerin yol alması)dir. (Kuranı Anlayarak Okuma Rehberi)
فَانْطَلَقَا۠ حَتّٰٓى اِذَا رَكِبَا فِي السَّف۪ينَةِ خَرَقَهَاۜ
Fiil cümlesidir. فَ istînâfiyyedir. انْطَلَقَا fetha üzere mebni mazi fiildir. Zamir olan elif fail olarak mahallen merfûdur.
حَتّٰٓى ibtida harfidir. حَتّٰٓى edatı 3 şekilde kullanılabilir:
1) Harf-i cer olarak gelir. 2) Başlangıç edatı olarak gelir. 3) Atıf edatı olarak gelir. Burada başlangıç edatı olarak kullanılmıştır. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)
اِذَا şart manası taşıyan, cezmetmeyen zaman zarfıdır. Vuku bulma ihtimali kuvvetli veya kesin olan durumlar için gelir. Cümleye muzâf olur. Kendisinden sonra gelen muzâfun ileyh cümlesi aynı zamanda şart cümlesidir.
إِذَا ’dan sonraki şart cümlesinin fiili, mazi veya muzari olur. Cevabı ise umumiyetle muzari olur, mazi de olsa muzari manası verilir:
a. إِذَا fiil cümlesinden önce gelirse, zarf (zaman ismi); isim cümlesinden önce gelirse (mufâcee=sürpriz) harfi olur.
b. إِذَا nın cevap cümlesi, iki muzari fiili cezm edenlerin cevap cümleleri gibi mazi, muzari, emir, istikbal, isim cümlesi şeklinde gelir. Cevabın başına (ف)’nın gelip gelmeme durumu, iki muzari fiili cezm edenlerle aynıdır. (Bk. Meczum muzariler, Cümle Kuruluşu, s. 114, 118)
c. Sükun üzere mebnidir. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)
رَكِبَا ile başlayan fiil cümlesi muzâfun ileyh olarak mahallen mecrurdur. رَكِبَا fetha üzere mebni mazi fiildir. Zamir olan elif fail olarak mahallen merfûdur. فِي السَّف۪ينَةِ car mecruru رَكِبَا fiiline müteallıktır.
فَ karinesi olmadan gelen خَرَقَهَا cümlesi şartın cevabıdır. خَرَقَهَا fetha üzere mebni mazi fiildir. Faili müstetir olup takdiri هو ‘dir. Muttasıl zamir هَا mef’ûlun bih olarak mahallen mansubdur.
انْطَلَقَا fiili, sülâsî mücerrede iki harf ilave edilerek mezid yapılan fiillerdendir. İnfiâl babındadır. Sülâsîsi طلق ’dir.
Bu bab fiile mutavaat, mücerred yapıdaki asıl anlamıyla kullanılması gibi anlamlar katar.
قَالَ اَخَرَقْتَهَا لِتُغْرِقَ اَهْلَهَاۚ
Fiil cümlesidir. قَالَ fetha üzere mebni mazi fiildir. Faili müstetir olup takdiri هو ‘dir.
Mekulü’l-kavli, اَخَرَقْتَهَا لِتُغْرِقَ ‘dir. قَالَ fiilinin mef’ûlun bihi olarak mahallen mansubdur. اَخَرَقْتَهَا sükun üzere mebni mazi fiildir. Muttasıl zamir تَ fail olarak mahallen merfûdur.
لِ harfi, تُغْرِقَ fiilini gizli اَنْ ’le nasb ederek manasını sebep bildiren masdara çeviren cer harfidir.
اَنْ ve masdar-ı müevvel, لِ harf-i ceriyle birlikte اَخَرَقْتَهَا fiiline müteallıktır.
تُغْرِقَ mansub muzari fiildir. Faili müstetir olup takdiri أنت ’dir.
اَنْ harfi 6 yerde gizli olarak gelebilir: 1) Harf-i cer olan حَتّٰٓى ’dan sonra, 2) Atıf olan اَوْ ’den sonra, 3) Lam-ı cuhûddan sonra, 4) Lam-ı ta’lilden (sebep bildiren لِ) sonra, 5) Vav-ı maiyye ( وَ )’den sonra, 6) Sebep fe ( فَ )’sinden sonra. Burada harf-i cerden sonra geldiği için gizlenmiştir. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)
اَهْلَهَا mef’ûlun bih olup fetha ile mansubdur. Muttasıl zamir هَا muzâfun ileyh olarak mahallen mecrurdur.
تُغْرِقَ fiili, sülâsî mücerrede bir harf ilave edilerek mezid yapılan fiillerdendir. İf’al babındadır. Sülâsîsi غرق ’dir.
İf’al babı fiille, tadiye (geçişlilik) kesret, haynunet (zamanı gelmesi), sayruret, izale, zamana ve mekâna duhul, temkin (imkân sağlamak), vicdan (bir vasıf üzere bulmak) mutavaat (tef’il babının dönüşlülüğü), tariz (arz etmek, maruz bırakmak) manaları katar.
لَقَدْ جِئْتَ شَيْـٔاً اِمْراً
لَ harfi, mahzuf kasemin cevabının başına gelen muvattie harfidir. قَدْ tahkik harfidir. Tekid ifade eder.
جِئْتَ sükun üzere mebni mazi fiildir. Muttasıl zamir تَ fail olup mahallen merfûdur.
شَيْـٔاً mef’ûlun bih olup fetha ile mansubdur. اِمْراً kelimesi شَيْـٔاً ‘in sıfatı olup lafzen mansubdur.
فَانْطَلَقَا۠ حَتّٰٓى اِذَا رَكِبَا فِي السَّف۪ينَةِ خَرَقَهَاۜ
فَ , istînâfiyyedir. Ayetin ilk cümlesi müspet mazi fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır. Gaye bildiren cer harfi ve akabindeki اِذَا رَكِبَا فِي السَّف۪ينَةِ خَرَقَهَاۜ cümlesi masdar teviliyle انْطَلَقَا۠ fiiline müteallıktır. Şart manalı zaman zarfı اِذَا ’nın muzâf olduğu رَكِبَا فِي السَّف۪ينَةِ cümlesi, şarttır. Müspet mazi fiil sıygasında gelen خَرَقَهَاۜ cümlesi şartın cevabı, aynı zamanda اِذَا ’nın müteallakıdır. Şart ve cevap cümlelerinden oluşan terkip, şart üslubunda faide-i haber ibtidaî kelamdır.
السَّف۪ينَةِ ‘deki marifelik ahd-i zihnîdir. (Âşûr)
Buradaki إذا , şart manasında değil, mazi zaman içindir. Bu zaman, her ikisi de gemiye bindiklerinde gemide gedik açtığı zamandır. Bu, gemiye binmelerinin delmek için olduğuna işaret eder. Çünkü niyet edilen şey, niyet eden tarafından başlatılır; zira onu önceden planlamıştı. (Âşûr)
قَالَ اَخَرَقْتَهَا لِتُغْرِقَ اَهْلَهَاۚ
Beyanî istînâf olarak fasılla gelen ayetin fasıl sebebi, şibh-i kemâl-i ittisâldir.
Ayet, müspet mazi fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır. قَالَ fiilinin mekulü’l-kavli olan اَخَرَقْتَهَا لِتُغْرِقَ اَهْلَهَاۚ , istifham üslubunda, talebi inşai isnaddır.
Bu cümle aslında soru sormak amacıyla söylenmiş bir söz değildir. Musa (as)’ın, olay karşısındaki şaşkınlığını ifade eden, taaccüp bildiren bir ifadedir. Vaz edildiği anlamın dışına çıkan ifade mecaz-ı mürsel mürekkebdir.
Hz. Musa اَخَرَقْتَهَا لِتُغْرِقَ اَهْلَهَاۚ [Geminin ehli boğulsunlar diye mi?] şeklindeki sorusunun cevabını bilmiyor değildir. Düşüncesine göre amaç, bundan başka birşey değildir. Bu manaya göre soru, tecâhül-i ârif sanatının güzel bir örneğidir.
لِ , muzariye dahil olan, ta’lil bildiren, fiili gizli أنْ ‘le nasb ederek masdara çeviren edattır. Akabindeki لِتُغْرِقَ اَهْلَهَاۚ cümlesiyle beraber masdar teviliyle اَخَرَقْتَهَا fiiline müteallıktır.
خَرَقَهَاۜ - اَخَرَقْتَهَا kelimeleri arasında iştikak cinası, لِتُغْرِقَ - خَرَقَهَاۜ kelimeleri arasında ise cinas-ı ıtlak vardır.
لَقَدْ جِئْتَ شَيْـٔاً اِمْراً
لَ , cümlenin mukadder bir yeminin cevabı olduğunun işaretidir. Mukadder kasem sebebiyle ayette îcâz-ı hazif sanatı vardır. Mahzufla birlikte cümle kasem üslubunda gayrı talebî inşâî isnaddır.
Kasemin cevabı olan جِئْتَ شَيْـٔاً اِمْراً cümlesi mahzuf kasem ve قَدْ ile tekid edilmiş müspet mazi fiil sıygasında, faide-i haber inkârî kelamdır. Hz. Musa’nın birden fazla tekidle söylediği bu sözlerden, olaya ne kadar çok şaşırdığını anlayabiliyoruz.
Mef’ûl olan شَيْـٔاً ’deki tenvin cins ifade eder. شَيْـٔاً için sıfat olan اِمْراً , ıtnâb sanatıdır.
Büyük bir iş yaptın ifadesi اَمِرَ الاِمْر deyiminden gelir ki iş büyümektir. (Beyzâvî)
Hz. Musa, o alimden südur eden bu alışılmadık şeyi görünce, bu sözü söylemiştir. O, o alimin kötü bir iş yaptığına inandığı için bunu söylememiş, tam aksine o işin izahına ve gerekçesine vakıf olmayı arzuladığı için böyle demiştir. Nitekim, sebebi bilinmeyen ilginç bir şey hakkında ve iş büyük ve çok olduğunda, اَمِرَ الاِمْر “işte o, büyük bir iştir,” denir. (Fahreddin er-Râzî)