Meryem Sûresi 13. Ayet

وَحَنَاناً مِنْ لَدُنَّا وَزَكٰوةًۜ وَكَانَ تَقِياًّۙ  ...

(Yahya, dünyaya gelip büyüyünce onu peygamber yaptık ve kendisine) “Ey Yahya, kitaba sımsıkı sarıl” dedik. Biz, ona daha çocuk iken hikmet ve katımızdan kalp yumuşaklığı ve ruh temizliği vermiştik. O, Allah’tan sakınan, anne babasına iyi davranan bir kimse idi. İsyancı bir zorba değildi.  (12 - 14. Ayetler Meali)
 
Sıra Kelime Anlamı Kökü
1 وَحَنَانًا ve bir rahmet ح ن ن
2 مِنْ
3 لَدُنَّا katımızdan ل د ن
4 وَزَكَاةً ve temizlik ز ك و
5 وَكَانَ ve oldu ك و ن
6 تَقِيًّا sakınan (bir kimse) و ق ي
 
Yahyâ’ya herhangi bir kitap indirilmemiş, ancak Hz. Mûsâ’ya indirilmiş olan Tevrat’ı iyi anlayıp onunla amel etmesi emredilmiştir. Şevkânî, Yahyâ’ya daha çocukken verilen hikmeti, “kendisine sımsıkı sarılması emredilen kitabı kavrama, dinî hükümleri anlama yeteneği” şeklinde açıklamış ve aynı kelimeye “ilim, bildiğiyle amel etme, peygamberlik, akıl” gibi anlamların da verildiğini belirtmiştir (III, 366).
 
Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 3 Sayfa: 591-592
 

وَحَنَاناً مِنْ لَدُنَّا وَزَكٰوةًۜ وَكَانَ تَقِياًّۙ

 

حَنَاناً  kelimesi atıf harfi  وَ ‘la önceki ayetteki  الْحُكْمَ ‘ye atfedilmiştir.  حَنَاناً  mef’ûlun bih olup fetha ile mansubdur.

مِنْ لَدُنَّا  car  mecruru  حَنَاناً ‘nın mahzuf sıfatına müteallıktır. Mütekellim zamiri  نَا  muzâfun ileyh olarak mahallen mecrurdur.

زَكٰوةً  kelimesi atıf harfi  وَ ‘la  حَنَاناً ‘e matuftur.

وَ  atıf harfidir. İstînâfiyye olması da caizdir.  كَانَ  fetha üzere mebni nakıs mazi fiildir. İsim cümlesinin önüne geldiğinde ismini ref haberini nasb eder.  كَانَ ’nin ismi, müstetir olup takdiri هُو ’dir.

لَهُ  car mecruru  كَانَ ’nin mahzuf mukaddem haberine müteallıktır.

تَقِياًّ  kelimesi  كَانَ ’nin haberi olup lafzen mansubdur. تَقِياًّ  kelimesi sıfat-ı müşebbehe kalıbındandır.

Sıfat-ı müşebbehe; “Benzeyen sıfat” demektir. İsm-i faile benzediği için bu adı almıştır. İsm-i failin ifade ettiği anlam geçici olduğu halde, sıfat-ı müşebbehenin ifade ettiği anlam kalıcıdır. İsm-i fail değişen ve yenilenen vasfa delalet eder. Sıfat-ı müşebbehe sürekli ve sabit vasfa delalet eder. Bu süreklilik ve sabitlik az veya çok, bazen de sonsuza kadar devam eder. Geniş zamana delalet eder. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)
 

وَحَنَاناً مِنْ لَدُنَّا وَزَكٰوةًۜ وَكَانَ تَقِياًّۙ

 

Önceki ayetin devamı olan bu ayette  وَحَنَاناً , mef’ûl olan  الْحُكْمَ  kelimesine atfedilmiştir. 

مِنْ  harf-i ceriyle birlikte  حَنَاناً ’in mahzuf sıfatına müteallık olan  لَدُنَّا  izafetinde, azamet zamirine muzâf olması,  لَدُن ’a tazim ve tekrim ifade eder.

حَنَاناً  ve  زَكٰوةًۜ  kelimelerinin nekre gelişi, kesret ve tazim içindir. Bu iki kelime arasında mürâât-ı nazîr sanatı vardır.

Hz. Yahya’ya verilenlerin, temizlik ve yumuşaklık şeklinde sayılması taksim sanatıdır.

حَنَاناً  "Biz o Yahya (as)'a, mahlukata karşı şefkatli olma ve günahlardan uzak kalma, beri olma hissini verdik. Böylece de o, günah işlemedi hatta onu kafasından bile geçirmedi’’ demektir.

زَكٰوةًۜ  kelimesiyle "Biz ona zekâtı, yani tertemiz olan salih ameli verdik" manası kastedilmiştir. Bu mana İbn Abbas, Katâde, Dahhâk ve İbn Cüreyc’den nakledilmiştir. (Fahreddin er-Râzî)

Ayetin son cümlesindeki  وَ ‘ın atıf veya isti’naf olması da caizdir.

كَانَ ’nin dahil olduğu sübut ve istimrar ifade eden isim cümlesi faide-i haber ibtidaî kelamdır.

İsim cümleleri sübut ifade eder. İsim cümlelerinin asıl kuruluş sebebi; müsnedin, müsnedün ileyh için sabit olduğunu ifade etmektir. İsim cümlesinin haberi müfred ya da isim cümlesi olursa, asıl konulduğu mana olan sübutu veya bazı karînelerle istimrarı (devamlılığı) ifade eder. İstimrar ifadesi daha çok medh ve zem durumlarında olur. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur'an Işığında Belâgat Dersleri Meânî İlmi)