Meryem Sûresi 32. Ayet

وَبَراًّ بِوَالِدَت۪يۘ وَلَمْ يَجْعَلْن۪ي جَبَّاراً شَقِياًّ  ...

“Beni anama saygılı kıldı. Beni azgın bir zorba kılmadı.”
 
Sıra Kelime Anlamı Kökü
1 وَبَرًّا ve iyilik eder (kıldı) ب ر ر
2 بِوَالِدَتِي anneme و ل د
3 وَلَمْ
4 يَجْعَلْنِي ve beni yapmadı ج ع ل
5 جَبَّارًا bir zorba ج ب ر
6 شَقِيًّا baş kaldıran ش ق و
 
Hz. Meryem kavminin, “Gerçekten sen çirkin bir şey yaptın!” şeklindeki ağır ithamına (âyet 27) cevap vermedi; olayı çocukla konuşmaları için ona işaret etti. Fakat onlar, “Beşikteki bebekle nasıl konuşalım?!” diyerek hayretlerini ifade ettiler. Bunun üzerine çocuk dile geldi ve bu âyetlerde geçen cevabı verdi. Yüce Allah, hıristiyanların gelecekte Hz. Îsâ’ya ilâhlık yakıştıracaklarını bildiği için, burada ona her şeyden önce Allah’ın kulu olduğunu söyletti. Böylece Hz. Îsâ kendisinin bir ilâh değil bir kul ve bir peygamber olduğunu, ilâhî varlığın üç öğesinden biri olmadığını ilân etmiş oldu. Kendisinin namaz, oruç ve benzeri kulluk görevlerini yerine getirmekle yükümlü kılındığını, diğer insanlar gibi doğduğunu, yaşayacağını, öleceğini ve kıyamet vakti geldiğinde tekrar diriltileceğini ifade etti. Bu ifadelerden namazın, –vakitleri ve rek’at sayıları gibi şeklî yönlerinde farklılıklar bulunsa da– en azından Hz. İbrâhim’den sonra peygamberler geleneğinde mevcut bir ibadet olduğu anlaşılmaktadır.
 
 Hz. Îsâ’ya verilen kitaptan maksat İncil’dir. Âyetin “O, bana kitabı verdi ve beni peygamber yaptı” anlamına gelen kısmı için, Îsâ’nın bu sözü söylediği sırada peygamber kılındığı ve kendisine kitap verildiği yorumunu yapanlar varsa da bu yorum zayıf bulunmuştur. Bu sözden, daha bebek iken yaptığı konuşmada Allah’ın ezelde kendisi için peygamberliği ve kitap verilmesini takdir ettiğini açıklamasının istendiği anlaşılmaktadır (Şevkânî, III, 374). Hz. Îsâ babasız olarak bakire bir anadan dünyaya geldiği için, “Allah beni ana babama saygılı olmayı emretti” dememiş, sadece “Anneme saygılı olmayı emretti” demiştir. 14. âyette Hz. Yahyâ’dan söz edilirken “Ana babasına çok iyi davranırdı” dendiği halde aynı tema Hz. Îsâ açısından işlenirken “Anneme saygılı kıldı” denmesi onun babasız dünyaya geldiğine işaret eder. Nitekim Kur’ân-ı Kerîm’de hep Meryem oğlu Îsâ olarak anılmıştır.
 
Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 3 Sayfa: 597-598
 

وَبَراًّ بِوَالِدَت۪يۘ وَلَمْ يَجْعَلْن۪ي جَبَّاراً شَقِياًّ

 

وَ  atıf harfidir.  بَراًّ  kelimesi mahzuf fiilin ikinci mef’ûlun bih olup fetha ile mansubdur. Takdiri;  جعلني (Beni yaptı) şeklindedir.

بِوَالِدَت۪ي  car mecruru  بَراًّ e müteallıktır. Mütekellim zamiri  ي  muzâfun ileyh olarak mahallen mecrurdur.

وَ  atıf harfidir.  لَمْ  muzariyi cezm ederek manasını olumsuz maziye çeviren harftir.

يَجْعَلْن۪ي  fiili meczum muzari fiildir. Faili müstetir olup takdiri هو’dir.Sonundaki  ن  vikayedir. Muttasıl zamir  ي  fiilin mef’ûlu olarak mahallen mansubdur.

جَبَّاراً  ikinci mef’ûlun bih olup fetha ile mansubdur. شَقِياًّ  kelimesi  جَبَّاراً ’in sıfatı olup fetha ile mansubdur.  

Değiştirme manasına gelen  جَعَلَ  kelimesi 3 şekilde gelir:

1. Bir şeyden başka bir şey meydana getirmek  

2. Bir halden başka bir hale geçmek 

3. Bir şeyle başka bir şeye hükmetmek. 

Bu ayette “bir halden başka bir hale geçmek” manasında kullanılmıştır. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)  
 

وَبَراًّ بِوَالِدَت۪يۘ وَلَمْ يَجْعَلْن۪ي جَبَّاراً شَقِياًّ

 

Ayet önceki ayete matuftur.  بَراًّ  mahzuf bir fiilin ikinci mefûlu olarak mansubdur. Takdiri;  جعلني (Beni yaptı) olur. Bu takdire göre cümle, müspet mazi fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır.  بِوَالِدَت۪يۘ  car mecruru,  بَراًّ ’e müteallıktır.

وَلَمْ يَجْعَلْن۪ي جَبَّاراً شَقِياًّ  cümlesi öncesine matuftur. Menfi muzari fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır. Cümlenin atıf sebebi tezattır. 

وَ(جعلني) بَراًّ بِوَالِدَت۪يۘ  cümlesiyle  وَلَمْ يَجْعَلْن۪ي جَبَّاراً شَقِياًّ  cümlesi arasında mukabele sanatı vardır.

بَراًّ  ve  شَقِياًّ  kelimeleri arasında tıbâk-ı hafî,  شَقِياًّ  ve  جَبَّاراً  kelimeleri arasında ise mürâât-ı nazîr sanatları vardır.

وَبَراًّ بِوَالِدَت۪يۘ, “Anama itaatkâr kıldı.” demektir ki  مُبَارَكاً ’e matuftur. Kesr ile  ِبِرًّا  de okunmuştur ki sıfat masdar olur. Ya da  اَوْصَان۪ي ’nin delalet ettiği bir fiille mansubdur yani ve  كلفني برا  demektir.  بِالصَّلٰوةِ ‘ye atfen kesr ve cer ile  ِبِرًّا  kıraatı da bunu destekler. (Beyzâvî)

Hz. İsa’nın (a.s.) “Cenab-ı Hakk beni anneme hürmetkar kıldı.” sözü annesinin zinadan beri olduğuna da bir işarettir. Çünkü eğer o zâniye bir kadın olmuş olsaydı, o masum peygamber ona hürmetkar olmakla emrolunmazdı. Keşşaf Sahibi şöyle der: “Cenab-ı Hakk, Hz. İsa (a.s.), son derece iyi olduğu için onu, masdar olan ‘birr (iyilik)’ kelimesi ile tavsif etmiştir. Bu kelime, ‘Bana vasiyet etti’ manasında mahzûf bir evsânî fiili ile mansubdur. Çünkü ‘Bana namazı vasiyet etti.’ ve ‘Beni namazla mükellef tuttu.’ ifadeleri aynı manayadır. (Fahreddin er-Râzî) 

Bazı alimlerin, “Ana-babasına isyan edenlerin, ancak zorba ve şaki kimseler olduklarını görürsün.” deyip buna delil olarak [Beni anneme hürmetli kıldı; beni bir zorba, bir şaki yapmadı.] ayetini okudukları; yine “kötü huylu olanların ancak kendini beğenen ve böbürlenen kimseler olduklarını görürsün deyip buna delil olarak [Allah kendini beğenen ve böbürlenen kimseleri sevmez. (Nisa Suresi, 36)] ayetini okudukları rivayet edilmiştir. (Fahreddin er-Râzî)