وَاِنّ۪ي خِفْتُ الْمَوَالِيَ مِنْ وَرَٓاء۪ي وَكَانَتِ امْرَاَت۪ي عَاقِراً فَهَبْ ل۪ي مِنْ لَدُنْكَ وَلِياًّۚ
Sıra | Kelime | Anlamı | Kökü |
---|---|---|---|
1 | وَإِنِّي | doğrusu ben |
|
2 | خِفْتُ | korktum |
|
3 | الْمَوَالِيَ | yerime geçecek yakınlarımdan |
|
4 | مِنْ |
|
|
5 | وَرَائِي | arkamdan |
|
6 | وَكَانَتِ | ve |
|
7 | امْرَأَتِي | karım da |
|
8 | عَاقِرًا | kısırdır |
|
9 | فَهَبْ | (Ne olur) lutfet |
|
10 | لِي | bana |
|
11 | مِنْ |
|
|
12 | لَدُنْكَ | katından |
|
13 | وَلِيًّا | bir veli(aht) |
|
وَاِنّ۪ي خِفْتُ الْمَوَالِيَ مِنْ وَرَٓاء۪ي وَكَانَتِ امْرَاَت۪ي عَاقِراً فَهَبْ ل۪ي مِنْ لَدُنْكَ وَلِياًّۚ
İsim cümlesidir. وَ atıf harfidir. Matuf ve matufun aleyhin hükümde ortak olduğunu belirtir. İkisi arasında tertip olduğunu göstermez. Vav ile yapılan atıfta matuf ve matufun aleyh yer değiştirebilir. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)
اِنَّ tekid harfidir. İsim cümlesinin önüne gelir. İsmini nasb haberini ref eder. ي mütekellim zamiri اِنَّ ’nin ismi olarak mahallen mansubdur.
خِفْتُ fiili, إنَّ ‘nin haberi olarak mahallen merfûdur. خِفْتُ sükun üzere mebni mazi fiildir. Mütekellim zamiri تُ fail olarak mahallen merfûdur.
الْمَوَالِيَ mef’ûlun bih olup fetha ile mansubdur.
مِنْ وَرَٓاء۪ي car mecruru mahzuf hale müteallıktır.
وَ atıf harfidir. كَانَتِ nakıs mebni mazi fiildir. تْ te'nis alametidir. İsim cümlesinin önüne geldiğinde ismini ref haberini nasb eder.
امْرَاَت۪ي kelimesi كَانَ ’nin ismi olup mukadder damme ile merfûdur. Mütekellim zamiri ي muzâfun ileyh olarak mahallen mecrurdur.
عَاقِراً kelimesi كَانَ ’nin haberi olarak fetha ile mansubdur.
فَ istînâfiyyedir. هَبْ sükun üzere mebni emir fiildir. Faili müstetir olup takdiri انت ‘ dir.
ل۪ي car mecruru هَبْ fiiline müteallıktır. مِنْ لَدُنْكَ car mecruru هَبْ fiiline müteallıktır. Muttasıl zamir كَ muzâfun ileyh olarak mahallen mecrurdur.
وَلِياًّۚ mef’ûlun bih olup fetha ile mansubdur.
عَاقِراً kelimesi sülâsî mücerred olan عقر fiilinin ism-i failidir.
İsm-i fail; eylemi yapan ve gerçekleştiren demektir. Geçici olarak o sıfatı yüklenen isimdir. İsm-i fail; hem varlığa (zata) hem de onun sıfatına delalet eden kelimelerdir. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)
وَاِنّ۪ي خِفْتُ الْمَوَالِيَ مِنْ وَرَٓاء۪ي وَكَانَتِ امْرَاَت۪ي عَاقِراً
Mütekellim Zekeriya (as), muhatap Allah Teâlâ’dır. Nidanın cevabına matuf ayetin atıf sebebi hükümde ortaklıktır.
إنّ ile tekid edilmiş, lâzım-ı faide-i haber, inkârî kelamdır. اِنّ۪ ’nin haberi olan خِفْتُ الْمَوَالِيَ مِنْ وَرَٓاء۪ي müspet mazi fiille gelmiş haberî isnaddır. Müsnedin mazi fiil sıygasında cümle olarak gelmesi hükmü takviye, hudûs, temekkün ve istikrar ifade etmiştir. (Hâlidî, Vakafat, S.107)
Haber üslubunda geldiği halde dua manasında olan cümle muktezâ-i zâhirin hilafınadır. Bu nedenle mecaz-ı mürsel mürekkebdir.
مِنْ وَرَٓاء۪ي ifadesi, ölümümden sonra demektir. Ayette geçen الْمَوَالِيَ kelimesi, "benden sonra benim yerime geçecek kimseler" anlamına da gelebilir. (Beyzâvî)
خِفْتُ fiili muzari sıygasıyla gelmesi gerekirken mazi sıygasıyla gelmiştir.
Müstakbel, vukuunun kesinliğini ifade için maziyle ifade edilebilir. Böylece gelecekte vuku bulacak olan şey, sanki vuku bulmuş gibidir. Ahirette olacak haller bu işin kesinlikle vuku bulacağına delalet etmek üzere mazi fille anlatılmıştır. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur’an Işığında Belâgat Dersleri Meânî İlmi)
وَكَانَتِ امْرَاَت۪ي عَاقِراً cümlesi قد takdiriyle haldir. Lâzım-ı faide-i haber ibtidaî kelamdır.
Her iki cümle de muktezâ-i zâhirin hilafına olarak mecaz-ı mürsel mürekkebdir. Ayette Zekeriya (as)’ın eşi için زوج değil de امرئة olarak bahsedilmesi çocuklarının olmayışıdır. İlgili ayetler incelendiğinde Kur'an’da zevc kelimesinin şu durumlarda kullanıldığı görülür:
امرئة kelimesi zevc için sayılan unsurların zıddı bir durum meydana geldiği takdirde veya tamamen ortadan kalktığı hallerde kullanılmaktadır:
فَهَبْ ل۪ي مِنْ لَدُنْكَ وَلِياًّۚ
Mahzuf şartın cevabına dahil olan فَ , rabıtadır. Şart cümlesinin hazfi, îcâz-ı hazif sanatıdır. Takdiri; … إن كان هذا حالي (Eğer bu halim … olsa ) olabilir.
Cevap cümlesi فَهَبْ ل۪ي مِنْ لَدُنْكَ وَلِياًّۚ , emir üslubunda talebî inşâî isnaddır.
Emir üslubunda gelmesine karşın cümle, dua manasında olduğu için mecaz-ı mürsel mürekkebdir.
لَدُنْكَ izafeti muzâfın şanı içindir.
الْمَوَالِيَ - وَلِياًّۚ kelimelerinin arasında iştikak cinası ve reddü’l-acüz ale’s-sadr sanatları vardır.