اَفَرَاَيْتَ الَّذ۪ي كَفَرَ بِاٰيَاتِنَا وَقَالَ لَاُو۫تَيَنَّ مَالاً وَوَلَداًۜ
اَفَرَاَيْتَ الَّذ۪ي كَفَرَ بِاٰيَاتِنَا وَقَالَ لَاُو۫تَيَنَّ مَالاً وَوَلَداًۜ
Hemze istifham harfidir. فَ istînâfiyyedir. رَاَيْتَ sükun üzere mebni mazi fiildir. Muttasıl zamir تَ fail olarak mahallen merfûdur.
Müfred has ism-i mevsûl الَّذ۪ي , mef’ûlun bih olarak mahallen mansubdur. İsm-i mevsûlun sılası كَفَرَ بِاٰيَاتِنَا ’dir. Îrabdan mahalli yoktur.
كَفَرَ fetha üzere mebni mazi fiildir. Faili müstetir olup takdiri هو’dir.
بِاٰيَاتِنَا car mecruru كَفَرَ fiiline müteallıktır. Mütekellim zamiri نَا muzâfun ileyh olarak mahallen mecrurdur.
وَ atıf harfi, قَالَ fetha üzere mebni mazi fiildir. Faili müstetir olup takdiri هو’dir.
لَ mukadder kasemin cevabına gelen muvattie harfidir. اُو۫تَيَنَّ fiilinin sonundaki نَّ , tekid ifade eden nûn-u sakiledir. Fetha üzere mebni, meçhul muzari fiildir. Naib-i faili müstetir olup takdiri أنا ’dir.
Tekid nunları bitiştikleri fiile istikbal manası kazandıran bir edatın veya durumun bulunması halinde muzari fiilin sonuna gelirler. (Soru, arz, tekid lâmı, ummak, teşvik, nehiy, temenni ve yemin gibi)
Tekid nûnu çoğu zaman sarih kasem, gizli kasem ve nehiyden sonra gelir. Hal ve istikbal ifade eden muzari fiilin manasını sadece istikbal anlamına hamleder ve bu ن , َّfiilin üç defa tekidini sağlar. (Kur’an’da Tekid Üslupları ve Çeşitleri Mehmet Altın Şırnak Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 2017/3)
مَالاً mef’ûlun bih olup fetha ile mansubdur. وَلَداً kelimesi atıf harfi وَ ’la مَالاً ’e matuftur.
اَفَرَاَيْتَ الَّذ۪ي كَفَرَ بِاٰيَاتِنَا وَقَالَ لَاُو۫تَيَنَّ مَالاً وَوَلَداًۜ
Hemze istifham harfi, فَ istînâfiyyedir. Ayet, istifham üslubunda talebî inşâî isnaddır. Cümle mazi fiil sıygasında gelerek temekün ve istikrar ifade etmiştir.
İstifham üslubunda olmasına rağmen soru manası taşımayıp taaccüp ve kınama anlamına geldiği için mecaz-ı mürsel mürekkebdir. Ayette tecâhül-i ârif sanatı vardır.
Bu istifham, onun haline taaccüp etmek ve bu halin, taaccüp edilmesi gereken tuhaf ve şen'î bir hal olduğunu bildirmek içindir. (Ebüssuûd, Ruhul Beyan, Âşûr )
اَفَرَاَيْتَ dikkat çekme tabirlerinden biridir.
Görme haber kaynaklarından en sağlamı olduğu için اَفَرَاَيْتَ [gördün mü] lafzı haber yerine kullanılmıştır. اَفَرَاَيْتَ ’deki فَ de aslında takip içindir, mana da ‘’onların sözünden sonra hemen bu kâfirin kıssasını haber ver’’, demektir. (Beyzâvî)
Mef’ûl konumundaki müfred has ism-i mevsûl الَّذ۪ي ’nin sılası olan كَفَرَ بِاٰيَاتِنَا , müspet mazi fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır. Mazi fiil sıygasında gelerek hudûs, sebat, temekkün ve istikrar ifade etmiştir. (Hâlidî, Vakafat, s. 107)
بِاٰيَاتِنَا izafetinde Allah Teâlâ’ya ait zamire muzâf olan اٰيَاتِ şan ve şeref kazanmıştır.
اَفَرَاَيْتَ ile ilgili olarak benim tercih ettiğim görüş, bunun aklî (manevi) bir durum olup, basiretle (hissi) ilgili olmadığıdır. Veya اخبر veya اخبرني manasında olduğudur. İlim manasında rü’yet kullanılmasında, sebep müsebbep alakası ile mecaz-ı mürsel vardır. Zikredilen rü’yet, kastedilen ise ilim olan müsebbeptir. Şöyle de ifade edilebilir; manevi, aklî ve görülmez olan bir anlatım, gözle görülen, canlı bir şey menziline konulmuştur. (Dr. Adil Ahmet Sâbir er-Ruveynî, Teemmülat fi Sûret-i Meryem Suresi 77, s. 307)
Ayetlerin azamet zamirine muzâf oluşu onların önemini vurgulamak ve yüceltmek içindir.
Atıf harfi وَ ’la sılaya matuf olan وَقَالَ لَاُو۫تَيَنَّ مَالاً وَوَلَداً cümlesi, müspet mazi fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır.
لَاُو۫تَيَنَّ مَالاً وَوَلَداً cümlesi, mahzuf kasemin cevabıdır. Müspet muzari fiil sıygasında gelerek tecessüm ve teceddüt ifade etmiştir. Kasem cümlesinin hazfi, îcâz-ı hazif sanatıdır. Kasem üslubunda gayrı talebî inşaî isnad olan, mahzuf kasem ve cevabından müteşekkil terkip, aynı zamanda قَالَ fiilinin mekulü’l-kavlidir.
Verilecek olanların mal ve evlat olarak sıralanması taksim sanatıdır.
مَالاً - وَلَداً kelimelerindeki tenvin kesret için olabilir. Bu kelimeler arasında mürâât- ı nazîr sanatı vardır.