اَطَّـلَعَ الْغَيْبَ اَمِ اتَّخَذَ عِنْدَ الرَّحْمٰنِ عَهْداًۙ
اَطَّـلَعَ الْغَيْبَ اَمِ اتَّخَذَ عِنْدَ الرَّحْمٰنِ عَهْداًۙ
Fiil cümlesidir. Hemze istifham harfidir. اطَّـلَعَ fetha üzere mebni mazi fiildir. Faili müstetir olup takdiri هو ’dir.
الْغَيْبَ mef’ûlun bih olup fetha ile mansubdur.
اَمْ atıf harfi hemzenin muadilidir.
Hakiki istifhamdan istenilen anlam belirleme (tayin) olduğunda da kendisinden sonra atıf caiz değildir. Ancak, tesviye hemzesi gibi veya onun muadili اَمْ ile yapılabilir. (A. Yaşar Koçak, Nahivde Hemze)
اتَّخَذَ fetha üzere mebni mazi fiildir. Faili müstetir olup takdiri هو’dir.
عِنْدَ mekân zarfı, اتَّخَذَ fiilinin mahzuf ikinci mef’ûlune müteallıktır. الرَّحْمٰنِ muzâfun ileyh olup kesra ile mecrurdur.
عَهْداً kelimesi اتَّخَذَ fiilinin birinci mef’ûlun bihi olup fetha ile mansubdur.
اتَّخَذَ fiili, sülâsî mücerrede iki harf ilave edilerek mezid yapılan fiillerdendir. Fiil iftiâl babındadır. Sülâsîsi أخذ ’dir.
اَطَّـلَعَ fiili, sülâsî mücerrede iki harf ilave edilerek mezid yapılan fiillerdendir. Fiil iftiâl babındadır. Sülâsîsi طلع ’dir.
İftiâl babı fiile mutavaat (dönüşlülük), ittihaz (edinmek, bir şeyi kendisi için yapmak), müşareket (ortaklık), izhar (göstermek), ihtiyar (seçmek), talep ve çaba göstermek manaları katar. İfteale kalıbı hem soyut hem somut anlamlı fiiller için kullanılır.
اَطَّـلَعَ الْغَيْبَ اَمِ اتَّخَذَ عِنْدَ الرَّحْمٰنِ عَهْداًۙ
Önceki ayetteki رَاَيْتَ fiilinin ikinci mef’ûlü olan cümledeki hemze istifham harfidir.
İstifham üslubunda talebî inşâî isnaddır. Müspet mazi fiil sıygasındaki cümle istifham üslubunda olmasına rağmen soru manası taşımayıp taaccüp ve kınama anlamına geldiği için mecaz-ı mürsel mürekkebdir. Ayette tecâhül-i ârif sanatı vardır.
اَطَّـلَعَ الْغَيْبَ sözündeki istifham, taaccüp ve inkârîdir. (Âşûr)
Aynı üslupla gelen اتَّخَذَ عِنْدَ الرَّحْمٰنِ عَهْداًۙ cümlesi اَمِ atıf harfiyle makabline atfedilmiştir. Atıf sebebi hükümde ortaklık ve cümleler arasındaki lafzî ve manevî ittifaktır.
Ayette mütekellim Allah Teâlâ olduğu halde الرَّحْمٰنِ isminin zikredilmesi tecrîd sanatıdır.
Veciz anlatım kastıyla gelen عِنْدَ الرَّحْمٰنِ izafetinde Rahman ismine muzâf olan عِنْدَ tazim edilmiştir.
Bu kelamda الرَّحْمٰنِ [Rahman] unvanının kullanılması, onun iddia ettiği bilginin kaynağının ilâhî rahmet olduğunu bildirmek içindir. (Ebüssuûd)
Mef’ûl olan عَهْداًۙ ’deki tenvin tazim içindir.
Ayette îcâz-ı hazif sanatı vardır. اتَّخَذَ , iki mef’ûle müteaddi olan fiillerdendir. Mekân zarfı عِنْدَ ‘nin müteallakı olan ikinci mef’ûl mahzuftur.
اَطَّـلَعَ ve اتَّخَذَ fiilleri اِفْتِعال babındadır. Bu bab fiile mutavaat, müşareket, ittihaz, izhar, talep, çaba göstermek gibi anlamlar katar.
Bu ayette soru cümlesi içerisinde yer alan Habbab b. Eret ve As b. Vail gibilerinin sözlerinin karşılığı, devam eden ayetlerle birlikte onların hiç beklemedikleri taaccubî inkârî bir soru ile zannettikleri vaatten vaîde dönmüştür. Soruya soru ile cevap verilen üslûb-u ḥakîm sanatına örnektir. (Hasan Uçar, Kur’an-ı Kerim’deki Anlamsal Bedî‘ Sanatları)
77. ayetteki بِاٰيَاتِنَا ve bu ayetteki الرَّحْمٰنِ kelimeleri arasında mütekellimden gaibe geçişte güzel bir iltifat sanatı vardır. (Müşerref Ulusu (Ülger), Arap Dili Ve Belâgatı İltifat Sanatı)