Meryem Sûresi 79. Ayet

كَلَّاۜ سَنَكْتُبُ مَا يَقُولُ وَنَمُدُّ لَهُ مِنَ الْعَذَابِ مَداًّۙ  ...

Hayır! (İş onun dediği gibi değil). Biz, onun söylediklerini yazacağız ve azabını arttırdıkça arttıracağız!
 
Sıra Kelime Anlamı Kökü
1 كَلَّا hayır
2 سَنَكْتُبُ biz yazacağız ك ت ب
3 مَا şeyi
4 يَقُولُ onun dediği ق و ل
5 وَنَمُدُّ ve uzatacağız م د د
6 لَهُ onun için
7 مِنَ
8 الْعَذَابِ azabı ع ذ ب
9 مَدًّا uzattıkça م د د
 
Hadis kaynaklarında bu âyetlerin iniş sebebi olarak şöyle bir olay anlatılmaktadır: Fakir bir müslüman olup Mekke’de demircilikle meşgul olan Habbâb b. Eret’in, yaptığı bir işten dolayı müşriklerin ileri gelenlerinden Âs b. Vâil’de alacağı vardı. Habbâb alacağını isteyince Âs, Hz. Muhammed’i reddetmedikçe borcunu ödemeyeceğini söyledi. Habbâb da “Allah’a yemin ederim ki sen ölüp tekrar dirilinceye kadar onu asla inkâr etmem” dedi. Âs, “Gerçekten ben ölüp tekrar dirilecek miyim?” diye sordu. Habbâb “evet” deyince Âs, “Öyle ise benim orada mutlaka malım ve evlâdım olacaktır; o zaman sana olan borcumu öderim!” dedi (Buhârî, “Tefsîr”, 19  Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 3 Sayfa: 617
 

كَلَّاۜ سَنَكْتُبُ مَا يَقُولُ وَنَمُدُّ لَهُ مِنَ الْعَذَابِ مَداًّۙ

 

كَلَّا , ret ve caydırma harfidir.

Cevabın olumsuzluğunu bildiren bir harf olup kendinden sonrakinin îrabı tesir etmez. Men etmeyi, nehyetmeyi açma, başlangıç yapma ve gerçeklik ifade eder. Sîbeveyhi ve Halil b. Ahmed ve bir çok nahivciler  ile Basra Dil mektebinin çoğunluğu bu edatın  ك  ile olumsuzluk  لَا sının birleşmesiyle meydana geldiğini ve şeddenin nefy manasını kuvvetlendirmek için kullanıldığını söylerler. Birçok nahivci ise edatın birleşmeden tek bir kelime olduğunu kabul ederler. (Halil İbrahim Tanç, Kur’an’da كَلَّا  Edatı ) 

‘Hayır, kesinlikle hayır, asla, mümkün değil’ manalarini taşıyan  كَلَّا  sözcüğü, söyleyen kişiyi azarlamak, sözlerini ret ve iptal etmektir. Bu, olumlu cevap vermek anlamına gelen evet sözcüğünün zıttıdır. (Müfredat)

سَنَكْتُبُ  fiilinin başındaki  سَ  harfi tekid ifade eden istikbal harfidir.  نَكْتُبُ  merfû muzari fiildir. Faili müstetir olup takdiri  نحن ’dur.

Müşterek ism-i mevsûl  مَا , mef’ûlun bih olarak mahallen mansubdur. İsm-i mevsûlun sılası  يَقُولُ ’dur. Îrabdan mahalli yoktur. 

يَقُولُ  merfû muzari fiildir. Faili müstetir olup takdiri هو ’dir.

وَ  atıf harfidir.  نَمُدُّ  merfû muzari fiildir. Faili müstetir olup takdiri  نحن ’dur.  لَهُ  car mecruru  نَمُدُّ  fiiline müteallıktır.  مِنَ الْعَذَابِ  car mecruru  نَمُدُّ  fiiline müteallıktır.

مَداًّ  mef’ûlu mutlak olup fetha ile mansubdur.

 

كَلَّاۜ سَنَكْتُبُ مَا يَقُولُ وَنَمُدُّ لَهُ مِنَ الْعَذَابِ مَداًّۙ

 

Ta’lil hükmünde isti’naf cümlesidir. Ta’lil cümleleri ıtnâb sanatı babındandır.

Müspet muzari fiil sıygasında, faide-i haber inkârî kelamdır. Cümleye dahil olan  كَلَّاۜ  ve muzari fiile dahil olan gelecek zaman harfi  سَ  tekid ifade eder.

Bir cevap edatı olan كَلَّاۜ , kendinden önce geçen cümlenin ifade ettiği düşüncenin doğru olmadığını sert bir şekilde ifade etmeye yarar. (Kur’an’da Te’kid Üslupları ve Çeşitleri Mehmet Altın Şırnak Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi 2017/3)

كَلَّا ! [Hayır öyle değil] buyurulmuştur. Bu kelime, ret ifade eden bir lafızdır. Bu, onun hatalı olduğuna dikkat çekmektedir. Yani “O söylediği ve umduğu şeyde hatalıdır.” denilmektedir. (Fahreddin er-Râzî, Ebüssuûd)

‘Hayır, kesinlikle hayır, asla, mümkün değil’ manalarini taşıyan  كَلَّاۜ  sözcüğü, söyleyen kişiyi azarlamak, sözlerini ret ve iptal etmektir. Bu, olumlu cevap vermek anlamına gelen evet sözcüğünün zıttıdır. (Müfredat)

سَنَكْتُبُ مَا يَقُولُ /Söylediklerini yazacağız.” ibaresinde zımnî olarak, söylediklerinin sonucunda elde ettiği karşılığı ona vereceğiz anlamı da vardır. Lâzım-melzûm alakasıyla mecaz-ı mürseldir.

سَنَكْتُبُ مَا يَقُولُ  /Söylediğini yazacağız.’’ cümlesinde mecâz-ı aklî vardır. Yani meleklere yazmalarını emrederiz. Bu, bir şeyin sebebine isna­dı kabilindendir. (Safvetü’t Tefasir)

Mef’ûl konumundaki müşterek ism-i mevsûl  مَا ’nın sılası olan  يَقُولُ  cümlesi müspet muzari fiil sıygasında, faide-i haber ibtidaî kelamdır

وَنَمُدُّ لَهُ مِنَ الْعَذَابِ مَداًّۙ  cümlesi,  سَنَكْتُبُ  cümlesine matuftur. Atıf sebebi hükümde ortaklıktır. Fiilerin azamet zamirine isnad edilmesi tazim ifade eder.

Ayetteki üç fiil de muzari sıygada gelerek hudûs, teceddüt ve istimrar ifade etmiştir. Ayrıca muzari fiil tecessüm özelliği sayesinde muhatabın zihninde olayı canlandırarak konuyu anlamasını sağlar.

مَداًّۙ  mef’ûlu mutlak olarak tekid ifade eder. Cümle müspet muzari fiil sıygasında, faide-i haber talebî kelamdır.

نَمُدُّ - مَداًّ  kelimeleri arasında iştikak cinası ve reddü’l-acüz ale’s-sadr sanatları vardır. 

Ayetteki  وَنَمُدُّ لَهُ مِنَ الْعَذَابِ مَداًّۙ  [Onun azabını da uzattıkça uzatırız.] ifadesi, “Onun hak ettiği azabı uzatır ve artırırız. Azabının zamanını katlarız.” demektir. Arapçada  مدّ  ve  امدد  fiilleri aynı manaya kullanılır. Buna, Hz.  Ali'nin bunu, nûn'un dammesi ile şeklindeki kıraatı da delildir. (Fahreddin er-Râzî)

Allah Teâlâ, gazabının şiddetini ifade için  مَداًّ  şeklindeki masdarla tekid etti. (Nesefî, Medâriku’t Tenzîl ve Hakâîku’t Te’vîl)