لَقَدْ جِئْتُمْ شَيْـٔاً اِداًّۙ
لَقَدْ جِئْتُمْ شَيْـٔاً اِداًّۙ
لَ mukadder kasemin cevabına gelen muvattie harfidir. قَدْ tahkik harfidir. Tekid ifade eder.
جِئْتُمْ sükun üzere mebni mazi fiildir. Muttasıl zamir تُمْ fail olarak mahallen merfûdur.
شَيْـٔاً mef’ûlun bih olup fetha ile mansubdur. اِداًّ kelimesi شَيْـٔاً ’in sıfatı olup fetha ile mansubdur. اِداًّ kelimesi sıfat-ı müşebbehe kalıbındandır.
Sıfat-ı müşebbehe; “Benzeyen sıfat” demektir. İsm-i faile benzediği için bu adı almıştır. İsm-i failin ifade ettiği anlam geçici olduğu halde, sıfat-ı müşebbehenin ifade ettiği anlam kalıcıdır. İsm-i fail değişen ve yenilenen vasfa delalet eder. Sıfat-ı müşebbehe sürekli ve sabit vasfa delalet eder. Bu süreklilik ve sabitlik az veya çok, bazen de sonsuza kadar devam eder. Geniş zamana delalet eder. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)
لَقَدْ جِئْتُمْ شَيْـٔاً اِداًّۙ
Bu ayet, onların batıl sözünü reddetmekte ve doğrudan doğruya onlara hitap edilmekle, bunun pek korkunç olduğunu ifade etmekte ve onların son derece cahil ve suçlu olduklarını tescil etmektedir. (Ebüssuûd)
لَ mahzuf kasemin cevabına gelen muvattiedir. Kasem fiilinin hazfi îcâz-ı hazif sanatıdır. Mahzufla birlikte cümle kasem üslubunda gayrı talebî inşâî isnaddır.
Cevap cümlesi olan جِئْتُمْ شَيْـٔاً اِداًّۙ , müspet mazi fiil sıygasında faide-i haber inkârî kelamdır.
اِداًّۙ kelimesi, شَيْـٔاً için sıfattır. Sıfat, mevsûfunun sahip olduğu bir özelliğe işaret etmek için yapılan tetmim ıtnâbı sanatıdır.
Burada gaibden muhataba geçmekle iltifat edilmiştir, bu da kınamada mübalağa ve Allah’a karşı cesaretlerini tescil etmek içindir. أدّ ve إدّ çok büyük, kötü şeydir. اِداًّ şiddet demektir. أدني الأمر وآدني ağır yükün altında ezilmektir. (Beyzâvî)
شَيْـٔاً ’deki tenvin tahkir içindir.
Önceki ayette gaib sıygası olan قَالُو kullanıldığı için muktezâ-i zâhire göre bu ayette de ibarenin لَقَدْ جاؤوا ; ortaya attılar şeklinde gaib kipiyle gelmesi beklenirdi. Ancak Allah Teâlâ belâgî bir nükteden ötürü üslup değiştirerek gaipten (üçüncü şahıstan) muhataba (ikinci şahsa) geçmiştir. Burada üslubun değişmesindeki bu nükteyi müfessirimiz Beyzâvî şu şekilde izah eder: “Kafirleri şiddetle kötülemek ve Allah’a karşı cüretli olduklarını tescil etmek için gaib sıygasından (قَالُوا dediler) muhatap (جِئْتُمْ; ortaya attınız) sıygasına geçilerek iltifat sanatı yapılmıştır.” (Süleyman Gür, Kâzî Beyzâvî Tefsîrinde Belâgat İlmi ve Uygulanışı)
Allah Teâlâ, inkârcıların bu asılsız iddialarına karşı bu iddianın ne kadar yanlış ve yersiz olduğunu ortaya koymak için sanki huzurda bulunan bir topluluğa hitap eder gibi gaib zamirinden muhataba dönmüştür. (Suyûtî, İtkân)