وَوَصّٰى بِهَٓا اِبْرٰه۪يمُ بَن۪يهِ وَيَعْقُوبُۜ يَا بَنِيَّ اِنَّ اللّٰهَ اصْطَفٰى لَكُمُ الدّ۪ينَ فَلَا تَمُوتُنَّ اِلَّا وَاَنْتُمْ مُسْلِمُونَۜ
Sıra | Kelime | Anlamı | Kökü |
---|---|---|---|
1 | وَوَصَّىٰ | ve vasiyyet etti |
|
2 | بِهَا | bunu |
|
3 | إِبْرَاهِيمُ | İbrahim |
|
4 | بَنِيهِ | kendi oğullarına |
|
5 | وَيَعْقُوبُ | ve Ya’kub da |
|
6 | يَا بَنِيَّ | oğullarım |
|
7 | إِنَّ | şüphesiz |
|
8 | اللَّهَ | Allah |
|
9 | اصْطَفَىٰ | seçti |
|
10 | لَكُمُ | sizin için |
|
11 | الدِّينَ | bu dini |
|
12 | فَلَا |
|
|
13 | تَمُوتُنَّ | öyleyse ölmeyin |
|
14 | إِلَّا | başka (bir şekilde) |
|
15 | وَأَنْتُمْ | sizler |
|
16 | مُسْلِمُونَ | müslümanlar olmaktan |
|
Hz.İbrahim’den oğullarına da, torun Hz.Yakup’dan oğullarına da ulaşan aynı vasiyettir. ‘’Ancak Allah’a teslim olmuş kimseler olarak can verin”. 127. ayette Hz. İsmail’in adı geçmişti, beklenen burda İsrailoğulların soyunun geldiği Hz. İshak’ın anılmasıdır. Ancak Allah Hz. Yakub’u örnek veriyor. Hz.Yakub’un diğer adı İsrail idi. İsrailoğulları her ne kadar Hz.İbrahim’in torunları da olsalar, kendini bir babaya ait hissedeceklerse en yakın hissedecekleri Hz. Yakub’dur. (Nouman Ali Han Tefsir Notları)
وَوَصّٰى بِهَٓا اِبْرٰه۪يمُ بَن۪يهِ وَيَعْقُوبُۜ
وَ atıf harfidir. وَصّٰى mazi fiildir. بِهَٓا car mecruru وَصّٰى fiiline müteallıktır. اِبْرٰه۪يمُ kelimesi وَصّٰى fiilinin faildir. بَن۪يهِ mef’ûlun bihtir. Cemi müzekker salim kelimelere mülhak olduğu için nasb alameti ى ’dir. Muttasıl zamir هِ muzâfun ileyh olarak mahallen mecrurdur.
يَعْقُوبُ kelimesi (ismi), اِبْرٰه۪يمُ ismine matuftur ve hüküm itibariyle onun hükmüne dahildir. Manası da: [Aynı şekilde Yakub da oğullarına tavsiyede (vasiyette) bulundu.] demektir. (Nesefî / Medâriku’t-Tenzîl Ve Hakâîku’t-Te’vîl)
يَا بَنِيَّ اِنَّ اللّٰهَ اصْطَفٰى لَكُمُ الدّ۪ينَ فَلَا تَمُوتُنَّ اِلَّا وَاَنْتُمْ مُسْلِمُونَۜ
يَا nida, بَن۪ٓي münadadır. Cemi müzekker salim kelimelere mülhak olduğu için nasb alameti ى ’dir. İzafetten dolayı نَ harfi hazfedilmiştir. Mütekellim ى ’sı muzâfun ileyh olup mahallen mecrurdur.
Ayette “ölmeyin” nehyinin bir istisna ve “tekid nûnu” ile gelmesi, son nefesin müslüman olarak verilmesinin önemini çarpıcı bir şekilde öne çıkarmaktadır. (Keşşâf Tefsirinde Belagat Uygulamaları / İsmail Bayer)
بَن۪يهِ kelimesindeki çoğul نَ harfi, izafet tamlaması yüzünden hazfedilmiştir. Aynı durum يَا بَنِيَّ (oğullarım) ifadesinde de söz konusudur. Burada da çoğul ifade eden ى harfi ile nefs-i mütekellime işaret eden ى harfi bir araya geldiği için birleşmişler ve son ى harfi fetha olmuştur, çünkü bu, iki sakin harf birleşince zorunlu olarak ortaya çıkan bir harekedir. Böyle durumlarda en hafif hareke olan fetha seçilir. (Ömer Nesefî / Et-Teysîr Fi’t-Tefsîr)
Nidanın cevabı اِنَّ اللّٰهَ اصْطَفٰى لَكُمُ الدّ۪ينَ cümlesidir. اِنَّ tekid harfidir. İsim cümlesinin önüne gelir. İsmini nasb haberini ref eder. اللّٰهَ lafzı اِنَّ ’nin ismidir. Haberi ise اصْطَفٰى fiilidir. Mazi fiildir. Sonuna takdir edilen fetha ile mebnidir. لَكُمُ car mecruru اصْطَفٰى fiiline müteallıktır. الدّ۪ينَ mef’ûlun bih olup fetha ile mansubtur.
فَ mukadder şartın cevabının başına gelen rabıtadır. Takdiri إذا عرفتم هذا (Bunu tanıdığınız zaman) şeklindedir. لَا nehy harfi olup olumsuz emir manasındadır. تَمُوتُنَّ fiilinin sonundaki نَّ , tekid ifade eden نَ ‘u sakiledir.
Tekid نَ ’ları bitiştikleri fiile istikbal manası kazandıran bir edatın veya durumun bulunması halinde muzari fiilin sonuna gelirler. (Soru, arz, tekid lamı, ummak, teşvik, nehiy, temenni ve yemin gibi.)
اِلَّا hasr edatıdır. وَ haliyyedir. Munfasıl zamir اَنْتُمْ mübteda olarak mahallen merfûdur. مُسْلِمُونَ haberdir.
Bu ayeti kerimede de 127. ayette olduğu gibi faillerin arası açılmıştır.
وَوَصّٰى بِهَٓا اِبْرٰه۪يمُ بَن۪يهِ وَيَعْقُوبُۜ
و , istînâfiyyedir. Cümle mazi fiil formunda, faide-i haber ibtidaî kelamdır. بِهَٓا önemine binaen faile takdim edilmiştir.
اِبْرٰه۪يمُ - يَعْقُوبُ kelimeleri arasında mürâât-ı nazîr sanatı vardır.
يَعْقُوبُۜ ismi اِبْرٰه۪يمُ ismine atıftır. Yani Yakup da aynı şekilde on iki oğluna bunu tavsiye etmiştir. Şâz kıraat olarak bu isim, mansub olarak okunmuştur ki bu durumda anlam, “İbrahim bunu oğullarına ve torunu Yakub’a vasiyet etti.” şeklinde olur. Nitekim Yakup dedesini görmüştür ve Hz. İbrahim hepsini vasiyetine dahil etmiştir. (Ömer Nesefî / Et-Teysîr Fi’t-Tefsîr)
Ayette "Övülen kişinin ve silsilesinin zorlamaksızın doğum sırasına uygun olarak zikredilmesidir" şeklinde tarif edilen ıttırad sanatı vardır.
Burada Yakub’un as İbrahim’e as atfedilmesinde idmac sanatı vardır. Maksad İsrailoğullarının ataları Yakub’un vasiyetinden yüz çevirmeleri gibi müşriklerin de babaları İbrahim’in dininden yüz çevirdiklerini hatırlatmaktır. (Âşûr)
يَا بَنِيَّ اِنَّ اللّٰهَ اصْطَفٰى لَكُمُ الدّ۪ينَ
Mahzuf قال fiilinin mekulü’l-kavli olan bu cümle, nida üslubunda talebî inşâî isnaddır. Nidanın cevabı اِنَّ ile tekid edilmiş isim cümlesi, faide-i haber talebî kelamdır. Müsnedün ileyhin bütün kemâl ve celâl sıfatları bünyesinde toplayan lafza-i celâlle gelmesi telezzüz, teberrük ve haşyet uyandırmak içindir. Müsnedin mazi fiil formunda gelmesi hükmü takviye ve hudûs ifade eder.
بَن۪ي kelimesinin tekrarında reddü’l-acüz ale’s-sadr sanatı vardır.
فَلَا تَمُوتُنَّ اِلَّا وَاَنْتُمْ مُسْلِمُونَۜ
فَ sebeple müsebbebi bağlayan veya şartın cevabına gelen rabıta harfidir. Cümle nehy üslubunda talebî inşâî isnaddır.
Hal vavı ile öncesine bağlanan isim cümlesi faide-i haber ibtidaî kelamdır. Nehiy harfi لَا ve istisna harfi اِلَّا ile oluşan kasr, faille hali arasındadır.
[Ey oğullarım, Müslüman değilken asla ölmeyin] emri muhal, yani akla aykırıdır. Maksat hemen Müslüman olmalarıdır. Ayet-i kerimede maksat, muhatabı İslam’a sıkı sıkı yapışmaya ve ayrılmamaya teşviktir. Ölmekten nehyetmek değildir. Edebî ve dil zevkine sahip olanlar nehyin ifade ettiği başka manaları da keşfedebilirler.