Bakara Sûresi 156. Ayet

اَلَّذ۪ينَ اِذَٓا اَصَابَتْهُمْ مُص۪يبَةٌۙ قَالُٓوا اِنَّا لِلّٰهِ وَاِنَّٓا اِلَيْهِ رَاجِعُونَۜ  ...

Onlar; başlarına bir musibet gelince, “Biz şüphesiz (her şeyimizle) Allah’a aidiz ve şüphesiz O’na döneceğiz” derler.
 
Sıra Kelime Anlamı Kökü
1 الَّذِينَ onlar ki
2 إِذَا zaman
3 أَصَابَتْهُمْ onlara eriştiği ص و ب
4 مُصِيبَةٌ bir bela ص و ب
5 قَالُوا derler ق و ل
6 إِنَّا şüphesiz biz
7 لِلَّهِ Allah içiniz
8 وَإِنَّا ve şüphesiz biz
9 إِلَيْهِ O’na
10 رَاجِعُونَ döneceğiz ر ج ع
 

Bakara 156 6dk 3sn ‘Sabirli olmanin mukafati’

https://youtu.be/xMtLj7YE_dg

 O kimseler ki, onlara bir musibet isabet ettiği zaman Biz Allah’a aidiz ve muhakkak ki biz ona dönücüyüz derler.

Buna istirca ayeti yani ümit etme ayeti denir. Rıza makamının ifadesi olup bir kulluk itirafıdır. Bu ifadede zikir de, şükür de, dua da vardır. Başına ne gelirse gelsin, dimağının ve kalbinin bozulmaması lazımdır. Sadece ölüm için değil, nefsimizin hoşuna gitmeyen veya alışılagelmişin dışındaki her şey için bu ayeti okuyabiliriz.

Hayat geçicidir, hastalıklar, imtihanlar, yokluklar geçicidir. Kalıcı olan Allah’a olan yolculuğumuzdur. Bu yolculuk; O’nun yanında başladı ve bir gün onunla buluşmayla başka bir boyuta taşınacak. Tıpkı yavrularımızı başka şehirlere okumaya yolladığımız gibi. Deriz ya “Aman yavrum bak seni oralara okuyasın diye yolluyorum.Git güzel şeyler öğren, yolda arsızı var, belalısı var, onlardan uzak dur. Beni utandırma. Dönüp geleceğin yer yine baba evin” diye.

Rabbim de bizi bu dünyaya bir ömür sermayesiyle yolluyor. ”Git, öğren yine dönüp geleceğin yer benim yanım” diyor. Allah bu yolculuğun bilincine varanlardan eylesin bizleri. Amin.

 

Riyazus Salihin, 923 Nolu Hadis 

 Ümmü Seleme radıyallahu anhâ’dan rivayet edildiğine göre şöyle dedi:

Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’i şöyle buyururken dinledim:

“Herhangi bir kul sıkıntıya düşer de “Biz Allah’dan geldik, Allah’a döneceğiz. Allahım, başıma gelen musibetin ecrini ver ve bana bundan daha hayırlısını lutfet” diye dua ederse, Allah Teâlâ onu uğradığı sıkıntıdan dolayı mükâfatlandırır ve ona kaybettiğinden  daha hayırlısını verir.”

Ümmü Seleme dedi ki, Ebû Seleme öldüğünde ben, Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in öğrettiği gibi dua ettim. Allah da bana Ebû Seleme’den daha hayırlısını, Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’i verdi.

Müslim, Cenâiz 4

 

اَلَّذ۪ينَ اِذَٓا اَصَابَتْهُمْ مُص۪يبَةٌۙ قَالُٓوا اِنَّا لِلّٰهِ وَاِنَّٓا اِلَيْهِ رَاجِعُونَۜ


ٱلَّذِینَ cemi müzekker has ism-i mevsûl, ٱلصَّـٰبِرِینَ ’nin sıfatı olarak mahallen mansubtur.  إِذَاۤ şart manalı, cümleye muzâf olan, cezmetmeyen zaman zarfıdır. أَصَـٰبَتۡهُم cer mahallinde muzâfun ileyhtir. Muttasıl zamir هُم mef’ûlun bih olarak mahallen mansubtur. مُّصِیبَةࣱ ise أَصَـٰبَتۡهُم fiilinin failidir. 

Şartın cevabı قَالُوۤا۟ إِنَّا لِلَّهِ ‘dir. قَالُوۤا۟ damme üzere mebni mazi fiildir. Mekulü’l kavl cümlesi  إِنَّا لِلَّهِ ‘dir. قَالُوۤا۟ fiilinin mef’ûlu olarak mahallen mansubtur. 

إنَّ tekid harfidir. İsim cümlesinin önüne gelir. İsmini nasb, haberini ref eder. إنَّ ’nin ismi olarak gelen mütekellim zamiri نَا , mahallen mansubtur. لِلَّهِ car mecruru إنَّ ’nin mahzuf haberine müteallıktır. 

إِنَّاۤ إِلَیۡهِ رَ ٰ⁠جِعُونَ cümlesi atıf harfi وَ ’la makabline matuftur. إنَّ ’nin ismi olarak gelen mütekellim zamiri نَا , mahallen mansubtur. إِلَیۡهِ car mecruru رَ ٰ⁠جِعُونَ kelimesine müteallıktır. رَ ٰ⁠جِعُونَ kelimesi إنَّ ’nin haberidir. Cemi müzekker salim olduğu için و ’la merfû olmuştur.

أَصَـٰبَتۡ fiili sülâsî mücerrede bir harf ilave edilerek mezid yapılan fiillerdendir. İf’al babındandır. Sülâsîsi صوب ’dir. İf’al babı fiile ta’diye (geçişlilik) kesret, haynunet (zamanı gelmesi), sayruret, izale, zamana ve mekana duhul, temkin (imkân sağlamak), vicdan (bir vasıf üzere bulmak) mutavaat (tef’il babının dönüşlülüğü), tariz (arz etmek, maruz bırakmak) manaları katar. Bazan da fiilin mücerret manasını ifade eder.

 

اَلَّذ۪ينَ اِذَٓا اَصَابَتْهُمْ مُص۪يبَةٌۙ قَالُٓوا اِنَّا لِلّٰهِ

Önceki ayetin devamı olan bu ayette ٱلَّذِینَ şeklindeki has ism-i mevsûl ٱلصَّـٰبِرِینَ ’nin sıfatıdır. Sıla cümlesi, şart üslubunda haberi isnaddır. أَصَـٰبَتۡهُم cümlesi إِذَاۤ ’nın muzâfun ileyhi, aynı zamanda şart cümlesidir. Faide-i haber ibtidaî kelamdır. 

Nahivcilere göre şart fiili olarak kullanılan mazi fiil gelecek zaman ifade eder. (Sâmerrâî, Ala Tarîqi't Tefsîri'l Beyânî, c. 2, s. 88.)

 مُّصِیبَةࣱ kelimesindeki tenvin taklil manasınadır. (Âdil Ahmet Sâbir er-Ruveynî, Min Garîbi Belâgati'l Kur'ani'l Kerim, Soru.1208)

Şartın cevabı  قَالُوۤا۟  müsbet mazi fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır. Mekulü’l-kavl, إِنَّ ile tekid edilmiş faide-i haber talebî kelamdır. Cümlede إِنَّ ’nin haberinin hazfi, îcâz-ı hazif sanatıdır.

Tutturmak anlamına gelen isabet, hedefi kaçırmanın zıttıdır. Hz. Peygamber aleyhisselam şöyle buyurmuştur: “Bil ki başına gelecek olan şey hedefini şaşıp seni geçecek değildir. Sana değil de başkasının başına gelecek olan şey de sana isabet edecek değildir.”  مُّصِیبَةࣱ [musibet] eksilme, yok olma gibi her türlü istenmeyen hadise için kullanılan bir tabirdir.  (Ömer Nesefî / Et-Teysîr Fi’t-Tefsîr)

مُّصِیبَةࣱ ve أَصَـٰبَتۡهُم  kelimeleri arasında mürâât-ı nazir, iştikak cinası ve reddü’l-acüz ale’s-sadr sanatları vardır.

 

 وَاِنَّٓا اِلَيْهِ رَاجِعُونَۜ


Makabline و ’la atfedilen bu son cümle, إِنَّ ve kasrla tekid edilmiş faide-i haber inkârî kelamdır. Car mecrur amiline takdim edilmiştir. Bu takdim kasr ifade eder. Kasr-ı sıfat ale’l-mevsuf olan kasrda, إِلَیۡهِ  maksûrun aleyh, رَ ٰ⁠جِعُونَ  maksûrdur. Geri dönüş sadece O’nadır, demektir.

[Biz şüphesiz (her şeyimizle) Allah’a aitiz ve şüphesiz O’na döneceğiz, derler.] Bu bir teslimiyet ifadesidir. [Biz Allah’a aitiz] ifadesinin anlamı şudur: Yani, bizim canlarımız Allah’ındır. O, mülkünde istediği gibi tasarruf eder. O’na itiraz yoktur. Yahut; biz Allah’ın kullarıyız, anlamına gelir. Köle ve elindeki her şey sahibine aittir. Eğer dilerse onları elimizde bırakır. İsterse elimizden alır. Biz de kendi mülkünü elimizden aldığı için sızlanma ve sabırsızlık gösteremeyiz. Bilakis sabrederiz. Eğer yaşarsak bizim rızkımıza O kefildir. Ölürsek de O’na döneriz. Bizim karşılığımız O’nun katındadır. İşte [Biz O’na döneriz] ayetinin anlamı budur. Bir görüşe göre de şöyledir: Biz diri de olsak, ölü de olsak Allah’ın kullarıyız. “ve şüphesiz O’na döneceğiz” Kazasına razı olup sevabını kazansak da razı olmayıp cezasını hak etsek de neticede O’na döneceğiz. (Ömer Nesefî / Et-Teysîr Fi’t-Tefsîr)