اِنَّ الَّذ۪ينَ كَفَرُوا وَمَاتُوا وَهُمْ كُفَّارٌ اُو۬لٰٓئِكَ عَلَيْهِمْ لَعْنَةُ اللّٰهِ وَالْمَلٰٓئِكَةِ وَالنَّاسِ اَجْمَع۪ينَۙ
Sıra | Kelime | Anlamı | Kökü |
---|---|---|---|
1 | إِنَّ | doğrusu |
|
2 | الَّذِينَ | kimseler |
|
3 | كَفَرُوا | inkar edip te |
|
4 | وَمَاتُوا | ölen |
|
5 | وَهُمْ | ve onlar |
|
6 | كُفَّارٌ | kafir olarak |
|
7 | أُولَٰئِكَ | işte |
|
8 | عَلَيْهِمْ | onların üstünedir |
|
9 | لَعْنَةُ | la’neti |
|
10 | اللَّهِ | Allah’ın |
|
11 | وَالْمَلَائِكَةِ | ve meleklerin |
|
12 | وَالنَّاسِ | ve insanların |
|
13 | أَجْمَعِينَ | tüm |
|
اِنَّ الَّذ۪ينَ كَفَرُوا وَمَاتُوا وَهُمْ كُفَّارٌ اُو۬لٰٓئِكَ عَلَيْهِمْ لَعْنَةُ اللّٰهِ وَالْمَلٰٓئِكَةِ وَالنَّاسِ اَجْمَع۪ينَۙ
اِنَّ tekid harfidir. İsim cümlesinin önüne gelir. İsmini nasb haberini ref eder. الَّذ۪ينَ cemi müzekker has ism-i mevsûl, اِنَّ ’in ismi olarak mahallen mansubtur. İsm-i mevsûlun sılası كَفَرُوا۟ ‘dur. مَاتُوا۟ fiili atıf harfi وَ ’la makabline matuftur.
وَ haliyyedir. Munfasıl zamir هُمۡ mübteda olarak mahallen merfûdur. كُفَّارٌ haber olup lafzen merfûdur. İsm-i işaret أُو۟لَـٰۤىِٕكَ mübteda olarak mahallen merfûdur. عَلَیۡهِمۡ car mecruru mahzuf mukaddem habere müteallıktır. لَعۡنَةُ ٱللَّهِ muahhar mübtedadır. ٱللَّهِ lafza-i celâli, muzâfun ileyh olarak kesra ile mecrurdur. ٱلۡمَلَـٰۤىِٕكَةِ وَٱلنَّاسِ kelimeleri atıf harfi وَ ’la lafza-i celâle atfedilmiştir. أَجۡمَعِینَ tekiddir.
Ayette geçen, ٱلنَّاسِ kelimesinden kasıt müminlerdir. Ya da hem müminler ve hem de kâfirlerdir. Çünkü kıyamet gününde kimisi kimisine lanet okuyacaktır. (Nesefî / Medâriku’t-Tenzîl Ve Hakâîku’t-Te’vîl)
اِنَّ الَّذ۪ينَ كَفَرُوا وَمَاتُوا وَهُمْ كُفَّارٌ اُو۬لٰٓئِكَ عَلَيْهِمْ لَعْنَةُ اللّٰهِ وَالْمَلٰٓئِكَةِ وَالنَّاسِ اَجْمَع۪ينَۙ
İstînafiyye olarak fasılla gelen ayet إِنَّ ile tekid edilmiş isim cümlesidir. إِنَّ ’nin ismi olan ٱلَّذِینَ ’nin sıla cümlesi كَفَرُوا۟ ve buna matuf olan مَاتُوا۟ cümlesi mazi fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır. İsm-i mevsûlde tevcih sanatı vardır.
كَفَرُوا۟ kelimesinde müennesin müzekkere katılması yoluyla tağlib sanatı vardır.
"Ey iman edenler!" şeklindeki hitapların çoğunda kadınların erkeklere katılması yoluyla tağlip vardır. (Prof. Dr. Ali Bulut - Belagat)
وَهُمۡ كُفَّارٌ şeklindeki hal cümlesi وَ ‘la gelmiştir. Faide-i haber ibtidaî kelam olan isim cümlesidir. İsim cümleleri sübut ifade eder.
Hal cümlesi, anlamı zenginleştirmek için yapılan ıtnâb sanatıdır.
[İşte Allah’ın laneti onlar üzerinedir] Yani, Allah onları rahmetinden kovmuş ve uzaklaştırmıştır. (Ömer Nesefî / Et-Teysîr Fi’t-Tefsîr)
Bu cümle tezyildir. (Âşûr)
إِنَّ ’nin haberi isim cümlesi formunda gelmiştir. أُو۟لَـٰۤىِٕكَ ’nin mübteda olduğu cümlede haber isim cümlesi olarak gelmiştir. Cümlede îcâz-ı hazif ve takdim-tehir sanatları vardır. عَلَیۡهِمۡ لَعۡنَةُ ٱللَّهِ وَٱلۡمَلَـٰۤىِٕكَةِ cümlesi, faide-i haber ibtidaî kelamdır.
لَعۡنَةُ ٱللَّهِ izafeti, muzâfa tazim ifade eder. Lanetin bütün kemâl ve celâl sıfatlara şamil Allah ismine muzâf olması, az sözle çok anlam ifade etmenin yanında, heybeti ve korkuyu artırmak amacına matuftur. Ayette mütekellimin Allah Tealâ olması dolayısıyla lafza-i celâlde tecrîd sanatı vardır.
Önceki ayetteki müfret mütekellim zamirden, bu cümlede gaib zamire iltifat edilmiştir.
كَفَرُوا۟ - كُفَّارٌ kelimeleri arasında iştikak cinası ve reddü’l-acüz ale’s-sadr sanatları vardır.
Müsnedün ileyh, bahsi geçenleri tahkir için uzağı işaret etmekte kullanılan işaret ismiyle gelmiştir.
Ayet, tekide rağmen umûmî bir ifadenin tahsis edilebileceğini gösterir. Çünkü Allahü teâlâ'nın وَٱلنَّاسِ أَجۡمَعِینَ [Ve bütün insanlar] ifadesindeki ٱلنَّاسِ 'tan murad, insanların hepsi değil bir kısmıdır " diyenlerin görüşüne göre ٱلنَّاسِ (nâs) kelimesi tahsis edilmiştir. (Fahreddin er-Razi)
Bu bir istinaf cümlesi olup kelâmın ifade ettiği veçhile, önceki ayette istisna edilenlerin dışındakiler için lanetin baki olduğunu açıklamakta ve tevbe etmeyenler için onun devam edeceğini tekid etmektedir.
Bundan önceki ayette yenilenen lanetin devamlılığı, bu ayette de, lanetin subûtî devamı söz konusudur. (Birinci ayette lanet fiil ile ifade edildi. Fiil cümlesi ifade edilen mananın yenilenmesini gerektirir. İkinci cümlede ise lanet, isim cümlesi ile ifade edildi. İsim cümlesi de ifade edilen mananın subûtunu gerektirir.) (Ebüssuûd)