Bakara Sûresi 192. Ayet

فَاِنِ انْتَهَوْا فَاِنَّ اللّٰهَ غَفُورٌ رَح۪يمٌ  ...

Eğer onlar (savaştan ve küfürden) vazgeçerlerse, (şunu iyi bilin ki) Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.
 
Sıra Kelime Anlamı Kökü
1 فَإِنِ eğer
2 انْتَهَوْا (saldırılarına) son verirlerse ن ه ي
3 فَإِنَّ gerçekten
4 اللَّهَ Allah
5 غَفُورٌ bağışlayandır غ ف ر
6 رَحِيمٌ esirgeyendir ر ح م
 

فَاِنِ انْتَهَوْا فَاِنَّ اللّٰهَ غَفُورٌ رَح۪يمٌ

 

فَ istînâfiyyedir. اِنْ şart harfi iki muzari fiili cezmeder. انْتَهَوْا şart fiili mahallen meczumdur. Zamir olan çoğul و’ı fail olup mahallen merfûdur. 

فَ şartın cevabının başına gelen rabıtadır. اِنَّ tekid harfidir. İsim cümlesinin önüne gelir. İsmini nasb haberini ref eder. ٱللَّهَ lafza-i celâli إِنَّ ’nin ismidir. غَفُورࣱ kelimesi  إِنَّ ’nin haberidir. رَّحِیمࣱ ise ikinci haberdir.

انْتَهَوْا fiili sülâsî mücerrede iki harf ilave edilerek mezid yapılan fiillerdendir. Fiil iftiâl babındadır. Sülâsîsi نهي dır. İftiâl babı fiile, mutavaat (dönüşlülük), ittihaz (edinmek, bir şeyi kendisi için yapmak), müşareket (ortaklık), izhar (göstermek), ihtiyar (seçmek), talep ve çaba göstermek manaları katar. İfteale kalıbı hem soyut, hem somut anlamlı fiiller için kullanılır.
 

فَاِنِ انْتَهَوْا فَاِنَّ اللّٰهَ غَفُورٌ رَح۪يمٌ


فَ  istînâfiyye, ْاِن şart harfidir. Cümle şart üslubunda gayrı talebî inşâî isnaddır. Haber manalıdır.  انْتَهَوْا şart cümlesi mazi fiil sıygasında, faide-i haber ibtidaî kelamdır. Cevap cümlesi ise isme isnad edilmiş isim cümlesi formunda, faide-i haber talebî kelamdır. 

فَاِنِ انْتَهَوْا cümlesinde عن الشرك و عن قتالهم، فكفوا أيديكم عن قتالهم فلا عدوان إلا على الظالمين (Şirkten ve savaşmaktan…, O halde savaşmayı bırakın, çünkü zalimlerden başkasına düşmanlık yoktur) şeklinde takdir edilen bir hazif vardır. Bu da icâz-ı hazif sanatıdır. Bu hazif; şirk ehlinden bir grubun müminlerle savaştan ve şirkten vazgeçtiğine işaret eder. (Âdil Ahmet Sâbir er-Ruveynî, Min Ğarîbi Belâgati'l Kur'ani'l Kerim, Soru: 1365)

Şart ve cevap cümlelerinden oluşmuş terkip, faide-i haber talebî kelamdır.

Müsnedün ileyhin bütün esma-i hüsnaya ve kemâl sıfatlara şamil lafza-i celâlle gelmesi teberrük, telezzüz ve haşyet uyandırma, korkuyu artırma amacına matuftur. Durumun ciddiyetini ve olayın önem derecesini göstermek bakımından da dikkat çekicidir.

Ayette mütekellimin Allah Teâlâ olması hasebiyle lafza-i celâlde tecrîd sanatı vardır.

Allah'ın غَفُورٌ ve  رَح۪يمٌ olduğu yani çok affedici ve merhametli olduğu tekidli olarak ifade edilmiştir.  غَفُورٌ- رَح۪يمٌ  kelimeleri arasında murâât-ı nazîr sanatı vardır. Bu kelimelerin ayetin konusuyla olan anlam bütünlüğü teşâbüh-i etrâf sanatıdır. Nekre gelmesi tarifsiz olduklarını ifade eder. Aralarında و olmaması da Allah Teâlâ’da bu iki vasfın birden bulunduğuna delalet eder. Tariz olarak bize de affedici ve merhametli olmak tavsiye edilir.

Ayette iki farklı görevdeki فَ ’ler arasında tam cinâs ve  reddü’l-acüz ale’s-sadr sanatları vardır.

[Eğer savaşmaktan vazgeçer] ve size saldırmazlarsa, siz de onlara ilişmeyin. [Şüphesiz ki Allah Gafûr ve Rahîm’dir.] Yani kâfir bile olsalar onlarla savaşmaktan kaçındığınız için size karşı merhametli ve affedicidir. Bir görüşe göre eğer onlar savaşmayı, küfrü, Hz. Peygamber aleyhisselama ve ashabına eziyet etmeyi bırakır ve iman ederlerse Allah onların geçmiş günahlarını affeder ve onlara merhamet eder. (Ömer Nesefî / Et-Teysîr Fi’t-Tefsîr)