اُو۬لٰٓئِكَ لَهُمْ نَص۪يبٌ مِمَّا كَسَبُواۜ وَاللّٰهُ سَر۪يعُ الْحِسَابِ
Yukardaki ayette “bize dünya da ver” diyenlere “ahirette nasip yoktur“ demişti Allah teala.
Burada hem dünya, hem ahiret için iyilik isteyenlere “kazandıkları şeyden nasip vardır” diyor. Yani istedik ve bitmedi. Gayret edip çalışacağız ve kazandığımız amellerimizden nasipleneceğiz inşallah. Ayetler hac ile ilgiliydi ve hac kıyamet gününün bir simulasyonudur. Bütün insanlar bir arada Allahtan af ve bağışlanma dilerler. Ayetin de ”Allah hesabı pek çabuk görendir“ şeklinde bitiyor olması hesabı ve ahireti hatırlatmak içindir.
Kesb, faydası ve zararıyla failine ait bir fiildir. Kesb “amile, feale” gibi değil, sanki daha planlı bir şekilde yapma manası taşır. Burada; yapılan dualar manasında kullanılmıştır.
اُو۬لٰٓئِكَ لَهُمْ نَص۪يبٌ مِمَّا كَسَبُواۜ وَاللّٰهُ سَر۪يعُ الْحِسَابِ
İşaret ismi أُو۟لَـٰۤىِٕكَ mübteda olarak mahallen merfûdur. لَهُمۡ car mecruru mahzuf mukaddem habere müteallıktır. نَصِیبࣱ muahhar mübteda olup lafzen merfûdur. مَا müşterek ism-i mevsûlü مِنْ harf-i ceriyle birlikte نَصِیبࣱ kelimesinin mahzuf sıfatına müteallıktır. İsm-i mevsûlun sılası كَسَبُوا۟ۚ ’dur. Îrabtan mahalli yoktur. كَسَبُوا۟ damme üzere mebni mazi fiildir. Zamir olan çoğul و ’ı fail olup mahallen merfûdur.
İsim cümlesidir. وَ istînâfiyyedir. ٱللَّهُ lafza-i celâli mübteda olup lafzen merfûdur. سَرِیعُ haberdir. ٱلۡحِسَابِ muzâfun ileyh olup kesra ile mecrurdur.اُو۬لٰٓئِكَ لَهُمْ نَص۪يبٌ مِمَّا كَسَبُواۜ
İstînâfiyye olarak fasılla gelen cümlede fasıl sebebi kemâl-i ittisâldir. Cümle faide-i haber ibtidaî kelamdır. Mübteda olan işaret ismi أُو۟لَـٰۤىِٕكَ ‘nin haberi, isim cümlesi olarak gelmiştir. ... لَهُمۡ نَصِیبࣱ cümlesi haberdir. Haber cümlesinde takdim-tehir ve îcâz-ı hazif sanatları vardır. Muahhar mübteda olan نَصِیبࣱ ‘ un nekre gelmesi onlara Allah tarafından olan nasibin tarifi mümkün olmayan vasıflarda olduğuna işaret eder.
Müsnedün ileyhin, uzağa mahsus ism-i işaretle marife olması ahirete inananların şanının yüceliğini vurgulamak ve onların durumuna gereken önemin verildiğini göstermek içindir.
أُو۟لَـٰۤىِٕكَ [İşte] iki güzelliği isteyen bu kimselerin مِّمَّا كَسَبُوا۟ۚ [kazandıkları şeylerden] güzel menfaatler demek olan sevap anlamındaki güzel amellerle ilgili kazandıkları şeylerin cinsinden لَهُمۡ نَصِیبࣱ [nasipleri vardır]. Yahut “kazandıklarından ötürü...” demektir ki, bunun örneği مِمَّا خَط۪ٓيـَٔاتِهِمْ اُغْرِقُوا [Kendi yanlışları yüzünden suda boğuldular…] (Nuh 71/25) ayetidir. Yahut ‘’İstediklerinin bir kısmından nasipleri vardır ki, biz o istediklerinden dünyada maslahatları, ahirette de hak ettikleri ölçüsünde kazandıklarını kendilerine veririz’’ demektir. Burada duadan “kazanç / كَسَبُ” diye bahsedilmesi, duanın amellerden sayılması sebebiyledir. Ameller de “kazanç” ile sıfatlanır ki, bunun delili وَمَٓا اَصَابَكُمْ مِنْ مُص۪يبَةٍ فَبِمَا كَسَبَتْ اَيْد۪يكُمْ [Başınıza her ne musibet gelirse] kendi kesb ettikleriniz [yaptıklarınız] yüzündendir] (Şûra 42/30) ayetidir. أُو۟لَـٰۤىِٕكَ [İşte bunlar] işaret zamirinin her iki fırkaya birden ait olması ve her fırka için kazandıklarının cinsinden nasiplerinin olması da caizdir.
وَاللّٰهُ سَر۪يعُ الْحِسَابِ
Müstenefe cümlesidir. Lafza-i celâl mübteda, سَرِیعُ haberdir. Müsnedün ileyhin bütün esmayı bünyesinde toplayan Allah ismiyle gelişi, telezzüz ve teberrük içindir.
Cümle, faide-i haber talebî kelamdır. Haberin izafetle marife olması, az sözle çok anlam ifade etme amacının yanında tahsis ifade eder. Hesabın süratli görülüşü Allah’a hasredilmiştir.
Mütekellimin Allah Teâlâ olması nedeniyle ayetteki lafza-i celâlde tecrîd sanatı vardır.
Ayetin bu son cümlesi mesel tarikinde tezyîldir. Tezyîl cümleleri ıtnâb babındandır. Önceki cümleyi tekit için gelmiştir. Mesel tarikinde olanlar müstakil olarak da bir mana ifade eder. Yani müstakil olarak dillerde dolaşır, atasözü gibi halk arasında bilinir.
Bir görüşe göre [Hesabı pek çabuk görendir] ifadesi “Allah Teâlâ’nın kullarını hesaba çekmesi mutlaka gerçekleşecektir, hatta bunun olması çok yakındır.” anlamına gelir. Başka bir yorum şöyledir: ‘’Allah Teâlâ hesabı çabucak görendir. Çünkü hiçbir şey O’nu oyalamaz. Herkesi bir anda hesaba çekiverir.’’ Ayetin bir başka tefsiri de şöyledir: ‘’Allah hesabı hızlıca görecektir. Çünkü o gün kendisine hiçbir itiraz söz konusu olmayacaktır. Herkes amel defterini elinde getirecek, herkesin karşılığı belli olacaktır ve hak ettiği şekilde hesabı görülecektir.’’ (Ömer Nesefî / Et-Teysîr Fi’t-Tefsîr)