يَمْحَقُ اللّٰهُ الرِّبٰوا وَيُرْبِي الصَّدَقَاتِۜ وَاللّٰهُ لَا يُحِبُّ كُلَّ كَفَّارٍ اَث۪يمٍ
Câbir b. Abdullah”ın (ra) naklettiğine göre, Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: “Her iyilik/güzel iş bir sadakadır.”(B6021 Buhârî, Edeb, 33)
Enes b. Mâlik”in naklettiğine göre, Rasûlullah (sav) şöyle buyurmuştur: “Kuşkusuz sadaka, Rabbin hoşnutsuzluğunu giderir (Allah”ın kişiye huzurlu bir hayat bağışlamasına vesile olur, işlenen kötülüklere mukabil başa gelebilecek kötülüklere de kefaret olur) ve kötü bir şekilde ölmeyi (Allah”ın izniyle) önler.”(T664 Tirmizî, Zekât, 28)
Adî b. Hâtim”in naklettiğine göre, Rasûlullah (sav) cehennemden bahsetti, ondan Allah”a sığındı ve yüzünü üç defa çevirdikten sonra şöyle buyurdu: “Yarım hurma (sadaka) ile bile olsa cehennemden korunun. Eğer bunu da bulamazsanız güzel bir sözle (korunun).”(M2350 Müslim, Zekât, 68)
Ebû Hüreyre (ra) anlatıyor: “Bir adam Hz. Peygamber”e (sav), “Ey Allah”ın Rasûlü, hangi sadaka en faziletlidir?” diye sordu. Hz. Peygamber, ” Sağlıklı iken ve fakirlik endişesi ve zengin olma hırsı ile hareket ederken tasaddukta bulunabilmendir.(Sadaka vermeyi) can boğaza gelip de (son nefesini yaşadığın âna kadar) erteleme…” buyurdu.” (B2748 Buhârî, Vesâyâ, 7)
Abdullah b. Yezid”in Ebû Mes”ûd el-Bedrî”den işittiğine göre, Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: “Kişinin ailesi için yaptığı harcama da sadakadır.”(B4006 Buhârî, Meğâzî, 12)
Hadislerle İslâm Cilt 2 Sayfa 485
يَمْحَقُ اللّٰهُ الرِّبٰوا وَيُرْبِي الصَّدَقَاتِۜ
Fiil cümlesidir. يَمْحَقُ merfû muzari fiildir. اللّٰهُ lafza-i celâli, fail olup lafzen merfûdur. الرِّبٰوا elif üzere mukadder fetha ile mansubtur. وَ atıf harfidir. يُرْبِي fiili ي harfine takdir edilen damme ile merfû olmuştur. الصَّدَقَاتِ mef’ûlun bihtir. Cemi müennes salim olduğu için nasb alameti kesradır.
يَمْحَقُ اللّٰهُ الرِّبٰوا [Allah faizi tüketir.] Burada geçen مْحَقُ kelimesi bir şeyin yok olana kadar yavaş yavaş azalmasıdır. Bu hadise dolunayın yavaş yavaş yok olmasına benzer. İşte faiz alanın ayeti böyledir. O bütün malını yitirir ve ondan sonra çocuğu da bu maldan yararlanamaz. (Ömer Nesefî / Et-Teysîr Fi’t-Tefsîr)
وَاللّٰهُ لَا يُحِبُّ كُلَّ كَفَّارٍ اَث۪يمٍ
İsim cümlesidir. وَ atıf harfidir. ٱللَّهُ lafza-i celâli mübteda olup lafzen merfûdur. Mübtedanın haberi لَا يُحِبُّ كُلَّ كَفَّارٍ cümlesi haber olup mahallen merfûdur. لَا nefiy harfi olup olumsuzluk manasındadır. یُحِبُّ merfû muzari fiildir. Faili müstetir olup takdiri هو ’dir. كُلَّ mef’ûlun bihtir. كَفَّارٍ muzâfun ileyh olup kesra ile mecrurdur. اَث۪يمٍ ise كَفَّارٍ kelimesinin sıfatıdır.
كَفَّار kelimesi mübalağalı ism-i faildir. اَث۪يمٍ ise sıfat-i müşebbehedir.
وَاللّٰهُ لَا يُحِبُّ [Allah sevmez.] Yani hoşlanmaz. كُلَّ كَفَّارٍ اَث۪يمٍ [İnkârda ve günahta ısrar eden kişiyi.] Burada mübalağa anlamı taşıyan فَعَّالُ formunda kullanılan كَفَّارٍ kelimesi, günahı ikrar edip onda ısrar eden kişi anlamına gelir. اَث۪يم kelimesi, “günahkâr” anlamını آثِم kelimesinden daha etkili ve vurgulu bir şekilde ifade eder. Ayetin manası ise [haram sayıp kâfir olup faizi yiyerek günahkâr] şeklindedir. (Ömer Nesefî / Et-Teysîr Fi’t-Tefsîr)يَمْحَقُ اللّٰهُ الرِّبٰوا وَيُرْبِي الصَّدَقَاتِۜ
Ayet istînâfiyye olarak fasılla gelmiştir. Şibh-i kemâl-i ittisâl nedeni ile fasıl yapılmıştır. Ribaya devam eden ve Allah’ın uyarısını dikkate almayanlarla alakalı bir suale karşılık verilen cevap mahiyetinde gelmiştir. Önce zikredilen ayette, ahiret hallerinin kötü durumu açıklanmış iken bu ayette de dünyadaki kötü durumları belirtilmiştir. (Âdil Ahmet Sâbir er-Ruveynî, Min Ğarîbi Belâgati’l Kur’ani’l Kerim, Soru:1614).
Müsbet fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır. Aynı üslupta gelen وَيُرْبِي الصَّدَقَاتِۜ cümlesi tezat nedeniyle makabline وَ ’la atfedilmiştir.
Bütün kemal sıfatlara şamil lafza-i celâlin müsnedün ileyh olması telezzüz, teberrük ve kalplerde haşyet uyandırmak amacına matuftur. Cümlede mütekellim Allah Teâlâ’dır. Bu nedenle Allah isminde tecrîd sanatı vardır.
يَمْحَقُ - يُرْبِي kelimeleri arasında tıbâk-ı hafî sanatı vardır.
الرِّبٰوا - يُرْبِي kelimeleri arasında iştikak cinası ve reddü’l-acüz ale’s-sadr sanatları vardır.
Faizde görünüşte kazanç vardır ama onun bereketi yoktur. Sadakayı da verince azalmış gibi gözükür ama bereketi olduğu için kazanmış oluruz. İnsan çaba sarfeder, bereketi Allah verir. Zenginlik ve malın emanet olduğunu bilenler, paylaşır.
Riba, her ne kadar o anda bir artış ve fazlalık temin etse de, hakikatte onun bir noksanlaşma sebebi olduğunu; sadakanın ise, görünüşte her ne kadar bir noksanlaşma sebebi olsa dahi, aslında bir artış ve ziyadelik olduğu beyan edilmiştir. Durum böyle olunca akıllı olan bir kimseye yakışan, tabiatının ve hislerinin davet ettiği şeylere iltifat etmeyip, aksine şeriatın teşvik ettiği şeylere dayanmasıdır. İşte ayetin, kendinden önceki ayetlerle olan irtibatının izahı budur. (Fahreddin er- Râzî)
Yine يمحق fiilinin kullanılması faiz alanın malındaki bereketin ve malın tamamının yok olmasını ifade eder. (Âdil Ahmet Sâbir er-Ruveynî, Min Ğarîbi Belâgati’l Kur’ani’l Kerim, Soru:1615)
يَمْحَقُ اللّٰهُ الرِّبٰوا [Faizi yok eder,] ve وَيُرْبِي الصَّدَقَاتِۜ [sadakaları arttırır] cümleleri arasında ikili mukabele vardır.
وَاللّٰهُ لَا يُحِبُّ كُلَّ كَفَّارٍ اَث۪يمٍ
Ayetin fasılası وَ ’la öncesine atfedilmiştir. İsim cümlesi formunda faide-i haber ibtidaî kelamdır.
Müsnedün ileyhin bütün esmayı bünyesinde toplayan اللّٰهَ ismiyle marife oluşu telezzüz, teberrük ve haşyet duyguları uyandırmak içindir.
Menfi fiil cümlesi formunda gelen müsned, faide-i haber ibtidaî kelamdır.
Cümlede nefy harfinin müsnedün ileyhden sonra gelmesi ve müsnedin de muzari fiil olması, hükmü takviye ve teceddüt ifade eder. Muzari fiil muhatabın muhayyilesini harekete geçirerek olayı daha iyi anlamasını sağlar.
Lafza-i celâlde tecrîd ve tekrarlanmasında ıtnâb ve reddü’l-acüz ale’s-sadr sanatları vardır.
Cümle, mesel tarikinde tezyîldir. Tezyîl cümleleri ıtnâb babındandır.
كَفَّارٍ- اَث۪يمٍ kelimeleri arasında mürâât-ı nazîr sanatı vardır. Kelimelerdeki tenvin, tahkir içindir.
Ayetin son cümlesinde zamir yerine Allah isminin zikri kalbe korku salmak içindir.
اَثِيمٍ kelimesindeki ي harfi bize eylemin durmaksızın, daima, sürekli olduğunu gösterir. Servetleri de faizde durmaksızın, sürekli artar…Kendileri günah işlemese de paraları sürekli günah üretmeye devam eder. Bunun için كَافرٍ değil كَفَّارٍ [azılı kafir] kelimesi kullanılmıştır.