مَنْ اَعْرَضَ عَنْهُ فَاِنَّهُ يَحْمِلُ يَوْمَ الْقِيٰمَةِ وِزْراًۙ
مَنْ اَعْرَضَ عَنْهُ فَاِنَّهُ يَحْمِلُ يَوْمَ الْقِيٰمَةِ وِزْراًۙ
مَنْ اَعْرَضَ cümlesi ذِكْراً ’nın sıfatı olarak mahallen mansubdur.
مَنْ şart ismi, mübteda olarak mahallen merfûdur.
اَعْرَضَ şart fiili olup fetha üzere mebni mazi fiildir. Faili müstetir olup takdiri هو ’dir.
Nekre isimden sonra gelen cümle veya şibh-i cümle sıfat olur. Marife isimden sonra gelen cümle veya şibh-i cümle hal olur. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)
عَنْهُ car mecruru اَعْرَضَ fiiline müteallıktır.
فَ şartın cevabının başına gelen rabıta harfidir. اِنَّ tekid harfidir. İsim cümlesinin önüne gelir, ismini nasb haberini ref eder هُ muttasıl zamir اِنَّ ’nin ismi olarak mahallen mansubdur.
يَحْمِلُ fiili اِنَّ ’nin haberi olarak mahallen merfûdur. يَحْمِلُ merfû muzari fiildir. Faili müstetir olup takdiri هو ’dir.
يَوْم zaman zarfı olup يَحْمِلُ fiiline müteallıktır. Aynı zamanda muzâftır. الْقِيٰمَةِ muzâfun ileyh olarak mahallen mecrurdur.
وِزْراً mef’ûlun bih olup fetha ile mansubdur.
اَعْرَضَ fiili sülâsî mücerrede bir harf ilave edilerek mezid yapılan fiillerdendir. Fiil if’âl babındandır. Sülâsîsi عرض ’dir.
İf’al babı fiile, tadiye (geçişlilik) kesret, haynunet (zamanı gelmesi), sayruret, izale, zamana ve mekâna duhul, temkin (imkân sağlamak), vicdan (bir vasıf üzere bulmak) mutavaat (tef’il babının dönüşlülüğü), tariz (arz etmek, maruz bırakmak) manaları katar. Bazen de fiilin mücerret manasını ifade eder.
مَنْ اَعْرَضَ عَنْهُ فَاِنَّهُ يَحْمِلُ يَوْمَ الْقِيٰمَةِ وِزْراًۙ
Ayet fasılla gelmiştir. Fasl sebebi kemâl-i ittisâldir. Önceki ayetteki ذِكْراًۚ kelimesinin sıfatıdır. Sıfat, mevsûfunun sahip olduğu bir özelliğe işaret etmek için yapılan tetmim ıtnâbı sanatıdır.
مَنْ şart ismidir. Cümle şart üslubunda haberî isnaddır.
مَنْ اَعْرَضَ عَنْهُ , şart cümlesidir. Faide-i haber ibtidaî kelam olan isim cümlesidir.
Müspet mazi fiil sıygasındaki اَعْرَضَ عَنْهُ cümlesi, mübteda olan مَنْ ’in haberidir.
Cümlede müsnedin mazi fiil sıygasında cümle olarak gelmesi hükmü takviye, hudûs, temekkün ve istikrar ifade etmiştir. (Hâlidî, Vakafat, s. 107)
فَ şartın cevabının başına gelen rabıta harfidir. Cevap اِنَّ ile tekid edilmiş isim cümlesi, faide-i haber inkârî kelamdır.
Şart ve cevap cümlelerinden oluşan terkip, şart üslubunda faide-i haber inkârî kelamdır.
اِنَّ ’nin haberi, muzari fiil sıygasında gelerek hükmü takviye, hudûs ve teceddüt ifade etmiştir. Muzari fiil tecessüm özelliği sayesinde muhatabın muhayyilesini harekete geçirerek olayı daha iyi anlamasını sağlar.
Muzari fiilin geldiği hallerde çoğunlukla bu gaye mevcuttur. Muzari fiilin kullanımıyla sahne muhatabın gözünde sanki o anda canlanır. Bu da insanı etkiler. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur'an Işığında Belâgat Dersleri Meânî İlmi)
Yalnızca bir isim cümlesi bile devam ve sübut ifade ettiğinden bu ve benzeri cümleler, اِنَّ, isim cümlesi ve isnadın tekrar etmesi sebebiyle üç katlı bir tekid ve yerine göre de tahsis ifade eden çok muhkem/sağlam cümlelerdir. (Elmalılı, Kadir Suresi 1)
İsim cümleleri sübut ifade eder. İsim cümlelerinin asıl kuruluş sebebi; müsnedin, müsnedün ileyh için sabit olduğunu ifade etmektir. İsim cümlesinin haberi müfred ya da isim cümlesi olursa asıl konulduğu mana olan sübutu veya bazı karînelerle istimrarı (devamlılığı) ifade eder. İstimrar ifadesi daha çok medh ve zem durumlarında olur. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kur'an Işığında Belâgat Dersleri Meânî İlmi)
Mef’ûl olan وِزْراًۙ ’daki tenvin kesret ve tahkir ifade der.
يَحْمِلُ - وِزْراًۙ kelimeleri arasında mürâât-ı nazîr sanatı vardır.