اِذْهَبْ اَنْتَ وَاَخُوكَ بِاٰيَات۪ي وَلَا تَنِيَا ف۪ي ذِكْر۪يۚ
اِذْهَبْ اَنْتَ وَاَخُوكَ بِاٰيَات۪ي وَلَا تَنِيَا ف۪ي ذِكْر۪يۚ
Fiil cümlesidir. اِذْهَبْ sükun üzere mebni emir fiildir. Faili müstetir olup takdiri أنت ‘dir. Munfasıl zamir اَنْتَ fiildeki müstetir zamiri tekid eder, mahallen merfûdur.
Tekid: Tabi olduğu kelimenin veya cümlenin manasını kuvvetlendiren, pekiştiren, manasındaki kapalılığı gideren ve aynı irabı alan sözdür. Tekide ‘tevkid’ de denilir. Tekid eden kelimeye veya cümleye tekid (müekkid- ٌمُؤَكِّد ), tekid edilen kelime veya cümleye de müekked ( مَؤَكَّدٌ ) denir. Tekid, çoğunlukla muhatabın zihninde iyice yerleşmesi veya onun tereddütünü gidermek için yapılan vurguya denir. Tekid, lafzî ve manevî olmak üzere ikiye ayrılır.
LAFZÎ TEKİD: Harfin, fiilin, ismin hatta cümlenin tekrarı ile olur. Zamirler zamir ile tekid edilebilirler. Bu durumda sayı ve cinsiyet yönünden tekid müekkede uyar. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)
اَخُوكَ atıf harfi وَ ‘la makabline matuftur. اَخُوكَ harfle îrab olan beş isimden biri olup ref alameti و ‘dır. Muttasıl zamir كَ muzâfun ileyh olarak mahallen mecrurdur.
بِاٰيَات۪ي car mecruru mahzuf hale müteallıktır. Aynı zamanda muzâftır. Mütekellim zamiri ي muzâfun ileyh olarak mahallen mecrurdur.
وَ atıf harfidir. لَا nehiy harfi olup olumsuz emir manasındadır.
تَنِيَا fiili نَ ‘un hazfıyla meczum muzari fiildir. Zamir olan tesniye elifi fail olarak mahallen merfûdur.
ف۪ي ذِكْر۪ي car mecruru تَنِيَا fiiline müteallıktır. Aynı zamanda muzâftır. Mütekellim zamiri ي muzâfun ileyh olarak mahallen mecrurdur.
اِذْهَبْ اَنْتَ وَاَخُوكَ بِاٰيَات۪ي وَلَا تَنِيَا ف۪ي ذِكْر۪يۚ
İstînâfiyye olarak fasılla gelmiştir. Ayetin ilk cümlesi Musa’ya (as) emirdir. Emir üslubunda talebî inşâî isnaddır.
Ayetlerden kasıt mucizelerdir. بِاٰيَات۪ي izafetinde Allah Teâlâ’ya ait zamire muzâf olan اٰيَاتِ tazim edilmiştir.
بِ harf-i ceri, Allah’ın ayetleriyle beraber olacağına dair Musa (as)’ın tatmin olması için musahabe (beraberlik) manasındadır. Yani ‘Firavun’un karşısında doğru olduğuna delalet eden delillerle beraber olacaktır’ demektir. (Âşûr)
Mucizenin Delil Olması: Buradaki بِ harf-i ceri, ‘ile, birlikte’ manasınadır. Çünkü Musa (as) ve Harun (as), Firavun'un yanına, yanlarında mucize olmaksızın gitmiş olsalardı Firavun'u imana zorlayamazlardı. Bu, taklidin yanlış bir yol olduğunu gösteren en kuvvetli delillerdendir. (Fahreddin er-Râzî)
Mucizeler: Eğer, "Cenab-ı Hak, mucize olan asa ve yed-i beyza için tesniye değil de cemi sıygası kullanmıştır?" diye sorulursa, buna şu şekilde cevap verilebilir:
a) Asa tek bir mucize değil, birçok mucize sayılır. Çünkü onun, canlı bir varlık haline dönüşmesi bir mucizedir.
b) Sonra bu asa işin başında küçüktü. Zira Cenab-ı Hak, ["Bir küçük yılan (جَٓانٌّ) gibi kıvrılıyor"] (Kasas, 31) buyurmuştur. Bu sonra büyümüştür ki bu da bir başka mucizedir.
c) Sonra bir ejderha (sü'bân) halini almıştır ki bu da bir başka mucizedir.
d) Sonra Musa (as), elini onun ağzına sokuyordu, ama o ona zarar vermiyordu ki bu da bir başka mucizedir.
e) Sonra o yine bir ağaç haline geliyordu. Bu da bir mucizedir.
f) Hazreti Musa (as)'ın eli de böyledir. Çünkü elinin parlaklığı bir mucize: ışık saçması, bir diğer mucize; sonra ondan böylesi harikulade haller gerçekleştikten sonra eski haline dönmesi de bir başka mucizedir. Binaenaleyh bu ikisinin, iki mucize değil, birçok mucize oldukları söylenebilir. (Fahreddin er-Râzî)
وَلَا تَنِيَا ف۪ي ذِكْر۪ي cümlesi nehiy üslubunda talebî inşâî isnaddır. İki cümle arasında inşâî olmak bakımından mutabakat vardır. Aynı zamanda bu cümleler hükümde ortaktır. Emir bu kez iki kişiyedir.
Emir ve Nehiylerin Aciliyet İfade Edip Etmeme Durumları:
- Emirler aciliyet veya tehir ifade etmezler. Sadece bir şeyin yapılmasını isterler.
- Nehiyler aciliyet ifade ederler. Yasaklanan şeyden hemen uzaklaşılmasını isterler. (Hasan Karakaya, Fıkıh usulü, s. 558-559)
لا تَنِيا (gevşeklik göstermeyin) fiili لا تَضْعُفا (zayıf olmayın) manasındadır. (Âşûr)
ذِكْر۪ي izafeti, Allah Teâlâ’ya ait zamire muzâf olan ذِكْر۪ için tazim ve tekrim ifade eder.
اِذْهَبْ ve تَنِيَا fiilleri arasında müfredden tesniyeye iltifat sanatı vardır.
Zikirden murad, risaleti tebliğdir. Çünkü zikir, her türlü ibadet manasında kullanılır. Risaleti tebliğ, ibadetlerin en büyüklerindendir. Gevşemeyin, aksine Benim zikrimi, maksadınızı gerçekleştirme vesilesi, vasıtası edininiz veya Beni Firavun'un yanında anma hususunda gevşek davranmayın manasındadır. Zikir, o ikisinin Firavun ve adamlarına, Allah'ın onların küfrüne razı olmadığını, sevap ve ikabı, terğib ve terhibi (teşvik ve korkutma) hatırlatmaları şeklinde olur. (Fahreddin er-Râzî)
"Sen ve kardeşin birlikte ayetlerimi götürün ve beni anmada gevşek davranmayın."
Bu ayet “benim mesajlarımı tebliğde gevşeklik göstermeyin” demektir. Çünkü zikir (anmak), bütün ibadetler için kullanılmaktadır ve hepsinin en büyüğü de, peygamberlerin ilâhi emirleri tebliğ etmeleridir.
Bir diğer görüşe göre ise, yani nerede olsanız beni unutmayın; beni zikretmekle yardım ve destek dileyin ve bilin ki, her şey, ancak benim zikrimle müyesser olur. (Ebüssuûd)
ف۪ي ذِكْر۪يۚ ibaresindeki ف۪ي harfinde istiare vardır. عَنْ harfi yerine kullanılmıştır. Car ve mecrurun ilişkisi, zarf ve mazruf ilişkisine benzetilmiştir. ذِكْر۪يۚ içine girilecek bir şeye benzetilmiştir.