وَاصْطَنَعْتُكَ لِنَفْس۪يۚ
وَاصْطَنَعْتُكَ لِنَفْس۪يۚ
Fiil cümlesidir. وَ atıf harfidir. Atıf harflerinden biri kullanılarak iki kelimeyi veya iki cümleyi birbirine bağlamaya atf-ı nesak denir. Atıf harfinden önce gelene matufun aleyh, sonra gelene matuf denir. Matuf ve matufun aleyh arasında îrab bakımından, sıyga bakımından, cümlelerin haberî veya inşâî olması bakımından uyum olur. Mana bakımından aralarında uygunluk varsa fiil isme atfedilebilir. Müstetir zamir atıf olmaz.
Matufun îrabı her zaman için matufun aleyhe uyar.
و : Matuf ve matufun aleyhin hükümde ortak olduğunu belirtir. İkisi arasında tertip olduğunu göstermez. Vav ile yapılan atıfta matuf ve matufun aleyh yer değiştirebilir. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)
اصْطَنَعْتُكَ sükun üzere mebni mazi fiildir. Mütekellim zamiri تُ fail olup lafzen merfûdur. Muttasıl zamir كَ mef’ûlun bih olarak mahallen mansubdur.
لِنَفْس۪ي car mecruru اصْطَنَعْتُكَ fiiline müteallıktır. Aynı zamanda muzâftır. Mütekellim zamiri ي muzâfun ileyh olarak mahallen mecrurdur.
اصْطَنَعْتُ fiili, sülâsî mücerrede iki harf ilave edilerek mezid yapılan fiillerdendir. Fiil iftiâl babındadır. Sülâsîsi صنع ’dir.
İftiâl babı fiile mutavaat (dönüşlülük), ittihaz (edinmek, bir şeyi kendisi için yapmak), müşareket (ortaklık), izhar (göstermek), ihtiyar (seçmek), talep ve çaba göstermek manaları katar. İfteale kalıbı hem soyut hem somut anlamlı fiiller için kullanılır.
İftial babının fael fiili ص ض ط ظ olursa iftial babının ت si ط harfine çevrilir.
İftial babının fael fiili د ذ ز olursa iftial babının ت si د harfine çevrilir.
İftial babının fael fiili و ي ث olursa fael fiili ت harfine çevrilir. Burada اصْطَنَعْتُ fiilinin fael fiili ص olduğu için iftial babının ت si ط harfine çevrilmiştir. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)
وَاصْطَنَعْتُكَ لِنَفْس۪يۚ
Önceki ayetteki جِئْتَ fiiline matuf bu ayet, o cümlenin devamı niteliğindedir. Müspet mazi fiil faide-i haber ibtidaî kelamdır.
وَاصْطَنَعْتُكَ لِنَفْس۪يۚ cümlesi, Tâ-Hâ Suresi 39. ayette geçen “ولِتُصْنَعَ عَلى عَيْنِيَ إذْ تَمْشِي أُخْتُكَ” cümlesine reddü’l-acüz ale’s-sadr menzilindedir. (Âşûr)
لِنَفْس۪يۚ izafeti, نَفْس۪ ‘i tazim içindir.
وَاصْطَنَعْتُكَ لِنَفْس۪يۚ [Seni kendim için seçtim] cümlesinde istiare vardır. Yüce Allah Musa'yı (as) kendisine yakın kılmasını ve seçmesini, hükümdarın, kendisinde bulunan güzel huylardan dolayı değer vermeye ve yakınına almaya layık görüp kendisi için seçtiği, dostluğuna tercih ettiği ve önemli işleri için görevlendirdiği kimsenin haline benzetmiştir. Bunun için اصْطَنَعْ kelimesini müstear olarak kullandı. Bu, istiare-i tebeiyyedir. (Safvetü’t Tefâsir)
Allah'ın (cc), bazı hususiyetleriyle hükümdar yanında Hz. Musa'ya yakınlık kazandırması, onu kendisi için elçi seçmesi ve bazı büyük vazifeler için aday göstermesi, ona bahşettiği manevî haşmetin temsilî anlatımıdır. (Ebüssuûd)
اصْطَنَعْ , bir sanat edinme ve yapma anlamında olup, صُنْع masdarından, اِفْتِعال veznindedir. اِفْتِعال babı fiile mutavaat, müşareket, izhar, ihtiyar, cehd ve talep manaları katar. Arapça'da, "Falanca falancayı yetiştirip büyüttü" anlamında kullanılır. (Fahreddin er-Râzî)