اِذْ تَمْش۪ٓي اُخْتُكَ فَتَقُولُ هَلْ اَدُلُّكُمْ عَلٰى مَنْ يَكْفُلُهُۜ فَرَجَعْنَاكَ اِلٰٓى اُمِّكَ كَيْ تَقَرَّ عَيْنُهَا وَلَا تَحْزَنَۜ وَقَتَلْتَ نَفْساً فَنَجَّيْنَاكَ مِنَ الْغَمِّ وَفَتَنَّاكَ فُتُوناً۠ فَلَبِثْتَ سِن۪ينَ ف۪ٓي اَهْلِ مَدْيَنَ ثُمَّ جِئْتَ عَلٰى قَدَرٍ يَا مُوسٰى
Sıra | Kelime | Anlamı | Kökü |
---|---|---|---|
1 | إِذْ | hani |
|
2 | تَمْشِي | gidiyordu |
|
3 | أُخْتُكَ | kızkardeşin |
|
4 | فَتَقُولُ | ve diyordu |
|
5 | هَلْ | mi? |
|
6 | أَدُلُّكُمْ | size göstereyim |
|
7 | عَلَىٰ |
|
|
8 | مَنْ | birini |
|
9 | يَكْفُلُهُ | ona bakacak |
|
10 | فَرَجَعْنَاكَ | böylece seni geri verdik |
|
11 | إِلَىٰ |
|
|
12 | أُمِّكَ | annene |
|
13 | كَيْ | ki |
|
14 | تَقَرَّ | aydın olsun |
|
15 | عَيْنُهَا | gözü |
|
16 | وَلَا | ve asla |
|
17 | تَحْزَنَ | üzülmesin |
|
18 | وَقَتَلْتَ | ve sen öldürmüştün |
|
19 | نَفْسًا | bir adam |
|
20 | فَنَجَّيْنَاكَ | seni kurtarmıştık |
|
21 | مِنَ |
|
|
22 | الْغَمِّ | tasadan |
|
23 | وَفَتَنَّاكَ | ve seni denemiştik |
|
24 | فُتُونًا | (iyi bir) deneyişle |
|
25 | فَلَبِثْتَ | sonra kaldın |
|
26 | سِنِينَ | yıllarca |
|
27 | فِي | arasında |
|
28 | أَهْلِ | halkı |
|
29 | مَدْيَنَ | Medyen |
|
30 | ثُمَّ | sonra |
|
31 | جِئْتَ | bize geldin |
|
32 | عَلَىٰ |
|
|
33 | قَدَرٍ | belirlediğimiz vakitte |
|
34 | يَا مُوسَىٰ | Musa |
|
اِذْ تَمْش۪ٓي اُخْتُكَ فَتَقُولُ هَلْ اَدُلُّكُمْ عَلٰى مَنْ يَكْفُلُهُۜ
اِذْ zaman zarfı, اَلْقَيْتُ fiiline veya تُصْنَعَ ‘ya veya takdiri أذكر fiiline müteallıktır.
تَمْش۪ٓي ile başlayan fiil cümlesi muzâfun ileyh olarak mahallen mecrurdur.
إِذْ : Yalnız cümleye muzâf olan zaman zarfıdır.
a) إِذْ mef’ûlun fih, mef’ûlun bih, mef’ûlun leh olur.
b) إِذْ ‘den sonra muzari fiil veya isim cümlesi gelirse gelecek zaman ifade eder.
c) بَيْنَا ve بَيْنَمَا dan sonra gelirse mufâcee (sürpriz) harfi olur. Bu durumda zarf (zaman bildiren isim) değil harf olur.
d) Sükûn üzere mebnidir. Burada mef’ûlun fihdir.(Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)
تَمْش۪ٓي fiili ي üzere mukadder damme ile merfû muzari fiildir. اُخْتُ fail olup lafzen merfûdur. Muttasıl zamir كَ muzâfun ileyh olarak mahallen mecrurdur.
فَ atıf harfidir. تَقُولُ merfû muzari fiildir. Faili müstetir olup takdiri هى ‘dir.
Mekulü’l-kavli هَلْ اَدُلُّكُمْ ‘dur. تَقُولُ fiilinin mef’ûlun bihi olarak mahallen mansubdur.
هَلْ istifham harfidir. اَدُلُّكُمْ merfû muzari fiildir. Faili müstetir olup takdiri أنا ’dir. Muttasıl zamir كُمْ mef’ûlun bih olarak mahallen mansubdur.
مَنْ müşterek ism-i mevsûl عَلٰى harf-i ceriyle birlikte اَدُلُّكُمْ fiiline müteallıktır. İsm-i mevsûlun sılası يَكْفُلُهُ ‘dur. Îrabdan mahalli yoktur.
يَكْفُلُهُ merfû muzari fiildir. Faili müstetir olup takdiri هو ‘dir. Muttasıl zamir هُ mef’ûlun bih olarak mahallen mansubdur.
فَرَجَعْنَاكَ اِلٰٓى اُمِّكَ كَيْ تَقَرَّ عَيْنُهَا
Fiil cümlesidir. فَ atıf harfidir. رَجَعْنَا sükun üzere mebni mazi fiildir. Mütekellim zamiri نَا fail olarak mahallen merfûdur. Muttasıl zamir كَ mef’ûlun bih olarak mahallen mansubdur.
اِلٰٓى اُمِّكَ car mecruru رَجَعْنَا fiiline müteallıktır. Aynı zamanda muzâftır. Muttasıl zamir كَ muzâfun ileyh olarak mahallen mecrurdur.
كَيْ ve masdar-ı müevvel mukadder ل۪ harf-i ceri ile birlikte رَجَعْنَاكَ fiiline müteallıktır.
تَقَرَّ mansub muzari fiildir. عَيْنُ fail olup lafzen merfûdur. Muttasıl zamir هَا muzâfun ileyh olarak mahallen mecrurdur.
وَلَا تَحْزَنَۜ وَقَتَلْتَ نَفْساً فَنَجَّيْنَاكَ مِنَ الْغَمِّ
Fiil cümlesidir. وَ istînâfiyyedir. لَا nefy harfi olup olumsuzluk manasındadır.
تَحْزَنَ mansub muzari fiildir. Faili müstetir olup takdiri أنت ‘dir.
قَتَلْتَ atıf harfi وَ ‘la makabline matuftur. قَتَلْتَ sükun üzere mebni mazi fiildir. Muttasıl zamir تَ fail olarak mahallen merfûdur. نَفْساً mef’ûlun bih olup fetha ile mansubdur.
فَ atıf harfidir. نَجَّيْنَا sükun üzere mebni mazi fiildir. Mütekellim zamir نَا fail olarak mahallen merfûdur. Muttasıl zamir كَ mef’ûlun bih olarak mahallen mansubdur. مِنَ الْغَمِّ car mecruru نَجَّيْنَاكَ fiiline müteallıktır.
نَجَّيْنَا sülâsî mücerrede bir harf ilave edilerek mezid yapılan fiillerdendir. Fiil tef’il babındandır. Sülâsîsi نجو ’dir.
Bu bab, fiile çokluk (fiilin, failin veya mef‘ûlun çokluğu), bir tarafa yönelme, mef'ûlü herhangi bir vasfa nispet etmek, gidermek, bir terkibi kısaltmak, eylemin belli bir zaman diliminde meydana gelmesi, özneyi fiilin türediği şeye benzetmek, sayruret, isimden fiil türetmek, hazır olmak, bir şeyin aralıklarla tekrarlanması manalarını katar.
وَفَتَنَّاكَ فُتُوناً۠ فَلَبِثْتَ سِن۪ينَ ف۪ٓي اَهْلِ مَدْيَنَ ثُمَّ جِئْتَ عَلٰى قَدَرٍ يَا مُوسٰى
Fiil cümlesidir. وَ atıf harfidir. فَتَنَّا sükun üzere mebni mazi fiildir. Mütekellim zamir نَا fail olarak mahallen merfûdur. Muttasıl zamir كَ mef’ûlun bih olarak mahallen mansubdur.
فُتُوناً۠ mef’ûlu mutlak olup fetha ile mansubdur.
Mef’ûlu mutlak: Fiil ile aynı kökten gelen masdardır. Mef’ûlu mutlak harf-i cer almaz. Harf-i cer alırsa hal olur. Mef’ûlu mutlak cümle olmaz. Mef’ûlu mutlak üçe ayrılır:
1. Tekid (Kuvvetlendirmek) İçin: Fiilin manasını kuvvetlendirir. Masdar olur. Daima müfreddir. Fiilinden sonra gelir. Türkçeye “muhakkak, şüphesiz, gerçekten, çok, iyice, öyle ki” diye tercüme edilir.
2. Nev’ini (Çeşidini) Belirtmek İçin: Fiilin nasıl meydana geldiğini ve nev’ini bildirir. Nev’ini bildiren mef’ûlu mutlak umumiyetle sıfat veya izafet terkibi halinde gelir. Tesniye ve cemi de olabilir. Fiilinin önüne geçebilir. Türkçeye “gibi, şeklinde, aynen, tıpkı, tam” diye tercüme edilir.
3. Adedini (Sayısını) Belirtmek İçin: Failin yaptığı işin sayısını belirtir. Adedini belirten mef’ûlu mutlak فَعْلَةً vezninden gelen bina-ı (masdar-ı) merreden yapılır.
مَرَّةً kelimesi de mef’ûlu mutlak olur. Fiilinin önüne geçebilir. Türkçeye “kere, defa” diye tercüme edilir. Burada tekid için gelmiştir. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)
فَ istînâfiyyedir. لَبِثْتَ sükun üzere mebni mazi fiildir. Muttasıl zamir تَ fail olarak mahallen merfûdur.
سِن۪ينَ zaman zarfı, لَبِثْتَ fiiline müteallıktır. Cemi müzekker salim kelimelere mülhak olduğu için nasb alameti ى ‘dir. ف۪ٓي اَهْلِ car mecruru لَبِثْتَ fiiline müteallıktır. Aynı zamanda muzâftır. مَدْيَنَ muzâfun ileyh olup gayri munsarif olduğu için esre almamıştır. Cer alameti fethadır. Çünkü kendisinde hem alemlik (özel isim olma vasfı) ve hem de ucmelik vasfı (yani Arapça olmama vasfı) bulunmaktadır.
İsimler îrab harekelerinin hepsini alıp almama bakımından ikiye ayrılır:
1. Munsarif isimler: Tenvini ve îrab harekelerinin hepsini gerektiği durumlarda alabilen isimlerdir. Yani ref halinde damme, nasb halinde fetha, cer halinde kesrayı alırlar.
2. Gayri munsarif isimler: Kesra (esre) ve tenvini alamayan isimlerdir.
Gayri munsarif isimler esre yerine fetha alırlar. Yani bu isimler ref halinde damme, nasb halinde fetha, cer halinde yine fetha alırlar.
Arapçada bazı isimlerin birtakım özellikleri ve illetleri vardır. Bir ismin munsarif olmasını engelleyen dokuz illet vardır. Bu dokuz illetten ikisi her ne zaman bir isimde bir araya gelse artık o isim gayri munsarif olur. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)
ثُمَّ tertip ve terahi ifade eden atıf harfidir. Matuf ve matufun aleyh arasında hem sıra olduğunu hem de fiillerin meydana gelişi arasında uzun bir sürenin bulunduğunu gösterir. Süre bakımından فَ harfinin zıttıdır. ثُمَّ ile yapılan atıfta matuf ile matufun aleyh yer değiştiremez. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)
جِئْتَ sükun üzere mebni mazi fiildir. Muttasıl zamir تَ fail olarak mahallen merfûdur. عَلٰى قَدَرٍ car mecruru جِئْتَ ‘deki failin mahzuf haline müteallıktır. Takdiri; موافقا لما قدّر لك أو كائنا على قدر معيّن (Sana takdir edilene veya belli bir miktara razı olarak) şeklindedir.
يَا nida harfidir. مُوسٰى münadadır. Müfred alem olup damme üzere mebni mukadder fiilin mef’ûlun bihi olarak mansubdur. Takdiri; أدْعوُ (Çağırıyorum) şeklindedir.
مُوسٰى kelimesi gayri munsariftir. Çünkü kendisinde hem alemlik (özel isim olma vasfı) ve hem de ucmelik vasfı (yani Arapça olmama vasfı) bulunmaktadır.
اِذْ تَمْش۪ٓي اُخْتُكَ فَتَقُولُ هَلْ اَدُلُّكُمْ عَلٰى مَنْ يَكْفُلُهُۜ
Fasılla gelen ayetle önceki ayet arasında meskutun anh mevcuttur.
اِذْ ’in muzâfun ileyhi olan تَمْش۪ٓي اُخْتُكَ cümlesi, müspet muzari fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır.
فَتَقُولُ cümlesi öncesine matuftur. Atıf sebebi hükümde ortaklıktır.
Hz. Musa’nın kız kardeşinin sözleri olan mekulü’l-kavl cümlesi هَلْ اَدُلُّكُمْ عَلٰى مَنْ يَكْفُلُهُ , istifham üslubunda talebî inşâî isnaddır.
Mecrur mahaldeki مَنْ müşterek ism-i mevsûlu, عَلٰى harfiyle birlikte اَدُلُّكُمْ fiiline müteallıktır. Sılası olan يَكْفُلُهُ cümlesi, müspet muzari fiil olarak gelmiştir. Faide-i haber ibtidaî kelamdır. Muzari fiil hudûs, tecessüm ve teceddüt ifade eder.
فَرَجَعْنَاكَ اِلٰٓى اُمِّكَ كَيْ تَقَرَّ عَيْنُهَا وَلَا تَحْزَنَۜ
Cümle, takdir edilmiş bir müstenefeye matuftur. Müspet mazi fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır. Fiilin mazi sıygada gelmesi hudûs, temekkün ve istikrar, azamet zamirine isnad edilmesi tazim ifade etmiştir. (Hâlidî, Vakafat, S.107)
Masdar harfi كَيْ ve akabindeki تَقَرَّ عَيْنُهَا cümlesi, mukadder ل۪ harf-i ceri ile birlikte رَجَعْنَاكَ fiiline müteallıktır. Masdar-ı müevvel cümlesi müspet muzari fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır.
Nefy üslubunda, talebî inşâî isnad olan وَلَا تَحْزَنَۜ cümlesi تَقَرَّ عَيْنُهَا cümlesine matuftur. Atıf sebebi hükümde ortaklıktır.
‘Gözü aydın olsun’ dedikten sonra ‘üzülmesin’ sözünün ilavesi onun mutluluğunun ne denli fazla olduğunu belirtmeye yönelik ıtnâbdır. Gözü aydın olan zaten hüzünlenmeyeceği için ikinci cümle birinciyi kuvvetlendirmiştir.
Burada göz zikredilip insan kastedilmiştir. Maksat sevinç, mutluluktur. Bu da en çok gözden anlaşılır. Cüz’iyet alakasıyla mecaz-ı mürseldir. (Fatma Serap Karamollaoğlu, Kuran Işığında Belâgat Dersleri Beyân İlmi)
Ayetteki, "Gözü aydın olsun ve tasalanmasın diye" cümlesine gelince, bununla şu kastedilmiştir: "Senin annene döndürülmenden maksat, annenin sevinmesi ve hüznünün gitmesidir." Bununla şu kastedilmiştir: "Annenin, sana kavuşmadan dolayı gözü aydın olsun ve kendisinden başkasının sütünün senin midene girmemesi sebebi ile de hüznü zail olsun." (Fahreddin er-Râzî)
وَقَتَلْتَ نَفْساً فَنَجَّيْنَاكَ مِنَ الْغَمِّ وَفَتَنَّاكَ فُتُوناً۠
وَقَتَلْتَ نَفْساً , istînâf cümlesidir. Cümleler arasında meskûtun anh vardır.
Müspet mazi fiil sıygasında, lâzım-ı faide-i haber ibtidaî kelamdır.
فَنَجَّيْنَاكَ مِنَ الْغَمِّ cümlesi, قَتَلْتَ cümlesine matuftur. Müspet mazi fiil faide-i haber ibtidaî kelamdır. Cümlelerin azamet zamirine isnadı tazim ifade etmektedir.
Aynı üslupla gelen فَتَنَّاكَ cümlesi, faide-i haber talebî kelamdır. Mef’ûlu mutlak olan فُتُوناً۠ , cümleyi tekid etmiştir.
‘’Seni çeşitli denemelerle denemiştik’’ sözü, çeşitli belalara maruz bırakmış ya da değişik imtihanlara tabi tutmuştuk demektir. فُتُوناً۠ kelimesi فتن 'in çoğuludur. (Beyzâvî)
فُتُوناً ; Deneme manasında masdar olarak gelmiştir. Hem kötü hem de iyi deneme manasını barındırır. الفِتْنَةُ şeklindeki tekil hali ise sadece zarar veren manada kullanılır. Kelimenin sonundaki tenvin taklîl ifade eder. (Âşûr)
فَلَبِثْتَ سِن۪ينَ ف۪ٓي اَهْلِ مَدْيَنَ ثُمَّ جِئْتَ عَلٰى قَدَرٍ يَا مُوسٰى
فَ , istînâfiyyedir. فَلَبِثْتَ سِن۪ينَ ف۪ٓي اَهْلِ مَدْيَنَ , müspet mazi fiil sıygasında lâzım-ı faide-i haber ibtidaî kelamdır.
Aynı üslupla gelen جِئْتَ عَلٰى قَدَرٍ cümlesi, ثُمَّ ile makabline atfedilmiştir. Atıf sebebi hükümde ortaklıktır. Lâzım-ı faide-i haber ibtidaî kelamdır.
عَلٰى قَدَرٍ derken harf-i cer mecazî istilâ için temekkün manasında gelmiştir. (Âşûr)
Mazi fiil sebata, temekkün ve istikrara işaret eder. (Hâlidî, Vakafat, S.107)
Ayetin sonundaki nida ve münada, takdiri أدعو (Çağırıyorum) olan mahzuf fiilin mef’ûlüdür. İtiraziyye olan cümle nidâ üslubunda talebî inşâî isnaddır.
İtiraz cümleleri ıtnâb babındandır. Çeşitli gayelere binaen araya girmiş saplama bir cümle olan itiraziyye cümlesinin, ana cümlenin anlamına tesiri yoktur. (Sevinç Resul, Belâgatta Fasıl-Vaslın Genel Kuralları Ve “Vâv”In Kullanımı)
Ayetin sonunda "Ey Musa!" denilmesi, Hz. Musa'yı teşrif için ve birinciden sonra ikinci kez anlatılan hikâyenin sonuna gelindiğine dikkat çekmek, içindir. (Ebüssuûd)
اَدُلُّكُمْ - يَكْفُلُهُۜ ve اُخْتُكَ - اُمِّكَ gruplarındaki kelimeler arasında mürâât-ı nazîr, قَتَلْتَ - نَجَّيْنَا kelimeleri arasında ise tıbâk-ı hafî sanatları vardır.