قَالَ اَجِئْتَنَا لِتُخْرِجَنَا مِنْ اَرْضِنَا بِسِحْرِكَ يَا مُوسٰى
قَالَ اَجِئْتَنَا لِتُخْرِجَنَا مِنْ اَرْضِنَا بِسِحْرِكَ يَا مُوسٰى
Fiil cümlesidir. قَالَ fetha üzere mebni mazi fiildir. Faili müstetir olup takdiri هو ‘dir. Mekulü’l-kavli اَجِئْتَنَا ‘dır. قَالَ fiilinin mef’ûlun bihi olarak mahallen mansubdur. Hemze istifham harfidir.
جِئْتَنَا sükun üzere mebni mazi fiildir. Muttasıl zamir تَ fail olarak mahallen merfûdur. Mütekellim zamiri نَا mef’ûlun bih olarak mahallen mansubdur.
ل harfi, تُخْرِجَ fiilini gizli اَنْ ’le nasb ederek manasını sebep bildiren masdara çeviren cer harfidir.
أنْ ve masdar-ı müevvel, جِئْتَنَا fiilinin mef’ûlun bihi olarak mahallen mansubdur.
تُخْرِجَنَا mansub muzari fiildir. Faili müstetir olup takdiri انت ‘dir.
Mütekellim zamiri نَا mef’ûlun bih olarak mahallen mansubdur.
مِنْ اَرْضِنَا car mecruru تُخْرِجَنَا fiiline müteallıktır. Mütekellim zamiri نَا muzâfun ileyh olarak mahallen mecrurdur.
بِسِحْرِك car mecruru تُخْرِجَنَا fiiline müteallıktır. Muttasıl zamir كَ muzâfun ileyh olarak mahallen mansubdur.
يَا nida harfidir. مُوسٰى münada olup gayri munsariftir. Çünkü kendisinde hem alemlik (özel isim olma vasfı) ve hem de ucmelik vasfı (yani Arapça olmama vasfı) bulunmaktadır.
Gayri munsarif isimler: Kesra (esre) ve tenvini alamayan isimlerdir. Gayri munsarif isimler esre yerine fetha alırlar. Yani bu isimler ref halinde damme, nasb halinde fetha, cer halinde yine fetha alırlar.
Gayri munsarife “memnu’un mine’s-sarf (اَلْمَمْنُوعُ مِنَ الصَّرفِ)” da denir.
Arapçada kullanılmakla birlikte arapça kökenli olmayan alem (özel) isimler (Yer, ülke, kişi adları vb. gibi isimler) de gayri munsariftir. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)
قَالَ اَجِئْتَنَا لِتُخْرِجَنَا مِنْ اَرْضِنَا بِسِحْرِكَ يَا مُوسٰى
İstînâfiyye olarak fasılla gelmiştir. Müspet mazi fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır.
قَالَ fiilinin mekulü’l-kavli olan اَجِئْتَنَا لِتُخْرِجَنَا مِنْ اَرْضِنَا بِسِحْرِكَ يَا مُوسٰى cümlesi, istifham üslubunda talebî inşâî isnaddır.
İstifham üslubunda gelmiş olmasına rağmen alay, tahkir ve inkâr amacı taşıyan cümle mecaz-ı mürsel mürekkebdir. Ayrıca soruda tecâhül-i ârif sanatı vardır.
Mekûlü’l-kavl cümlesi, Firavun’un Musa’ya verdiği cevaptır.
Sebep bildiren harf-i cer لِ ’nin gizli أنْ ’le masdar yaptığı, îrabdan mahalli olmayan لِتُخْرِجَنَا مِنْ اَرْضِنَا بِسِحْرِكَ cümlesi, masdar teviliyle, اَجِئْتَنَا fiiline mütealliktir. Masdar-ı müevvel cümlesi, müspet muzari fiil sıygasında faide-i haber ibtidaî kelamdır.
Ayetin sonundaki itiraziyye olan يَا مُوسٰى cümlesi nida üslubunda talebî inşâî isnaddır.
İtiraz cümleleri ıtnâb babındandır. Çeşitli gayelere binaen araya girmiş saplama bir cümle olan itiraziyye cümlesinin, ana cümlenin anlamına tesiri yoktur. (Sevinç Resul, Belâgatta Fasıl-Vaslın Genel Kuralları Ve “Vâv”In Kullanımı)
Firavun'un, Hazret-i Musa'nın gösterdiği açık mucizeleri büyü olarak vasıflandırması, kavmini Hazret-i Musa'ya karşı koymaya cesaretlendirmek içindi. (Ebüssuûd)
Ayetin önceye atfedilmeyerek قالَ fiili ile başlaması, bunun diyaloğun bir tamamlayıcısı olduğu konusunda şüphe bırakmaz. (Âşûr)