فَلَنَأْتِيَنَّكَ بِسِحْرٍ مِثْلِه۪ فَاجْعَلْ بَيْنَنَا وَبَيْنَكَ مَوْعِداً لَا نُخْلِفُهُ نَحْنُ وَلَٓا اَنْتَ مَكَاناً سُوًى
Sıra | Kelime | Anlamı | Kökü |
---|---|---|---|
1 | فَلَنَأْتِيَنَّكَ | biz de mutlaka sana getireceğiz |
|
2 | بِسِحْرٍ | bir büyü |
|
3 | مِثْلِهِ | onun benzeri |
|
4 | فَاجْعَلْ | tayin et |
|
5 | بَيْنَنَا | bizimle |
|
6 | وَبَيْنَكَ | sizin aranızda |
|
7 | مَوْعِدًا | buluşma zamanı |
|
8 | لَا | asla |
|
9 | نُخْلِفُهُ | caymayacağımız |
|
10 | نَحْنُ | bizim |
|
11 | وَلَا | ne de |
|
12 | أَنْتَ | senin |
|
13 | مَكَانًا | bir yer olsun |
|
14 | سُوًى | uygun |
|
فَلَنَأْتِيَنَّكَ بِسِحْرٍ مِثْلِه۪ فَاجْعَلْ بَيْنَنَا وَبَيْنَكَ مَوْعِداً لَا نُخْلِفُهُ نَحْنُ وَلَٓا اَنْتَ مَكَاناً سُوًى
Fiil cümlesidir. فَ atıf harfidir. Matuf ve matufun aleyh arasında hiç zaman geçmediğini, işin hemen yapıldığını ifade eder. فَ ile yapılan atıfta matuf ve matufun aleyh yer değiştiremez. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)
لَ mukadder kasemin cevabına gelen muvattie harfidir. نَأْتِيَنَّ fiilinin sonundaki نَّ , tekid ifade eden nûn-u sakiledir. نَأْتِيَ Fetha üzere mebni, muzari fiildir. Faili müstetir olup takdiri نحن ’dur.
Muttasıl zamir كَ mef’ûlun bih olarak mahallen mansubdur.
Tekid nunları bitiştikleri fiile istikbal manası kazandıran bir edatın veya durumun bulunması halinde muzari fiilin sonuna gelirler. (Soru, arz, tekid lâmı, ummak, teşvik, nehiy, temenni ve yemin gibi.)
Tekid nûnu çoğu zaman sarih kasem, gizli kasem ve nehiyden sonra gelir. Hal ve istikbal ifade eden muzari fiilin manasını sadece istikbal anlamına hamleder ve bu ن , َّfiilin üç defa tekidini sağlar. (Kur’an’da Tekid Üslupları ve Çeşitleri Mehmet Altın Şırnak Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 2017/3)
بِسِحْرٍ car mecruru فَلَنَأْتِيَنَّكَ fiiline müteallıktır. مِثْلِه۪ kelimesi بِسِحْرٍ sıfatı olup kesra ile mecrurdur. Muttasıl zamir ه۪ muzâfun ileyh olarak mahallen mecrurdur.
فَ mukadder şartın cevabının başına gelen rabıta veya fasiha harfidir.Takdiri; إن قبلت اللقاء فاجعل (Eğer karşılaşmayı kabul edersen) şeklindedir.
اجْعَلْ sükun üzere mebni emir fiildir. Faili müstetir olup takdiri انت ‘dir.
بَيْنَنَا mekân zarfı, mahzuf ikinci mef’ûlun bihe mütealliktir. Mütekellim zamiri نَا muzâfun ileyh olarak mahallen mecrurdur. بَيْنَكَ atıf harfi و ‘la makabline matuftur.
مَوْعِداً birinci mef’ûlun bih olup fetha ile mansubdur. لَا نُخْلِفُهُ cümlesi مَوْعِداً ‘in sıfatı olarak mahallen mansubdur.
Nekre isimden sonra gelen cümle veya şibh-i cümle sıfat olur. Marife isimden sonra gelen cümle veya şibh-i cümle hal olur. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)
لَا nefy harfi olup olumsuzluk manasındadır. نُخْلِفُهُ merfû muzari fiildir. Faili müstetir olup takdiri نحن ‘dur. Muttasıl zamir هُ mef’ûlun bih olarak mahallen mansubdur.
Munfasıl zamir نَحْنُ gizli zamiri tekid içindir.
وَ atıf harfidir. لَٓا nefy harfinin tekrarı olumsuzluğu tekid içindir. اَنْتَ munfasıl zamiri نُخْلِفُهُ ‘deki zamire matuftur.
مَكَاناً ikinci mef’ûlun bih olup fetha ile mansubdur. سُوًى kelimesi مَكَاناً ‘ın sıfatı olup mukadder fetha ile mansubdur.
Varlıkları niteleyen kelimelere sıfat denir. Arapça’da sıfatın asıl adı na’t ( النَّعَتُ )dır. Sıfatın nitelediği isme de men’ut ( المَنْعُوتُ ) denir. Bir ismi doğrudan niteleyen sıfata hakiki sıfat, dolaylı olarak niteleyen sıfata da sebebi sıfat denir.
Sıfat ile mevsuftan oluşan tamlamaya sıfat tamlaması denir. Sıfat tek kelime (isim), cümle ve şibh-i cümle olabilir. Ve sıfat birden fazla gelebilir.
Sıfat iki kısma ayrılır:
1. Hakiki sıfat
2. Sebebi sıfat
HAKİKİ SIFAT
1. Müfred olan sıfatlar
2. Cümle olan sıfatlar olmak üzere ikiye ayrılır.
1. MÜFRED OLAN SIFATLAR
Müfred olan sıfatlar genellikle ism-i fail, ism-i mef’ûl, mübalağalı ism-i fail, sıfat-ı müşebbehe, ism-i tafdil, masdar, ism-i mensub ve sayı isimleri şeklinde gelir.
Sıfat mevsûfuna: cinsiyet, adet, marifelik - nekrelik ve îrab bakımından uyar.
Not: Gayri akil (akılsız çoğullar) mevsûf olarak geldiğinde sıfatını müfred müennes olarak da alır.
2. CÜMLE OLAN SIFATLAR: Üçe ayrılır: 1- İsim cümlesi olan sıfatlar, 2- Fiil cümlesi olan sıfatlar, 3- Şibh-i cümle olan sıfatlar. (Arapça Dilbilgisi Ayetlerle Nahiv Bilgisi)
فَلَنَأْتِيَنَّكَ بِسِحْرٍ مِثْلِه۪ فَاجْعَلْ بَيْنَنَا وَبَيْنَكَ مَوْعِداً لَا نُخْلِفُهُ نَحْنُ وَلَٓا اَنْتَ مَكَاناً سُوًى
فَ , atıf harfiyle gelen ve önceki ayetteki mekulü’l-kavle dahil olan فَلَنَأْتِيَنَّكَ بِسِحْرٍ مِثْلِه۪ cümlesi, mahzuf kasemin cevabıdır. لَ ve nûn-u sakîle ile tekid edilmiş mazi fiil sıygasında faide-i haber inkârî kelamdır.
فَاجْعَلْ cümlesi takdiri, إن قبلت اللقاء [“Eğer karşılaşmayı kabul edersen..”] olan mahzuf şartın cevabıdır. فَ karinesiyle gelen cevap cümlesi emir üslubunda talebî inşâî isnaddır.
Kasemin cevabının delaletiyle şart cümlesinin hazfedilmesi îcâz-ı hazif sanatıdır.
Mezkûr cevap ve mukadder şart cümlesinden oluşan terkip şart üslubunda talebî inşâî isnaddır.
‘Senin bilemeyeceğin, düşünemeyeceğin türde bir sihirle’ manasına gelmesi için بِسِحْرٍ kelimesi nekre olarak gelmiştir.
"Senin bize getirdiğin, mucize değil sihirdir" demek istemiştir. Mucizenin, karşı konulması imkânsız birşey, sihrin ise karşı konulabilecek birşey olmasından ötürü, Firavun mucizenin sihirden ayırt edilebileceğini bildiği için, ‘’Şimdi biz sana onun gibi bir sihir yapacağız’’ demiştir. (Fahreddin er-Râzî)
مَوْعِداً kelimesi masdar-ı mimdir. Yani, "Bizimle aranda, cayamayacağımız bir vaatte bulun" manasındadır. Çünkü cayma ancak vaat (söz verme) masdarı için söz konusu olur. Ama ism-i zaman ismi mekân olan مَوْعِداً kelimesinin cayma ile nitelenmesi doğru olmaz. Ayetteki مَكَاناً kelimesi, اجْعَلْ fiilinin ikinci mef'ulü olduğu için mansub kılınmıştır. Buna göre kelamın takdiri, "Cayamayacağımız o randevu yerini, dümdüz bir yer kıl (seç)" şeklindedir. (Fahreddin er-Râzî)
لَا نُخْلِفُهُ cümlesi, مَوْعِداً için sıfattır. Dolayısıyla cümlede ıtnâb sanatı vardır.
Sıfat, tabi olduğu kelimenin sahip olduğu bir özelliğe işaret etmek için kullanılan bir açıklama biçimidir. Sıfatın kullanılmasının, matbusunun daha iyi tanınması, övülmesi, yerilmesi, pekiştirilmesi, acındırılması, kapalılığının giderilmesi, tahsis edilmesi gibi maksatları vardır. Itnâb, bazen de sıfatlar vasıtasıyla yapılmaktadır. (Ar. Gör. Ömer Kara, Belâgat İlminde İki İfade Biçimi: Itnâb-Îcâz (I) Kur’ân Metninin Anlaşılmasındaki Rolü Üzerine Bir Deneme)
Sıfat cümlesindeki nefy harfi, olumsuzluğu tekid için tekrarlanmıştır.
لَا ve بَيْنَ kelimelerinin tekrarında ıtnâb ve reddü’l-acüz ale’s-sadr sanatları vardır.
Ayette geçen مِثْلِهِ kelimesiyle ifade edilen benzerlik sihrin kuvveti değil, cinsi açısındandır. (Âşûr)
مَكانًا kelimesi مَوْعِدًا kelimesinin iki manasından biri için bedel-i iştimâldir. Çünkü bu kelime mekân ve zaman gerektirir. Mekân manasından bedeldir. (Âşûr)